EN KÖTÜSÜ

22.8K 626 99
                                    

YALÇIN TAŞKIRAN'DAN,

Koridorda yürürken arkamdan gelen adımları dinliyordum. Asistanım Nilay bana yetişmek için ekstra çaba gösterse de bunu başardığı pek de söylenemezdi. Toplantı odasına doğru ilerlerken bugünkü toplantıda başrolün Ada olduğunu dünden beri aklımdan çıkaramıyordum. Bu konuda Yavuz fazla ısrar etmişti, her ne kadar karşı çıkmaya çalışsam da bir şekilde Ada'yı mantıklı seçenek haline getirmiş reddetmeme engel olmuştu. Israrla reddedersem bundan şüpheleneceğini bildiğimden bir yerden sonra inat etmeyi bırakıp kabul etmiştim.

Büyük toplantı odasının önüne geldiğimde kapıdaki Yavuz ve Orhan'ı görünce dik duran omuzlarım düştü. Onları yanyana görmek beni üniversite yıllarımıza götürmüştü. Üniversiteyi yurtdışında birlikte okumuştuk ve ülkeye döndüğümüzden beri Orhan'la görüşmemiştik. İlk seferimizin şirket çatısı altında işle ilgili bir toplantıda olacağını tahmin etmezdim.

"Ooo prens nihayet teşrif etti."

Omzumun üzerinden Nilay'a içeriyi işaret ettim. "Sen geç Nilay."

Nilay içeriye girerek üçümüzü yalnız bıraktığında yüzümdeki bütün ifadesizlik kaybolmuştu. Gülümsememi engelleyemedim. Bana taktığı bu lakap bile kulağa nostaljik geliyordu. Yurtdışındayken kısa bir süre de olsa takıldığım bir kadın bana böyle sesleniyordu, Orhan bununla hep dalga geçmişti ama kadının dediğine göre prenslere benzeyen soğuk bir havam varmış. Soğuk olduğumu biliyordum da benden prens olur muydu emin değildim, şehzade olsa reddetmezdim ama.

"İş olmasa şirketin önünden geçmeyeceksin. Hale bak. İnsan bi kardeşlerini görmeye gelir."

"İnan zaman olmadı be, yoksa biliyorsun yakanızdan düşmezdim."

Yaklaştım ve sarıldık. Toplantı odasının önündeki bu küçük çaplı yakınlaşmadan sonra içeridekilerin uzaktan bizi seyrettiğini fark etmiştim. Muhtemelen içlerinde çoktan dedikodular dönmeye başlamıştı.
Ada'ya bakınmıştım ama ortalarda görünmüyordu.

"Hadi madem bir önce iş konuşalım da odamda birer kahve içmeye vaktimiz kalsın."

Yavuz'un yönlendirmesiyle birlikte önce Orhan içeri girmişti. Ardından Yavuz ve en son ben toplantı odasına girip kapıyı kapattım. Çalışanlara kısa bir selam vererek masanın başındaki boş sandalyeye yürürken bakışlarım odanın köşesindeki kadında takılı kalmıştı. En başta olduğu için dışarıdayken görmemiştim ama içeri girince görmemek imkansızdı.

Çok güzel görünüyordu. Üzerinde koyu kahverenginde dizlerinin altında biten bir elbise vardı. Dar kumaş bedenini ikinci bir deri gibi sarmış olmasaydı belki odaklanmam daha kolay olabilirdi ama o böyle karşımda durmuşken bana hiç şans tanımıyordu.

Önüne geldiğim sandalyeye Ada'yı seyretmeye devam ettiğim için çarpınca anlamıştım kafamın bir karış havada olduğunu. Toparlanmaya çalıştım ama bütün çalışanlar bana dönmüş, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sandalyeyi çektim ve oturup önümdeki dosyayı araladım, sunum hazırlanmıştı. Herkesin önünü kontrol ettim, dosyanın içindeki sunumu inceledim. Oldukça iyiydi. Bunu yalnızca bir günde yapabilmesine şaşırıyordum çünkü henüz bir öğrenciydi.

"Evet, başlayabiliriz. Ada?"

Başımı kaldırıp karşımdaki kadına baktım. Yavuz'un komutuyla birlikte gülümsediğini gördüğümde gözlerimi kaçırmıştım. Delirmiş olmalıyım, sırf güldü diye etkilenmeyecektim heralde!

Boğazımı temizleyerek oturduğum yerde dikleştim, uzanıp masanın üzerindeki suyumdan küçük bir yudum aldım.

Önce güzel bir açılış konuşması yapmıştı. Misafirlerimizi; diğer şirketlerden gelen asistan ve patronları selamlayarak sunumuna başladı.
Herkesi kendine hayran bırakmak gibi bir amacı olmalıydı, öyle davranıyordu. Sunum yaparken karşımda dans ediyor gibi hissediyordum. Yer yer gözlerimi kaçırmak zorunda kalıyordum. Oldukça güler yüzlü ve nazikti. Herkesi mest etmişti.
Bazen kendimi kalçasını seyrederken buluyordum, elbisesine küfrettiğim anlar da olmuştu. Bacaklarını sararak aşağıya kadar inen kumaş, onu mini bir elbiseden daha tehlikeli biçimde ortaya çıkarmıştı. Vücudunu düşünmeden yapamıyordum. Terlemeye başladığımı hissettiğimde kravatımı gevşeterek dudaklarımı yaladım. Saçlarım nemlenmiş olmalıydı. Ellerimi saçlarımın arasına daldırıp usulca karıştırdım ve herhangi birinin beni bu halde görmemesi için toparlanmaya çalıştım.

YERLE GÖK ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin