Kralın hizmetçisinden olan, istenmeyen çocuk. Ulgea. Annesinin bu sırrı kimseye söylememesi için kral ile bir anlaşma sağlandı ve annesi ölene kadar iyi bakıldı ancak annesi öldüğünde 16 yaşında zindana atıldı Ulgea. Zindanda hem Georditin tacizine uğradı hem de bolca işkence gördü çünkü kral basit bir hizmetçinin onu böyle susturmasını kendisine yediremiyordu. Hıncını kızdan çıkarıyordu. Zephyr adında antik bir nesne olan sivri bir şapka, genelde kendine kukla gibi gerçekçi olmayan bir beden yaratıp o şekilde dolaşıyor ama bu çok fazla güç tüketiyor, o yüzden kontrol edebileceği verimli bir beden arıyordu. Zephyr bir gün görünüşü sebebiyle zindana atılmıştı ve Ulgea ile ilk orada tanışmıştı. İkisi bir süre birbirlerine arkadaşlık ettikten sonra Zephyr şapka olarak parmaklıklardan geçip Ulgea ile anlaştı. Şapka, Ulgea'ya güç verdi ve Ulgea krala bu gücünü gösterdi. Kral, Ulgea'nın zindandaki diğer büyücüyü öldürüp şapkasını alabilecek kadar güçlü olduğunu düşünüp onu saray büyücüsü yapmıştı. Zephyr ve Ulgea, ortak bir yaşam sürmeye başladılar. Başta Ulgea, uslu bir kız olup krala hizmet etmek istemişti ama sonra Zephyr, benliğini yavaşça ele geçirip asıl planlarını devreye soktu. Böylece eskiden Benlik Cadısı olarak bilinen kadim bir güç, tam potansiyeliyle geri dönmüş oldu ve kendisini Katsu'ya hizmete adadı.
Nasıl olduğunu anlamada da Zephyr'in bu anıları Shiro'nun zihnine akıyordu. Kara Jack, şehirdeki anne ve kız, Logar... Hepsini hatırlıyordu.
[Zephyr: Öldür onu Açgözlülük İblisi Ag'dranek!] yerin altını yararak Shiro'ya çarptı ve onu kalenin avlusuna çıkardı. 8 başlı devasa, çarpık bir ejderhayı andırıyordu. Etten teni bembeyazdı. Kanatları küçük ve inceydi.
Şapkanın altından çıkan mor auradan ellerle kendisini delikten yukarı çıkarıp dev iblisin kafalarından birisinin üstüne kondu [Zephyr: İnsanları yedikçe güçlenen ve evrimleşen mükemmel yaratık! Diğer başlar, çevresindekilerin algılarını kapatıp kendisini görünmez yapan büyülü bir şarkı söylerken bir baş avlanır ve iblisin yediği kişinin varlığı bütün dünya üzerinden silinir! Yakında seni de kimse hatırlamayacak!]
[Shiro: Amma boş yaptın.] iblise doğru sıçradı. Buruk bir melodi ile iblis görünmez olmuştu. Kılıcını savurduğunda hiçbir şeyi kesemedi. Zephyr de ortalıktan kaybolmuştu. Elini ileri uzattı ve etrafında yarattığı portallardan kılıçlar fırlattı etrafa. İblisin kaçarken yarattığı titreşimleri hissedebiliyordu. Demir kolunu uzattı ve titreşimlerin gittiği yöne doğru bir patlama yarattı. Canavar yavaşça açığa çıkarken bir başının eksildiğini gördü Shiro. Şarkı tekrar başlamıştı. Tekrar etrafına kılıç yağdırsa da hiçbir titreşim hissedemiyordu. Bir anda kendisini iblisin ağzında buldu [Shiro: AAARGH!] Ruh İçen ile iblisin başını boydan boya yarıp sırtına çıktı. İki yandan yaklaşan kafalardan birini kesmeyi başarsa da diğeri o kadar hızlı gelmişti ki demir kolunu kaptı. Demir pençelerini çıkarıp o kafayı da kesmeyi başarmıştı. İblisin sırtından inip kolundaki fişeği yeniledi.
Artık iblis görünmez olmuyordu. Zephyr, başlardan birinin üstünde bacak bacak üstüne atmış keyif çatıyordu [Zephyr: Bu sefil şeyin sana karşı hiçbir şansı yok cidden. Hadi onu öldür de şu zihninin ele geçirilişini ön sıradan izleyebileyim.] iblisin kafalarından biri Shiro'nun önünde eğildi ve kristalini açığa çıkardı.
[Shiro: Öyle bir şey olmayacak.] kristali kılıcıyla kesti. Başına giren inanılmaz ağrıdan, metalin beynine battığını hissedebiliyordu. Kafasını tutup diz çöktü ve acıyla bağırdı [Shiro: AAAAAAAHHHHHHHHHHHH!]
[Zephyr: Hahahahaaaa! "Öyle bir şey olmayacak." Anca laftasın!]
Shiro'nun bilinci tamamen kapanmıştı. Gözlerindeki ışık sönmüş, ağzı açık şekilde öylece gökyüzüne bakıyordu.
