Çalışma masamın başında durmuş masadaki dosyaları boş gözlerle seyrederken hâlâ kendime geldiğim söylenemezdi. Dün gece yaşananlar yüzünden eve epey geç dönmüştüm. Geç yatmıştım ve sabah da şirkete gelmem gerektiği için erken kalkmıştım. Kalkabildiğim söylenebilirse tabi.
Yan masamda oturan Tugay'ın ilgisini çekmiştim. Ayakta durmuş bedenime dönerek "Oturmayacak mısın Ada?" diye sorduğunda irkilerek kendime geldim. Yani aslında önce bir Yalçın'ı görmek istiyordum, geldiğimden beri odasından hiç çıkmamıştı. Yaşananlar yüzünden ikimizde yıpranmıştık ve onun aklından ne geçiyordu bilmiyordum.
Önce bir çocuk istemişti. Ona elbette yalnızca o istiyor diye çocuk veremezdim ama hemen sonrasında çocuk istediği kadının çocukluk ettiğini görmeseydi iyiydi. Ah, dün geceyi hafızamdan temelli silmek istiyordum.
Orada öyle durmuş Tugay'ın cevap bekleyen yüzüne bakıyorken kattaki asansörün kapılarının açılma sesi kulağıma gelmişti. Çalışanların hepsi buradaydı ve buna rağmen bu saatte kimin geldiğini görmek için birkaç kişi dönüp gelene baktı. Bende dönmek zorunda hissetmiştim. Yaklaşan sarışın kadını görünce ise duraksadım. Manken gibi görünüyordu. Uzun bacakları ve giydiği mini elbise ile özellikle öne çıkardığı fiziği göze fazla çarpıyordu.
Yaklaştı. Ayakta olan tek kişi ben olduğum için benim yanıma gelirken bir anda aksanlı bir sesle "Ben Yalçın'la görüşecektim." deyince bütün algılarım kapanmıştı. Yurtdışından Yalçın'la görüşmek için bir kadın geliyordu öyle mi? Eski sevgilisi olabilir miydi? Şimdiye dek ciddi bir şey yaşamadım demişti ama ciddi olmayan bir şeyler yaşamış olmalıydı.
Kadının yüzüne boş gözlerle bakıyorken neyseki Tugay araya girmişti. Bu kata kadar gelebildiğine göre aşağıdaki danışmadan izin alabilmişti. Bu yüzden direkt ona Yalçın'ın odasını gösterdi. "Buyrun hanımefendi, burası."
Gösterdiği odaya giren kadının arkasından bakakalmıştım. Hemen yerime oturdum. Herkes aralarında konuşmaya başlamıştı. Tugay da bana doğru yaklaştı. "Kim sence?"
Omuz silktim. "Bil-mem ki."
"Bence kesin yurtdışında takıldığı biri. Başına bela olmak için geldi. Büyük kaos yaklaşıyor gibi hissediyorum. Gerçi Yalçın bey bekar diye biliyorum belki de bu kadınla kaldıkları yerden devam ederler."
Ne diyorsun sen ya Tugay. Ona ters ters bakmaya başladığımda Yalçın'ın odasının kapısı açıldı. Bakışlarım hemen onu bulmuştu. Hevesle yüzüne bakıyorken o da bana gülümsedi. Gülümsedi? Dün gece yüzünden hâlâ soğuk olur diye düşünüyordum. Çalışanlarının arasında bir de sana surat mı yapsın Ada?
"Ada hâlâ özel asistanım yok kusura bakma, bize iki sade kahve getirebilir misin?"
Başka bir şey demeden içeri döndüğünde oturduğum yere yapışmış gibi hissediyordum.
Kıskanıyordum. İçeri girip ne konuştuklarını dinlemek istiyordum. Onlarla birlikte olmak istiyordum ama tek yapabileceğim onlara kahve götürmek miydi yani?İsteksizce yerimden kalkıp masamdan uzaklaştım. Yangın merdivenlerine geçip alt kata indim ve mutfağa girerek kahve makinesini çalıştırdım. Dediği gibi iki sade kahve hazırlayıp geri döndüm. Herkesin bakışları benim üzerimdeydi. İçerideki kadın hakkında oldukça meraklı oldukları belliydi.
Yalçın'ın odasına yaklaştım ve kapıya birkaç kere vurarak içeriye girdim. Yalçın masasında değildi. Deri koltuklara oturmuştu. Şu yabancı kadın da hemen yanında oturuyordu. Ettikleri sohbet ben içeri girince bölündü. Yalçın doğruca bana bakarken kadın hâlâ sözlerine devam ediyordu. İngilizce konuşsa da onu anlayabilecek kadar İngilizcem vardı neyseki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...