Sabah kalktığımda yatağımın yanındaki vazoda gördüğüm mavi güllerle güne başlayınca hayat çok daha iyi bir yermiş gibi hissettirmişti. Bana dünü hatırlatmışlardı. Yalçın'la yaptıklarımız aklıma geldikçe yataktan çıkmayı erteleyip dursam da çalışmam gerektiğini biliyordum.
İş yerine gelene dek gülümsemiştim. Şirketteydim. Yavuz abi bugün beni direkt odasına çağırmıştı, istediği dosyalarla birlikte odasına gidiyorken gözlerim etrafta Yalçın'ı arıyordu ama henüz geldiğini görmemiştim. Ya benden de erken gelip odasında çoktan çalışmaya başlamıştı ya da henüz gelmemişti.
Ellerimin arasındaki dosyaları tek elime aldım ve Yavuz abinin odasının önüne gelerek kapıyı çaldım. "Gel Ada." demişti, ben olduğumdan emin bir sesle. İçeriye girdim ve gözlerim hemen masasının yanında ayakta duran Yalçın'a kaydı. Buradaydı. İstemsizce gülümseyerek gözlerimi kaçırdım. Yavuz abi buradayken ilgi çekmek istemiyordum.
"Bunlar istediğiniz dosyalar." Onlara doğru yaklaştım. Elimdekileri masaya bıraktım ve geri çekilerek eski yerime döndüm. Yalçın'ın üzerimdeki gözlerini görmezden gelemiyordum. Ara sıra ona karşılık veriyordum. O ise hiç çekinmeden gülümsüyor ve beni seyretmeye devam ediyordu.
"Yalçın sen odana gitmeyecek miydin kardeşim?"
Yavuz abinin sesini duyar duymaz ikimizin de dikkati onda toplanmıştı. Bakışları ikimizin arasında gidip geliyorken Yalçın gülümseyerek omuz silkti. "Buranın havası güzelleşti." Sesi mi gergindi onun? Hasta olmuş gibiydi. Hemen ardından tahminimi doğru çıkarmak istermiş gibi hapşurdu. Ah, dün o kadar ıslanmıştı!
"Öyle mi?"
Dudaklarını bükerek başını salladı. "Odaları mı değiştirsek biz? İçindekilerle birlikte."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha fazla nasıl belli ederdi bilemiyordum açıkcası.
"Bugün tüm gün böyle otuz iki diş gülecek misin, sinir bocuzu olmaya başlıyorsun."
Yavuz abi bana doğru döndü. O an telaşla yüzümdeki gülümsemeyi saklamaya çalıştım. "Bugün sence de normalden fazla gülmüyor mu?" diye sorduğunda ise bakışlarım Yalçın'a dönmüştü. Yüzündeki gülümseme genişledi. Alt dudağını dişlerini arasına alırken kollarını göğsünde birleştirmişti. Bedeninin ağırlığını tek bacağına verdi ve başını yana yatırarak muzip bakışlarını bedenimde gezdirmeye başladı.
"Sanki biraz."
"Biraz mı? Bayağı bayağı ağzı gevşemiş bunun belli. Toplayamıyor bir türlü. Hadi Yalçın, hadi kardeşim geç kendi odana işinin başında ol."
Yalçın yine karşı çıkacak gibi olmuştu ama onu adeta sözleriyle odadan kovarak çıkaran Yavuz abi araya girerek devam etti. "Biraz daha kalmaya devam edersen Ada bugün odamda değil de ofiste çalışacak ve sen tıpış tıpış odana dönmek zorunda kalacaksın."
Ben? Şey beni de olaya dahil etmesen mi Yavuz abi? Kesin biliyordu, al işte. Acaba Yalçın bizzat mı söylemişti, hakkımda konuşmuşlar mıydı?
Bakışlarımı yere düşürdüm. Karşımdaki deri koltukları seyrediyorken Yalçın pes etmiş ve "Tamam gidiyorum, Ada burada çalışsın." demişti. Uzaklaşan adımlarını dinledim. O gittikten sonra ne yapacağımı bilmiyordum.Kapanan kapının sesini duyduktan sonra kısa bir sessizlik oldu. Yavuz abi ve ben başbaşa kaldık. İş hakkında konuşup beni sıkıştırmaz diye düşünüyordum ama dediği ilk şey "Ona bir şey mi yaptın?"dı.
Bir yandan da benimle göz teması kurmuyor, utandırmamak için olsa gerek önündeki dosyalarla ilgileniyordu.
"Anlamadım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERLE GÖK ARASINDA
RomanceEğildi. Dans pistinde yarım bıraktığımız işi bitirmek ister gibi burnunu şakağıma yasladığında tenimi takip ederek doğruca boynuma kaydırmıştı. "Saçların başımı döndürüyor." Burnunu boynuma sürttüğünü hissediyordum. Duraksadı. "Kokun..." Boynuma uza...