Yolda giderken altıpatlarını bulmuştu. Biraz daha ilerledi ve Aisha'nın ekipmanlarını da buldu.
Önce Merilda'yı yere yatırıp sağ kolunu hançeriyle kesti ve yerine, yerde duran mekanik kolu taktı. Ardından kafasını kesip ezerek parçaladı.
Çantayı karıştırıp yaşlı adamın ona verdiği kreme benzer ilacın benzerini aldı ve Aisha'nın kafasını Merilda'nın boynuna takıp kremi etrafına sürdü.
Aisha uyanana kadar öylece oturup beklemişti Shiro. Nihayet uyandığında ise bedenin ten rengi Aisha'ya uyum sağlamıştı.
[Aisha: Shiro...] dalgın dalgın yerdeki kar ile oynayan Shiro'ya baktı [Aisha: Shiro?]
Aisha'ya baktı [Shiro: Uyanmışsın.]
[Aisha: Teşekkür ederim Shiro, hayatımı kurtardın.]
Shiro hiçbir şey söylemedi.
[Aisha: Cephanesi kalmamış bir tüfek, kırbaç ve bıçağımız var.] nişancı tüfeğini de omzuna astı ve sırt çantasını taktı [Aisha: Kendi tüfeğimin de cephanesi kalmadı. Elimizdeki tek ateşli silah seninki artık.]
[Shiro: Merilda'yı bırakıp sana yardım etmeliydim.]
[Aisha: Beni öldürmeyeceklerini biliyordum. Merilda'yı yakalamak daha önemliydi. Bak, turp gibiyim artık.] kendi göğüslerini avuçladı [Aisha: Merilda'nın bunlar da baya büyükmüş...]
[Shiro: Gidelim mi artık?] ayağa kalktı.
[Aisha: Shiro..?] sol elinin parmaklarının tamamen morardığını görmüştü [Aisha: Çürüyorsun!] çantadan bir şişe çorba çıkarıp delikanlıya uzattı [Aisha: İç çabuk! Hemen insan avlamalıyız!]
Shiro, çorbayı aldı ve içti fakat çürüyen yer düzelmiyordu.
[Aisha: Az da olsa gerilemesi lazımdı...]
[Shiro: Sorun yok, devam edelim.]
Tekrar kuzeye doğru ilerlemeye koyuldular. Gökyüzünü saran ağaçlar dağıldıkça, ötede duran dev duvar giderek ortaya çıkıyordu.
[Aisha: Nereden baksan 50 metre var şu duvar! İçeride neyi koruyor olabilirler?]
[Shiro: Kaç şişe yeşil sıvımız kaldı Aisha?]
[Aisha: İki.]
Yürümeye devam ettiler. Duvarda devasa bir geçit vardı ve üstündeki duvarda "Segment: 4" yazıyordu. Geçidin birbirine kenetlenmiş çelik kapısı kapalıydı.
[Aisha: İçeri nasıl gireceğimizi bulmalıyız.] geçidin önü barikatlarla kaplıydı ve mavi saçlı bir kız, bu barikatların üstünde oturuyordu [Aisha: Bir toplama daha!]
[Kız: Buraya gelmemeliydiniz.]
[Aisha: İçeri girmemiz gerek!]
[Kız: Bunun için en tehlikeli girişi seçtiniz. Gitmezseniz ablam çok sinirlenecek.]
[Aisha: Bize güvenli girişin yerini söyleyemez misin?]
[Kız: Duvarı istediğiniz yöne doğru takip ederseniz 1. ya da 3. girişe ulaşacaksınız. Yolculuk 1 haftadan uzun sürebilir.]
[Aisha: O kadar vaktimiz ve kaynağımız yok! Buradan girmemizin bir yolu olmalı!]
[Kız: Çok uzun zamandır deniyoruz. Buradan giriş yok.]
[Aisha: Neden bahsettiğin girişlere gitmiyorsun peki?]
[Kız: Ablam hareket edemez.]
[Aisha: Ablan nerede?]
[Kız: Arkanızda.]
Aisha ve Shiro arkalarını döndüklerinde dehşet verici bir yaratıkla karşılaştılar. Sivri dişlerle dolu ağzını açmış, salyalar akıtarak sarı gözleriyle onları izleyen devasa kafayı ve etrafında salınan dokungaçların karşısında dondular.
[Kız: Başta hareket edebiliyordu ama içerdekiler bizden korktular. Her saldırılarında onu yeniden inşa etmem gerekti. Son zamanlarda saldırı olmadı ancak kapıyı geçemiyoruz. Eğer kapıyı aşmamıza yardım edecekseniz, iş birliği yapabiliriz.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
FantasyÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...