Sıkıcı partiyi şenlendiren şey benim dans etmek için ayağa kalkmam olmuştu. Eve erken dönmek istiyordum ve kalan dakikalarımı dans pistinde geçirmek için kalabalığa karışmıştım.
Kollarımı kaldırmış etraftaki bas sesine uygun bir şekilde dans etmeye başlamışken bir süre sonra saçlarım dağılmıştı. Üzerimde oldukça rahat bir kıyafet varmış gibi davranıyordum. Kalçalarımı ağır bir şekilde sağa sola sallarken evde yalnız başıma aynanın karşısında ettiğim danslardan farksız hissediyordum. Kalabalıktan soyutlanmıştım.
Yüzümdeki maskeyi birkaç kere sabitlemem gerekmişti. Yine burnumun ucuna dek kaydığını hissettiğimde hareketlerimi azaltarak maskeme uzandım. O an karnıma dolanan kolu hissetmiştim. Yabancı bir temasın bedenimde bıraktığı gerginliğin korkuya dönüşmesine izin vermeden önce kulağıma ulaşan nefesini duydum. "Korkma, benim."
"Yalçın?" dedim ama bu gürültünün içinde benim kısık çıkan sesimi duymadığına emindim. Maskemle ilgilenmeyi bırakarak ona dönmeye çalıştığımda karnımın üzerindeki eliyle birlikte beni kendine yasladı. Arkamdaki sert bedenini hisseder hissetmez gözlerim kapanmıştı. O bedeni çok iyi anımsıyordum. Ona dokunmayı, hissetmeyi, sertliğinin sebebi olmayı... Ah.
Göz kapaklarımı araladığımda hâlâ renkli ışıkların altında olduğumuzu kendime hatırlattım. Yalnız değildik, herkes buradaydı ve burası onun için yanlış bir mekan seçimiydi.
"Dans etmeyecek misin?"
Kulağıma söylediklerinden sonra etrafa bakındım. "Bu halde mi?" Ona yapışık gibiydim. Sırtım tamamen göğsündeydi ve kalçam bacaklarına değiyordu.
"Son yarım saattir seni izliyorum, birilerini baştan çıkarmak için özellikle uğraşıyor gibiydin. Artık yapabilirsin, senin için buradayım."
Bedenimdeki gerginlikten kurtulmaya çalışarak ondan uzak durmaya çalışan sırtımı ona teslim ettim. Sırtımı rahat bir şekilde göğsüne bıraktım ve kalçamı karnımdaki elinin baskısına yenik düşürerek yönlendirmesine izin verdim.
İki eli de belimde sabitlendi. Belimden tutarak kalçamı erkekliğine doğru çektiğinde ayağımdaki topuklu ayakkabılara rağmen parmak uçlarımda yükselmek zorunda kalmıştım. Nefesini sesli bir şekilde bıraktı. Omzuma değen sıcak havaya karşılık başımı geriye atarak omzuna yaslamıştım."Bununla yetinebileceğimi sanmıyorum ufaklık." Saçlarımı tek omzumda topladı. Boynumun diğer tarafını olabildiğince araladıktan sonra nemli dudaklarının tenime değdiğini hissettim. Önce yalnızca dudaklarını sürttü. İki dudağının arasındaki dilinin tenime değdiğini hissetmeye başladığımda arka fonda çalan gürültülü müzik kulağa boğuk bir ses olarak gelmeye başlamıştı.
"O küçük kadınlığına yeniden girmem gerek. Islaklığını hissetmeliyim. Sen benim adımı inlerken ben her bir santimini okşamalıyım."
Boynumu geri çekerek ondan uzaklaşmaya çalıştım. Yoldan çıkıyorduk. İkimizde buna hazır sayılırdık ve bu seferki hiç de ilki kadar ağırdan olmayacak gibiydi. Hemen şimdi bu lanet olası yerin tuvaletlerinden birinde dahi bunu yapabilirdik. Ama istemiyordum. Henüz ikinci bir seferin olmaması gerekiyordu. Onun hakkımdaki düşüncelerini öğrenene kadar olmazdı.
Gevşeyen kollarının arasında dönerek onunla yüz yüze geldim. Yüzündeki maskeyi görünce gülecek gibi olmuştum. Ciddi ciddi karşımda durmuş, onun için saçma sayılabilecek maske konseptli bir partide benimle dans ediyordu. Dans ediyor gibi görünüyordu.
"Burada ne işin var?"
"Bana o fotoğrafı attıktan sonra rahatça uyuyabileceğimi düşünmüyordun umarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...