1 AY SONRA,
Çalışan görevli arkamdaki fermuarı çektikten sonra perdenin arkasında beni yalnız bırakmıştı. Bir süre üzerimdeki gelinliği incelemeye çalıştım ama karşımda ayna olmadan nasıl göründüğümü pek tahmin edemiyordum. Heyecanım yüzünden hemen çıkıp diğerlerinin karşısında durmak istememiştim. Ellerim buz gibiydi. Birkaç kere nefes aldım ve perdeyi aralayarak devasa platformda ilerleyip annemlerin beni görmesini sağladım. İlk fark eden ayağa fırlayarak kalkan Eylül olmuştu. Gözleri parlıyordu adeta.
"Çok güzel olmuşsun."
Bakışlarımı hemen karşımdaki boydan aynaya çevirdim. Neredeyse bir aydır bu gelinliğin ölçüleri ve dikimiyle uğraşıyorduk. Herkes seferber olmuş gibiydi. Daha bu sabah sabırsız bir şekilde son halini görmek için can atıyordum ve şimdi üzerimdeki haline bakınca... Aşık olmuş olabilirdim.
"Melek gibisin kızım."
Gülümsedim. Boynum epey açık görünüyordu ama Yalçın'ın düğün için aldığı büyük bir gerdanlık vardı. Düğün günü onu kullanacaktım.
İnce ve taşlı askıları omuzlarımı narince sarmıştı. Kabarık değildi. Hafif ve saten bir kumaşı vardı. Rahat bir gelinlikti. Rahat, şık ve aynı zamanda sade.
Aşağıya doğru bedenimi sararak inerken çok dar olmayacak şekilde etekleri etrafa dağılıyordu. Rahat yürüyebiliyordum. Kumaşın üzerindeki taşlar ise sade kumaşı tam bir gelinliğe çeviriyordu. Göz alıcı görünümünün arasına karışan tüller ise daha düğünvari bir hava katıyordu. Bu şekilde tamamen hazırdım. Gelinliğimin son haline bayılmıştım."Ada, muhteşem görünüyorsun. Arkanı döner misin?"
Yerimde ağır hareketlerle eteğimi topladım ve yavaşça arkamı dönerek omuzlarımı ve sırtımın bir kısmını açıkta bırakan sırt dekoltemi onlara sundum. Eylül alkışlamaya başlamıştı.
"Bayıldım!"
Annem ise oturduğu köşede burnunu çekiyordu. Onu fark ettiğimde "Ağlama." diye çıkıştım. Eğer o ağlarsa bende ağlardım.
Dolu dolu gözleriyle bana bakarken yüzünü yelleyerek "Ay tamam tamam." dedi. Zeynep teyze ona sarılarak teselli etmeye çalışıyordu ama ikisi de bana dolu gözlerle bakıyorken birbirlerini çok da teselli edemeyecekleri ortadaydı.
"Çok zarif."
Kesinlikle hakkını vermişlerdi. Çalışanlara teşekkür ettim. Aynadaki yansımama bakarken bulunduğum platformun aşağısında olan Eylül bana doğru yaklaşmıştı. Bir şey söyleyeceğini anladığımda yanına giderek dikkatli bir şekilde eğildim. Onlardan yaklaşık elli, altmış santim yukarıda sayılırdım.
"Ayy Ada ben artık gitsem mi? Bak sen o perdenin ardında üstünü değiştirirken burda nasıl soğuk soğuk terledim bilemezsin."
Omzunu dürttüm. "Saçmalama Eylül ya, nereye gideceksin? Buraya birlikte geldik birlikte çıkacağız."
Dudaklarını birbirine bastırarak yüzünü buruşturdu. "Ama Zeynep hanım çok fena bakıyor, hissediyor mu acaba?"
Dönüp annemleri kontrol ettiğinde onun bu telaşlı haliyle dalga geçer gibi gülmüştüm. "Oğluna seni istemeyi düşünüyor bence. Sana bayıldı. Ne zaman düğün alış verişi için bir araya gelsek senin de geleceğini duyunca havalara uçuyor."
"Olsun ama yine de çekiniyorum. Ya öğrendiğinde geri teperse?"
Hızla inkar ettim. Zeynep teyze asla öyle biri değildi. Bunca sene beni kendi kızı gibi görmüştü. Eylül'ü de sevdiğini belli ediyordu.
"Rahat ol sen, bundan memnun bile olacaktır eminimki."
Nefesini bıraktı. Biraz olsun rahatladığını gördüğümde ise ona son defa uyarıcı bir sesle "Sakın kaçıp gideyim deme." dedim. Eğildiğim yerden kalktım ve ona cevap hakkı tanımadan platformda birkaç adım ilerledim. Gözlerim yine karşımdaki aynada kendimi bulmuştu. Sonuçtan memnun bir şekilde gelinliğimi seyrederken bulunduğunuz odaya aceleyle giren genç kız hemen ardından kapıyı kapatmıştı. Hepimiz ona dönmüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...