GERÇEKLER VE İHANETLER

5 0 0
                                    

Gizli geçit, yeraltındaki büyük bir kilisenin içine açılıyordu. Sıra sıra banklar, duvardaki taşlara kazınmış ürkünç işlemeler ve odanın en ucundaki kürsü ile çok eski bir mekan gibiydi.

[Geordit: İşte burada konuşabiliriz.]

[Shiro: Neden özel olarak burası?]

[Geordit: Burayı kurucu babamız yaptırmış. Bir kilise gibi görünmesine karşın, burada içeriyi dışarıdan ayıran bir koruma var. Burada tanrılar bizi duyamaz.]

[[Shiro: Katsu, Leonhardt'a zor anlar yaşatmış olmalı ki o da böyle bir yer inşaa ettirmiş...]] diye geçirdi içinden.

[Geordit: Şimdi, sorularını sorabilirsin.]

[Shiro: Katsu neden bu kadar korkutucu geliyor sana?]

[Geordit: Tanrı Katsu, ailemizin başına çökmüş bir musallat gibidir. Bize karşı kurucu babamızdan kalma bir düşmanlığı olduğunu biliyorum. Zamanında kendisini tanrı olarak gördüğü için Katsu bize sinirlenmiş olabilir. Onun hakkında bu kadarını biliyorum.]

[Shiro: Katsu'nun birini tanrı seviyesine çıkarabilecek güçleri buraya göndermesi biraz saçma değil mi?]

[Geordit: Kutsal varlıkları kast ediyorsun. Hayır evlat, onlar insan gücüyle baş edilemeyecek kadar güçlü varlıklardı. Katsu bile birinin çıkıp onları kontrol edebileceğini düşünmüyordu.]

[Shiro: Peki Leonhardt'a ne oldu?]

[Geordit: Kaçan 3 kutsal varlığın peşinden başka bir evrene seyahat edip bir daha hiç geri dönmedi. Bizi kurtarmak için kendini feda etti.]

[Shiro: İşleri dengede tutan kutsal varlıkları bu dünyadan götürmek kurtarmak mıydı sence? Dünyanızın haline baksana!]

[Geordit: Dünyamızın mı? Sanki buradan değilmiş gibi konuşuyorsun! Eskilerimizin yaşadığı zorlukların yanında bizimki nedir ki?! O şeylerin dünyayı koruduğu falan yoktu!]

[Shiro: Ben Leonhardt'ın oğluyum!]

Geordit şoka girip sustu ve donuk şekilde Shiro'nun gözlerine baktı [Geordit: Sen... ciddisin...]

[Shiro: Leonhardt'ın başka evrene gitmessi kısmına kadar haklıydın. En başta buraya o evrenden gelmişti zaten.]

[Geordit: Sen Beyaz Ölümsün...]

[Shiro: Beyaz Ölüm?]

[Geordit: Kutsal kitaptaki, Leonhardt'ın oğlu ve kutsal varlıkların avcısı!] başını yere koydu [Geordit: Bağışlayın beni yüce efendimiz! Çağlar boyu süren yaşamınızda bana eriştiğiniz için size minnettarım!]

[Shiro: Aaa... şey, evet! Evet ölümlü! Kısacık yaşamında sana uğradım çünkü Leonhardt kontrolden çıktı.]

[Geordit: B- Bu nasıl olur efendim?! Büyük kurtarıcımız nasıl öz oğlu tarafından böyle aşağılanır?!]

[Shiro: Bunca zaman bildiğiniz Leonhardt, aslında hepimizi kontrol ediyor ve pis işlerini yaptırıyordu! Öte evrende onunla karşılaştıktan sonra bu büyü bozuldu! Canlarını aldığım kutsal varlıkların aslında bu evreni ayakta tutan şeyler olduğunu öğrendim! Leonhardt şimdi bütün taşlara sahip ve amacına ulaştı fakat eğer Katsu'ya ulaşırsak onu durdurabiliriz! Dünyanızı tekrar eski haline getirebiliriz!]

[Geordit: Gerçekten de efsanelerde olduğu gibisiniz ey Beyaz Ölüm!]

[Shiro: Biliyorum!]

[Geordit: Tıpkı yazıldığı gibi soysuz düzenbazmışsınız!] birden eğildiği yerden sıçrayıp hançerini Shiro'nun karnına sapladı.

[Shiro: Gah!] ilk defa akan kanını görüyordu. Eskiye göre daha çok acı ve ölüm korkusu sarmıştı her yanını.

[Geordit: Geber alçak hain! Bırak kutsal kanın babanın tapınağına aksın!] hançeri çekti ve karnını tutarak yere serilen Shiro'yu seyretti [Geordit: Bırak kendini babanın sıcak kucaklayışına. Aldığın canların kefaretini bu dünyada öde ve cennette mutlu mesut yaşa. Merak etme, arkada bıraktıklarına verebileceğim en iyi hayatı vereceğim. Karınla evlenecek ve onu kötü yoldan koruyup, çocuğunu yeni varisim yapacağım.]

[Shiro: Ngh!] yumruğunu yere vurup kanı etrafa sıçrattı [[Shiro: Ölemem... burada olmaz...]]

[Geordit: Direnme artık! Bırak ruhun bedeninden ayrılsın!]

[Shiro: ..klaş...] kesik bir sesle konuşmuştu.

[Geordit: Hm? Ne dedin?]

[Shiro: Yaklaş... sana söylemem gereken bir şey var..]

[Geordit: Son sözlerin demek, peki. En azından bu kadar saygıyı hak ediyorsun.] Shiro'nun karşısında eğildi [Geordit: Dinliyorum Beyaz Ölüm.]

[Shiro: Sana yapacaklarımı keşke tanrılar da görseydi...]

[Geordit: Ne-] boğazını sıkan demir kola karşı kitlenip kaldı. Hançerini düşürüp boğulmaktan kurtulmaya çalıştı ama gücü yetmiyordu.

[Shiro: Haaargh!] kendini itti ve Geordit'i banklardan birinin kenarına çarpıp bankı paramparça ettikten sonra yere düşürdü.

Oksijeni giderek azalan kralın yüzü morarmaya, ayaklarıyla tepinmeye başladı.

[Shiro: Burada ölüyorsun Geordit!]

Kapıdan ayak sesleri yaklaşıyordu. Çok geçmeden birkaç muhafız ve sivri şapkalı siyah saçlı bir kadın geldi.

[Kadın: Buradalar!]

[Muhafız: Kraldan uzaklaş!] muhafızlar Shiro'ya yaklaşırken Shiro, Geordit'i bıraktı ve yerdeki hançeri kapıp kürsüye doğru koştu.

[Kadın: Kaçmasına izin vermeyin! Ben kral ile ilgileneceğim!]

Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the WonderlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin