FELÇ

6.7K 384 125
                                    

YALÇIN TAŞKIRAN'DAN,

Lüks rezidansın camından şehrin hatırladığım görüntüsünü seyretmek midemi bulandırmaya yetiyordu. Burada kalırken kullandığım evdeydim. Eşyalar, aynı tanıdık his ve hatta duvarlar bile üstüme üstüme geliyordu.

Londra'daki bu kasvetli yağmur havası da cabasıydı. Hiç bir değişiklik yoktu. Aylar öncesinde bırakıp gittiğim gibiydi her şey. Hatta sanki hiç gitmemişim gibi. Bu şehrin üzerimde bıraktığı ağırlık bile aynıydı. Artık sevmiyordum.

Devasa camdan birkaç adım uzaklaşarak elimdeki kahve fincanını kahve çoktan soğumuş olduğu için bitirmeden masanın üzerine bıraktım. Aynı anda masanın üzerindeki telefonumu almıştım. Işığı yanıp sönüyordu. Jess'ten mesaj gelmişti. Evinin konumunu atmıştı. Taşındığını buraya gelince öğrenmiştim. Yepyeni bir düzen kuruyor gibiydi. Benim düzenimi yerle bir ederek... Bu konuda ona öylesine kızgındım ki elimden bir kaza çıkacak diye korkuyordum.

Buluşma saatimiz gelmek üzereydi. Bu yüzden ceketimi alarak kapıya yaklaştım. Aynı anda da Ada'ya ufak bir günaydın mesajı atmıştım. Onları görmeye o kadar ihtiyacım vardı ki. Acaba bir fotoğraf atmasını istesem atar mıydı? Bunu ondan istemeye cesaretim dahi yoktu. Böyle bir saçmalıkla karşısına çıktığım için kendimden utanıyordum. Kafasının karışmasına karşılık evet ona kırgındım ama bu konuda onu suçlayamıyordum. Söz konusu sadece Jess'in boş lafları değildi sonuçta. Üstelik Ada daha yeni doğum yapmıştı ve hormonları yüzünden her şey daha karmakarışıktı. Sürekli duygusal olarak düşünüyordu.

Boş gözlerle ekrana bakıyorken gelen mesajla irkildim. Ada atmıştı. Gülümsedim ve attığı fotoğrafa tıkladım. İçimden geçeni hissetmiş gibiydi.

Karım:

Yalçın:Çok güzelsiniz Sizi seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yalçın:
Çok güzelsiniz
Sizi seviyorum

Karım:
Biz de seni ♡

Fotoğrafa dakikalarca bakmıştım. Kendime evden çıkmam gerektiğini hatırlatıp dursam da bu kareden gözlerimi alamıyordum.



































Jess'in evin önüne biraz uzun süren bir yolculuğun ardından nihayet gelmeyi başardığımda yaşadığım trafik deneyimi yüzünden oldukça agresiftim. Zaten huzursuzluğum hat safhadaydı bir de bu gerginliğim işleri daha da yokuşa sürer diye korkuyordum.
Bu yüzden biraz sakinleşmeye çalıştım. Zile bastım ve birkaç derin nefes alarak kapıyı açmasını bekledim.

Başta dışarıda buluşmak istemiştim ama bebek olduğunu bahane ederek beni evine davet etmişti. Konuşmak için tek fırsatım buydu. Bir an önce bu işi bitirip evime dönmek istiyordum.

Çok geçmeden kapıyı açtı. Geceliğiyle karşılamıştı. Kaşlarımı çattım. Çenemi sıkmaya başladığımda buraya almak istediğim şeyi almak için geldiğimi kendime hatırlatıp içeriye girdim.

YERLE GÖK ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin