Geceyi geçirmek için bozkırda bir kamp kurmuşlardı. Ostad, Lyla'nın dizlerine yatmış uyurken, diğerleri ateşin başında sohbet ediyordu.
[Shiro: Yani, tahminen kaç yaşındasın L'ese?]
[L'ese: Hmm... Bu bedende hapsedildiğimde 500 yaşımdaydım. Eğer dünya anlattığınız şeyleri yaşamışsa sanırım en az 1000 yıl daha geçmiş demektir.]
[Shiro: Harbiden yaşlıymışsın!]
[L'ese: HEY! YAŞLI FALAN DEĞİLİM!] kuzguna dönüşüp Shiro'nun kafasını gagalamaya başladı.
[Shiro: Ov! Ov! Tamam, tamam!]
Normal formuna dönüşüp yerine oturdu [L'ese: Hmph!]
O esnada Lyla ve Madeline aralarında fısıldaştılar [Madeline: L'ese gelince ortalık pek bir şenlendi.]
[Lyla: Hiç sorma.]
[Shiro: L'ese, eski adın Vire idi değil mi?]
[L'ese: Kullandığım pek çok isimden biriydi ancak en özel olanı oydu.]
[Shiro: Neden?]
[L'ese: Kullandığın eski kılıcın ilk sahibi Salamander'i tanırdım. O da beni Vire ismiyle tanırdı.]
[Shiro: Cidden mi?! Nasıl bir ilişkiniz vardı?! Nasıl biriydi?!]
[L'ese: Şey... Beraber seyahat ederdik ve... Birbirimizi severdik...] bu sözleri sarf ederken dalıp gitmişti [L'ese: O, tanıyabileceğin en iyi kalpli kişiydi. Merhametli, güçlü ve kötünün düşmanı. Sevdiklerini korumak için her şeyi yapabilirdi.]
[Shiro: Peki nasıl oldu da Raphael seni Salamander'e rağmen mühürleyebildi?]
[L'ese: Ben, Salamander ve en iyi dostu, aynı zamanda en büyük düşmanı ile olan savaşında Salamander'i korumak için kendimi feda ettim. Soylu bir vampir olduğum için öldükten 100 sonra bir başka bir bedende dirilme özelliğim olduğu için bu bedende dirildim. Bu dirilmenin tek şartı, ömrün boyunca feci bir lanetle yaşamak, yani benim lanetimden zaten haberin var. 500 yılımı Salamander'i ya da en azından mezarını aramakla geçirdim fakat tek bulabildiğim onun kılıcıydı. Ama kılıcı tek arayan ben değildim. Luci- yani Raphael ile orada savaştık. Raphael ile savaşınızda fark ettim ki düşmanlarının ruhlarıyla güçlenen Ruh İçen, ilk sahibinin ruhunu da içmiş.]
[Shiro: Sence onu geri getirmenin bir yolu var mı?]
[L'ese: Hayır. Olsaydı bile huzurunu bozmak istemezdim.]
[Shiro: Anlattıklarına göre eski dünya büyü ile doluymuş değil mi?]
[L'ese: Eskiden büyü, aldığın nefes gibiydi. Ben mühürlendiğimde de öyleydi ancak benden sonra ne olduysa... Dünya değişmiş.]
[Shiro: Peki Katsu'yu nereden tanıyorsun? O da mı yoldaşlarından biriydi?]
[L'ese: Kılıcı ararken bana bir noktada yardım etti. Amacını anlayamıyorum ama kötü bir niyeti olduğunu hissetmedim.]
[???: Açıklayayım öyleyse.] karşı tepenin üstünde siyah pelerinli bir adam belirdi.
[Shiro: Kim var orada?!]
[Katsu: Aradığınız cevap. Katsu.]
Diğerleriyle birlikte ayağa kalktı [[Shiro: B- Bu inanılmaz baskı... Sanki her an ezilip yok olabilecekmişim gibi hissediyorum...]]
[Katsu: Size bundan fazla yaklaşmayacağım. Niyetim zarar vermek değil.]
[L'ese: Yine görüştük...]
[Katsu: Evet.]
[Madeline: Avavavavavavavavavava!] korkudan Ostad'a sarıldı.
[Lyla: C- Cidden tanrının kendisiyle mi konuşuyoruz.?!]
[Katsu: Uzatmadan her şeyi anlatacağım. Bir kere bütün paralel evrenlere ve bütün gerçekliklere hükmetmeye başladığınızda, her şey sandığınız gibi kolay gitmiyor. Daima size karşı çıkan bir güç, tahtınızı almak için sizinle savaşıyor ve güç uğruna feda ettiği gerçekliği ile birlikte yok olup gidiyor. Tanrı olmayı bırakamaz ya da ara veremezsiniz. Zaman sizin için yoktur, her an her yerdesinizdir. Peki yarattığı şeylerin başına kötü şeyler gelmesi, tanrıyı kötü mü yapar? Her evrenin başına birkaç tanrı koydum ama hiçbirine müdahale etmedim. Onlar da evrenin akışına müdahale etmemeye, yalnızca insanların seçeneklerinden doğacak geleceği görmeye karar verdiler. Çünkü her şey bizim tarafımızdan belirlenmiş olsaydı, onları yaratmanın ne anlamı vardı? Eninde sonunda bana meydan okuyabilecek kadar güçlenen, kendi yarattığım birisi kapıma geldiğinde onlara, tanrı olmanın ne demek olduğunu gösterdiğimde suçlu ben miydim? Shiro...]
[Shiro: ..?]
[Katsu: Tanrı olduğumda yarattığım bütün evrenler, yaratımlarımın açgözlülüğü tarafından yok edildi. Eğer bu da yok edilirse ben de yok olacağım ve bütün varlık sona erecek.]
[Shiro: Ama nasıl..? Sen tanrısın değil mi? Daha fazlasını yaratabilirsin ya da evrenin yok olmasını engelleyebilirsin!]
[Katsu: Bu evrenin kurallarına hükmetmemi engelleyen birisi var. Baban.]
[Shiro: Leonhardt...]
[Katsu: Evreni korumaları için gönderdiğim varlıkları ele geçirip bu evrenin kontrolünü ele aldı ve şimdi bu evrene girdiğimde gücüme büyük sınırlar koyuluyor. Başta milyonlarca evrenim arasından ilk tehlikeye giren burasıydı ve bu müdahalem sonucunda öyle büyük bir güç kaybettim ki diğer evrenlere müdahale edecek gücüm kalmadı.]
[[Shiro: Gücünün sınırlanmış hali bile bu kadar büyükse...]]
[Katsu: Bir zamanlar yaşadığım dünyadan geliyorsun Shiro. Senin gibi basit bir insan olduğum zamanlar.]
[Shiro: Yok artık...]
[Katsu: Geldiğin dünyanın geçmişinde ben de yaşadım, büyüdüm, bu dünyaya çağrıldım, hayatımı yaşadım ve tanrılık kademesine ulaştığımda bu benliğimle bütünleştim. Yani diğer evrenlerden bana meydan okuyanlar gibi, ilk tanrı olduğum evrenimi yok ederek tanrı oldum. Elbette bunu istemiyordum ama mecburdum. Leonhardt, o evreni de yok ederek bu evrenin kontrolünü ele almayı başardı. Normalde insanlar direkt bana meydan okur ancak o saklanıyor ve gücünü toplamayı bekliyor. Bir gün mutlaka karşılaşacaksınız.]
[Shiro: Merak etme, onu öldüreceğim. Ne olursa olsun.]
[Katsu: Aklına girmeye çalışacak. Şunu bil ki, tanrı olmak sandığı gibi bütün sevdikleriyle bir arada yaşayabileceği demek değil. İnan bana, sevdiklerinin ruhu bir kez öldükten sonra onları istediğin kadar tekrardan yarat, hepsi yalnızca boş kuklalardan ibaret oluyor.]
[Shiro: Anladım. Peki Leonhardt kazanırsa sana tam olarak ne olacak?]
[Katsu: Leonhardt ne isterse o olacak. Ancak benden başkası bu gücü kaldıramayacağı için kısa sürede kendisi de yok olacak ve varlık yine son bulacak.]
[Shiro: Yani artık amacımız evreni devam ettirmek.]
[Katsu: Eğer Leonhardt'ı durdurabilirsek Yaşam Ağacı'nı tekrar diriltebilir ve bu evreni kurtarabilirim. Eninde sonunda gücüm tamamen tükenecek ve elbette varlık bir gün son bulacak ancak o güne daha çok var.]
[Shiro: Durdurabilirsek mi dedin bu arada?]
[Katsu: Evet. Artık bu benim de savaşım olduğu için sizinle geleceğim.]
[Shiro: O zaman birkaç güne onu bulup işi bitiririz!]
[Katsu: Hayır, ne kadar fazla gücüm olsa da yapabileceklerim sınırlı. Şu an bu evrenin kurallarına göre güçlü sayılırım ama tanrıyken sahip olduğum güce kıyasla hiçbir şey. Tekrar geri dönecek gücüm de kalmadığından, kısacası şu an ölümlü bir insanım diyebilirsiniz.]
[L'ese: İşlerin bu kadar ciddi olduğunu tahmin etmemiştim.]
Kollarını esnetti ve boynunu kıtlattı [Katsu: Tekrar iş başı yapmak güzel.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
Viễn tưởngÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...