Kapı çalıyordu. Kapı çalıyordu! Kapı!
Kalbim neredeyse göğsümden çıkmak ister gibi atmaya başladığında annem bana yol vererek kapıyı açmamı işaret etti.
Kapı koluna uzanıp kapıyı araladım. En önde Zeynep teyzeyle karşılaşmıştım. Boynuma sarılmıştı. "Merhaba Ada!"Gülümsedim. Şen sesi üzerimdeki baskıyı biraz olsun azaltırken birbirimizden ayrıldık. İlker amcaya başımla selam verdim. Hemen arkasından giren Yavuz abiyle de sarılmıştık. Sonrasında da Yağız adeta üzerime atlamıştı. Sıkıca sarıldı.
"Selam yenge."
Omzuna vurdum. Yalandan acıyormuş gibi sesini yükseltmişti.
"Siz çok şiddete meyilli bir çiftsiniz benden demesi."
Benden uzaklaştı. Diğerlerini takip etti.
Herkes içeri geçip gözden kaybolduğunda Yalçın'ın geride kalmış bedeni nihayet kapıya yaklaşmıştı. Üzerindeki takım elbiseyi baştan aşağıya beğeniyle süzüyorken dudaklarımı birbirine yaslayarak aramızdaki mesafeyi kapatmasına izin verdim. Sarıldık. Belimi kavrayan kolu beni olduğum yerde yükselterek kendine doğru çektiğinde topuklu ayakkabılarıma rağmen yanında kısa kaldığım için ona yaslanmak zorunda kalmıştım."Çok güzel görünüyorsun." Dudaklarını yanağıma bastırdı. Benden uzaklaşırken teşekkür etmiştim. Etrafa bakındım. Yalnız olduğumuza emin olma gereği duymuştum çünkü aileler söz konusu olduğunda gereğinden fazla utanıyordum.
"Bunlar sana." Diğer elindeki çiçek buketini bana uzattığında gülümsedim. Mavi güller.
"Teşekkür ederim. Nasılsın?" Bakışlarımı ilgili bir şekilde üzerinde gezdiriyordum. Ailelerimize söylediğimizden beri bir araya gelememiştik. Birkaç gündür yüzünü görmüyordum, yalnızca telefonda konuşuyorduk ve okula gidip gelmekle meşgul olduğum için akşamları fazla uzun olmayan sohbetler ediyorduk. Onu özlemiştim.
"Biraz gergin. Milyon dolarlık sözleşmeleri imzalarken bu kadar gerilmiyorum Ada."
Kıkırdadım. Güldüğümü gördüğünde dik duran bedeni biraz olsun gevşemişti.
"Ailen hakkımda ne düşünüyor?"
Omuz silktim. "Pek emin değilim ama kendinden küçük bir kızı kandırmış, çıkarcı bir adam olduğunu düşünüyor olmalılar."
Kaşlarını çattı hemen. İfadesindeki memnuniyetsizliği görür görmez bu küçük oyunuma devam edemedim. Şakamı kaldırır, inanmaz diyordum ama haline bakılırsa şaka kaldıracak durumda değildi. Fazla gergin olmalıydı, belli etmiyordu.
"Yalçın, şaka yapıyorum."
Nefesini bıraktı. "Şaka mı yapıyorsun?" dedi beni tekrar ederek.
"Hı-hı." Başımı salladım. "Gerginliğin biraz gitsin diye uğraşıyordum ama anlaşılan bu seni daha fazla gerdi."
Gülecek gibiydim. Onun bu haliyle eğleniyor sayılırdım. Bende gergindim elbette ama ondaki gerginliği daha önce onda hiç görmediğim için tuhaf geliyordu.
Gülecek gibi olduğumu gördüğünde olduğu yerde toparlanmıştı. Üzerime doğru geldiğinde içeridekilere yakalanmamak için geriledim. Ben kaçtıkça o daha çok üzerime geliyordu. Gidecek yerim kalmadığında sırtımı duvara yaslamak zorunda kalmıştım. Aramızdaki mesafeyi kapattı."Benim de hemen şimdi burada ufak bir şaka yapmamı ister misin küçüğüm?"
Bakışları dudaklarıma indiğinde bahsettiği şakanın ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. Normal şartlarda beni öpmesini elbette isterdim ama herkes içerideyken burada öyle bir pozisyonda yakalanma riskini kalbim kaldırmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...