SANDVİÇ

23.3K 584 41
                                    

Gözlerimi açmadan önce anımsadığım ilk şey burnumu dolduran erkeksi duş jeli kokusuydu. Uzaktan gelen traş losyonunun kokusu da eklendiğinde bu tanıdık kokular bilincimin açılmasına vesile olmuştu.
Gözlerimi açtığımda ise karşılaştığım şey çıplak sert bir göğüs oldu. Geri çekilmeye çalıştım. Belimde ve sırtımda olan eller sıkılaşarak çekilmeme izin vermezken korku damarlarımdaki kanı zorlamaya başlamıştı. Orhan'ı hatırlıyordum, onunla deli dehşet içtiğimi anımsadığımda bana sarılan adamın o olmasından ödüm kopmuştu. Ama bu koku Yalçın'ın kokusuydu.

Başımı kaldırıp bakmaya çalıştığımda boynunu ve çenesini görüyordum. Kirli sakallarının izlerini seyrederken aklıma gelen detayla birlikte yerimde sıçramıştım. Onu sertçe geriye itip yatakta oturur pozisyona geçtiğimde fazla sert itmiş olmalıyım ki doğruca yere kapaklanmıştı.

"Okulum! Derse geç kaldım! Kahretmesin, devamsızlığım yok! Yalçın çabuk kalk! Öğrencilik hayatım biraz daha uzarsa ölürüm, acele etmemiz lazım!"

Yerde kıpırdanarak doğrulmuştu. Sert düşmüş olmalıydı ki yüzünü ekşiterek kaldırdığı başını bana doğru çevirdi. "Sana da günaydın güzelim."

Ayağa kalktım. Yatağın üzerinde ayakta durmuş etrafa bakınıyorken üzerimdeki gömleğe anlam verememiştim. Yalçın'ın mıydı bu?

"Ya bırak şimdi günaydını, geç kaldım diyorum! Notlarım bu kadar iyiyken alttan ders falan alamam ben."

Elbisem neredeydi benim ya?!

"Sakin ol Ada, seni yetiştiririm. Önce bir duş alayım, bir kendime geleyim." Sakince ayağa kalktı. Onun bu ağır hareketlerine karşılık bende yataktan aşağıya inmiştim. "Ya ne duşu Yalçın ya." Bir an dengemi kaybettiğim için kendimi durduramayıp ona çarptığımda beni belimden yakalayarak düşmeme engel olmuştu. Yarı çıplak mı yatmıştı o? Dün gece ne yaşanmıştı yine ya of!

"Ada, önce bir sağlam bas yere. Kaza bela çıkmasın, seni yetiştireceğim dediysem yetiştiririm."

Ona aşağıdan bakıyordum. Uzun boyuyla bana doğru eğilmiş bedenimi hâlâ sıkı sıkıya tutuyorken dün geceyi hatırlamaya çalıştım ama pek net bir anı yoktu. Hepsi bölük pörçük şeylerdi. Ondan gömleğini istediğimi hatırlıyordum mesela, sonra onunla duş almak isteyişimi ama onun izin vermeyişini...

"Elbisem nerde benim?"

"Çöpte." dedi doğruca.

"Ne demek çöpte?"

Omuz silkti. "Basbayağı çöpte."

Aceleyle kolları arasından çıkıp birkaç adım uzaklaştım. "Alay mı ediyorsun sen benimle? Böyle mi çıkacağım dışarı?"

"O elbiseyi bir daha giymeni istemedim. Çok kısaydı, Orhan da gözlerini alamıyordu senden. Gıcık oldum çöpe attım, bence yeterli bir sebep."

Hayretle gözlerimi devirdim. "Bahaneye bak ya! Gömleğinle gezeyim de etrafta gör gününü!"

"Bana göre hava hoş yavrum."

Sırıtıyordu. Ah şu an geç kalıyor olmasam ben sana yapacağımı bilirdim. Dua et beni arabanla okula bırakmana ihtiyacım var koca adam.

"Git duş mu alıyorsun, ne yapıyorsun çabuk işini gör. Beş dakikaya çıkmazsan taksiyle gitmek üzere evinden ayrılırım mecbur haberin olsun."

Arkamı döndüm. Dolabına doğru yaklaştım. Ciddi ciddi kendime giyecek bir şey bulmam gerekiyordu yoksa bırak derse gitmeyi dışarı bile çıkamazdım.

Dolabının kapaklarını açtığımda arkamda belirivermişti. Benden önce uzanarak kendine bir gömlek ve pantolon çıkardı. Gidip duşa gireceğini sanıyordum ama hâlâ arkamda olduğunu hissettiğimde kararsız bir şekilde başımı çevirip ona baktım.

YERLE GÖK ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin