1 hafta sonra başkente çoktan varmışlardı ve düğün zamanı gelip çatmıştı. Hulg'un Shiro için hazırladığı siyah takım elbiseyi giyiyordu Shiro.
Akşam saatlerinde düğün başladığında çeşit çeşit soylu görünümlü insanlar kaleye doluşmuştu. Geniş bir salonda düğüne özel büyük bir balo düzenleniyordu ve düğün de burada yapılacaktı.
Hulg ile bir masanın başında duruyorlardı.
[Hulg: Aradığın adam şurada.] sarı kıyafetli ve tüylü, sarı bir şapkası bulunan zayıf, keçi sakallı adamı işaret etti [Hulg: Kara Jack.]
[Shiro: Yanına gidiyorum.]
[Hulg: Olay çıkarmamaya çalış.]
Shiro bir şey söylemeden kadınlarla çevrili adamın yanına gidip elini uzattı [Shiro: Kara Jack?]
[Jack: Ah, bana ve bu hanımlara birer viski lütfen kahyacığım.]
[Shiro: Kahya değilim.]
[Jack: Üzgünüm, tipinizi pek bir soyluya benzetemedim de. Haahahaaa.] kadınlara doğru güldü.
[Shiro: Shatter'dan geliyorum. Lord Brune'nin vefatını duymuşsundur.]
[Jack: Gerçekten çok talihsiz bir olaydı. Adınız neydi bu arada?]
[Shiro: Shiro.]
[Jack: Shiro bey, beni rahatsız edişinizin bir sebebi olmalı.]
[Shiro: Lordun kahvesinin içinden kumzarı çıktı. Duyduğuma göre bu zehrin tekeli senmişsin.]
[Jack: Hahaaaha.] endişeli bir kahkaha atıp Shiro'yu kolundan tutup daha sakin bir yere çekti [Jack: Ulu orta yerde konuşulur mu bu?!]
[Shiro: Bilmem, soylu değilim ki.]
İç çekti [Jack: Ne istiyorsun benden?]
[Shiro: Zehri kime sattın?]
[Jack: Kusura bakma, müşterilerimin gizliliğine çok önem veririm.]
[Shiro: O bir katil.]
[Jack: Bu kadar pahalı bir zehri fare ilacı olarak kullanmayacaktı herhalde. Hem benim yerime bir düşmanımı eksiltti fena mı?]
[Shiro: Bak, bu işi güzel yoldan halletmeye çalışıyorum.]
[Jack: Bu bir tehdit mi? Kılıma bile dokunamazsın evlat, bütün Gilgenroam peşine düşer.]
[Shiro: Ne?! Lord Brune'un cinayetinde senin sattığın zehir mi kullanılmış?!] diye bağırdı ve bağırdığı an Jack, Shiro'nun ağzını kapattı. Salondaki herkes onlara bakıyordu.
[Jack: Hahaaaahaa... İçkiyi fazla kaçırdın sanırım, gel biraz hava al.] gergin gergin konuşarak Shiro ile balkona çıktı [Jack: Aptal mısın nesin?!]
[Shiro: Kral bunları öğrense sana ne yapardı acaba? Kardeşini öldürdün diye sana madalya takmayacağı kesin.]
[Jack: Arı kovanını çomaklıyorsun evlat, neye bulaştığın hakkında hiçbir fikrin yok.]
[Shiro: Zehri kime sattığını söyle.]
[Jack: Beni de öldürürler evlat, söyleyemem.]
[Shiro: Ben seni korurum. Kim olduğunu bilmeliyim.]
[Jack: Neden sana güvenecekmişim?]
[Shiro: Daha bir aydan biraz fazla süre önce bu şehri kurtaran bendim.]
[Jack: O beyaz saçlı çocuk... Harbiden sensin!]
[Shiro: Evet benim.]
