Odanın içerisinde koşturarak topuklu ayakkabımın tekini arıyordum. Annem arkadan sakin olmam hakkında bir şeyler söylese de aşağıda beni bekleyen taksiyi daha fazla bekletmek istemiyordum.
"Ya az önce buradaydı bunun eşi? Nerde ki?" Ofladım. Eğilip yatağın altına baktığımda aradığım şeyi orada görünce rahat bir nefes almıştım. Uzanıp onu yatağın altından çıkardım ve ayağıma geçirdim. İşte şimdi hazırdım.
Aynadaki yansımama baktım. Fazla özenmemiştim ama uzun zamandan sonra dışarıya çıktığım ilk gece olduğu için elimden geleni yapmıştım. Gerçi dışarı dediğim yer Eylül'ün eviydi. Beni yemeğe davet etmişlerdi. Düğün ve balayı telaşlarından sonra ancak yeni yeni toparlanıyorlardı.
"Anne dediklerimi hatırlıyorsun değil mi? Buzdolabında sütüm var, bir saat sonra Gökçe acıkır."
"Evet Ada, evet hatırlıyorum. Merak etme. Gökçe'ye daha önce de baktım biliyorsun, sürekli her şeyi en baştan tembih etmene gerek yok."
Omuzlarımı düşürdüm. Yani biliyordum ama yine de söyleme gereği duyuyordum işte.
Zaten aklım bir karış havadaydı. Yalçın akşamüstü evden çıkmıştı. O gittikten sonra nereye gittiğini öğrenmek için Yavuz abiyi dahi aramış, ağzını yoklamıştım ama tık yoktu. Herkes sadece onun döndüğünü biliyordu o kadar. O gelmediği için de Gökçe'ye bakması için mecbur annemi çağırmak zorunda kalmıştım."Hadi ben çıkıyorum artık."
"Tamam tamam, iyi eğlenceler size. Selam söyle."
Gülümsedim ve uzanıp kucağında duran Gökçe'me baktım. "Aşkım?"
Onunla konuştuğumu anladığında zıplamaya başlamıştı. Uzanıp saçlarını öptüm. Sonra yanağını öptüm ve geri çekilip ona biraz uzaktan baktım. Gitmese miydim acaba?
Annem sanki aklımdan geçenleri tahmin etmiş gibi "İnsanlar davet etmiş, hazırlık yapmışlardır o kadar. Hadi bakma öyle de çık artık. Gökçe emin ellerde merak etme." diye beni düşüncelerimden uzaklaştırdı.
"Tamam. Bir sorun olursa ararsın."
"Ararım ararım hadi."
Resmen beni kovuyordu. Ona şüpheyle bakarak odadan çıktım. Hızlı bir şekilde alt kata indim ve evden çıkıp dakikalar öncesinde çağırdığım taksiye bindim. Hemen adresi vermiştim. Adam neyseki geç gelmeme pek takılmamış gibiydi. Hemen arabayı çalıştırdı ve yolu seyrederek geçirdiğim kısa bir yolculuğun ardından kendimi evin önünde buldum.
Epey güzel görünüyordu. Evi incelerken taksiye ücretini ödeyip arabadan dikkatli bir şekilde inmiştim. Yavaşça kapıya yaklaştım, zile bastım ve etrafa bakınırken fark ettiğim detayla duraksadım. Yalçın'ın arabası buradaydı. Hayır ya. Lütfen.
Çok geçmeden karşımdaki kapı açılmıştı. Eylül güler yüzlü bir şekilde beni içeri davet ettiğinde kararsız kalsam da içeri girdim. Yavuz abi de karşımdaydı. Direkt sarılmıştık. "Hoş geldin Ada."
"Hoş buldum." Gülümsemeye çalıştım. Bizden sonra salona geçip gözden kaybolduğunda üzerimdeki trençkotu çıkarıyordum. Eylül'e fısıldayarak trençkotumu portmantoya astım. "Yalçın'ın burada olacağını bilmiyordum!"
Bir yandan onun nerede olduğunu deli gibi merak eden tarafım burada olduğunu öğrenmekten oldukça memnunken diğer yandan onunla böyle bir yerde başbaşa bulunacak olmamız gerilmeme neden oluyordu.
"Onun da olduğunu bilseydin gelmezdin, ne yapayım?"
Ne kadar da beni iyi tanıyan bir arkadaş!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...