[Zephyr: Senin gibi sert durmaya çalışan aptalları iyi bilirim. Dışınız sert ama içiniz yumuşacıktır. İradeniz, idealleriniz ve akıl sağlığınız pamuk ipliğine bağlıdır. Kolayca manipüle edilebilir, başarıya ulaşmak için her şeyi deneyebilirsiniz. Sonuçta hepsinin sonu senin gibi oluyor. Boş.] hançerini Shiro'nun boynuna dayadı [Zephyr: Şimdi boş bir şekilde öl ve defol.] hançeri bastırdıkça Shiro'nun altında giderek büyüyen bir portal açılmaya başladı [Zephyr: Ne?!]
Portalın içinden devasa bir makine yükseliyordu. Önceki dünyada Shiro'nun bağlandığı dev robot, portalın içinden yükseliyordu [Shiro: RRRRRRAAAAAAAAAAAARRRRRRGGGGHHHHHHHHHH!] robot kükredi.
[Zephyr: B- Bu da ne?! Ölmüş olman gerekirdi!] var gücüyle kaçmaya çalıştı fakat robot tek bir adımıyla ona yetişip onu avucuna almıştı [Zephyr: B- Bırak beni!] robot donup kalmıştı. Giderek toz halinde çözünmeye başladı ve tamamen kayboldu. Zephyr yere indiğinde tam karşısında dikilen Shiro ile göz göze gelmişti [Zephyr: H- Hahh... Haha! Bak, kılıç seni ele geçirdi işte! Az önce ne oldu bilmiyorum ama ben kazandım! İnsanlığını elinden aldım!]
[Shiro: Yanlışın var, en başında zaten insanlığımı yitireli çok olmuştu.] göğsündeki delik açığa çıkmıştı.
[Zephyr: N- Nasıl?! Kalbin olmadan nasıl yaşıyorsun?!]
[Shiro: Alay ettiğin iradem ile Ruh İçen'i eskiden beynimde olan ama kendisinin kalbim yerine geçerken yok ettiği mantarları taklit etmeye zorladım.] Zephyr'in üstüne yürüdü [Shiro: Şimdi sıra sende.]
[Zephyr: Uzak dur!] şapkanın altından saçılan ışık toplarıyla Shiro'nun bedenini delik deşik etti ancak yaraları hemen kapanıyordu. Büyük bir saldırıyla göğsünün büyük bir kısmını yok etti ancak yine de yenilendi [Zephyr: NE SİKİMSİN SEN?!]
[Shiro: Toplama.] arkasındaki duvardan dolayı daha fazla geri gidemeyen Zephyr'i şapkasından tutup kılıcını karnına sapladı.
[Zephyr: H- Hhah...] şapkanın altından fışkıran kollar Shiro'yu yumrukladı, çekiştirdi ve itti fakat hiçbir işe yaramadı [Zephyr: Madem işler bu noktaya geldi.] şapkanın kolları Shiro'nun başına tutunup Ulgea'nın kafasından kalktı ve Shiro'nun kafasına yerleşti [Zephyr: Benlik Faktörü! Kovuştur!]
Shiro gözlerini açtığında kendisi tam karşısında dikiliyordu. Ulgea'nın bedeninde olduğunu anlaması uzun sürmedi. Ulgea'nın bedenindeydi fakat ne konuşabiliyor ne hareket edebiliyordu. Yalnızca izlemekle yetinebiliyordu.
[Ulgea: Sen de kimsin..?] bedenin gerçek sahibi karşısındaki Shiro ile konuşuyordu. Şapkayı görünce irkildi [Ulgea: S- Sen?! Bütün hayatımı elimden aldın!]
[Zephyr: Haaahh! HAAHAAAAHAAAAAHHH!] beynindeki mantar gibi davranan metalin giderek zihnine yayıldığını hissedebiliyordu. Göğsündeki delik kapanmış, tekrar insan olmuştu [Zephyr: HAAAAAAAARRRHHHH!] Shiro'nun iradesini bozup zihnini kılıca teslim etmişti.
[Ulgea: Cevap ver!]
Şapka tekrar Ulgea'nın kafasına yerleşti [Zephyr: Benlik Faktörü! Kovuştur!]
Shiro, tekrar kendi bedenindeydi. Büyük bir fark hissediyordu. Kendisinin bile farkına varamayacağı kadar ele geçirilmişti zihni. Artık o Shiro değil, Ruh İçen'di.
[Zephyr: Başardım! BAŞARDIM! YERİNİ BİL KÖLE!]
Hiçbir şey söylemedi ve Zephyr'in suratına demir yumruğuyla birkaç kez vurup şapkayı zorla söktükten sonra kolunu şapkaya sokup onu patlattı Shiro.
[Ulgea: Neler olu- AAAAAAAHHHHHHH!] suratının ve karnındaki kılıcın acısıyla çığlık çığlığa çırpındı.
Shiro kılıcını geri çekti ve Ulgea'yı demir koluyla boğazından iterek duvara çarpıp kızı oracıkta boğarak öldürdü. Kızın göğsünden Kibir İblisinin kristali çıkmıştı. Onu da parçaladıktan sonra asıl hedefine doğru yürüdü. Katsu'ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
FantasiÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...