[Jack: Bak evlat, zehri satın alan kişi büyük ihtimalle asıl katil tarafından kiralanan birisiydi çünkü öyle bir insanda o kadar para olmasının imkanı yok. Her kime bulaşıyorsan, adımlarını çok dikkatli atan birisiyle karşı karşıyasın. Adamın adı Logar. Anlaşmamızın bir parçası olarak ona bir de Gilgenroam'da ev ayarladım. Yani yaşadığı yeri biliyorum.]
[Shiro: Ne zaman Gilgenroam'a dönüyoruz?]
[Jack: Yarın saba- Benimle mi geleceksin?!]
[Shiro: Seni uzaktan koruyamam. Hem ikimiz de aynı yere gidiyoruz işte.]
İç çekti [Jack: Tamam öyle olsun. Hadi içeri geçelim, düğün başlamak üzeredir.]
İçeri geçtiler ve sahneye çıkan rahibi izlediler. Kısa süre sonra ihtişamlı bir müzik eşliğinde gelin ve damat da salonun ucundan sahneye doğru yürümeye başladı. Herkes onları alkışlıyordu.
Shiro, gelini hemencecik tanımıştı. İnsanların sahneye doğru yarattığı yolun kenarında dururken, Ulgea ile göz göze geldi. Ulgea'nın çevreye gülücükler saçan suratı bir anlığına asılmıştı. Birkaç saniye Shiro ile bakıştıktan sonra gözlerini kaçırdı ve gülümsemeye devam etti.
Gelin ve damat sahneye çıktıklarında insanları selamladılar ve alkışların durulmasını beklediler. Gruan, siyah saçlı ve sakallı, mavi gözlü, endamlı bir adamdı.
Alkışlar durulduğunda rahip öne çıktı [Rahip: Bugün, yüce Tanrımız karşısında, yeni kralımızı ve kraliçemizi ilan edeceğiz! Yer, gök ve denizler aşkına ey yüce Gruan, karşındaki kadını bir ömür boyu eşin ve kraliçen olarak kabul ediyor musun?]
[Gruan: Ediyorum!] alkışlar patladı.
[Rahip: Yer, gök ve denizler aşkına ey yüce Ulgea, karşındaki adamı bir ömür boyu eşin ve kralın olarak kabul ediyor musun?]
[Ulgea: Ediyorum!] alkışlar tekrar patlarken, Ulgea'nın yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü.
[Rahip: Öyleyse sizleri bu krallığın Kral ve Kraliçesi ilan ediyorum! Taçlar gelsin!] iki hizmetçi, kırmızı yastıkların üstündeki taçları rahibin önüne getirdi. Rahip, ilk tacı alıp Gruan'a yaklaştı [Rahip: Tanrı sizi korusun.] tacı Gruan'ın başına yerleştirip diğerini aldı ve Ulgea'ya yaklaştı [Rahip: Tanrı sizi korusun.]
Herkesin alkışları eşliğinde el ele tutuşarak diğerlerini selamladılar ve Gruan, eline bir kadeh alıp havaya kaldırdı.
[Gruan: Lütfen herkes eğlencesine baksın dostlarım!] Ulgea'yı kucağına alıp çıkışa doğru ilerledi ve salonu terk ettiler.
[Shiro: Nereye gittiler?]
[Jack: Burada gelenek böyle, evlendikten sonra hemen gerdeğe girmek, evliliğin bir ömür sürmesine vesile olurmuş. Dini saçmalıklar işte.]
[Hulg: Hey Jack!] arkadan yaklaşıp Jack'in omzuna dokundu.
[Jack: Hulg? Selam eski dostum, uzun zaman oldu!] Hulg'a sarıldı.
[Hulg: Bakıyorum da Shiro ile çoktan tanışmışsın.]
[Jack: Tanıştık, tanıştık. Beni kendisine senin önerdiğini düşünüyorum.]
[Hulg: Konu bizim için çok önemliydi dostum, özür dilerim.]
[Jack: Hiç sorun değil, kendi aramızda bir anlaşmaya vardık bile.]
[Hulg: Ne güzel! Öyleyse güzelce içip kafamızı dağıtalım derim!]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
FantasyÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...