Aisha'nın hazırladığı kumaş kıyafetleri üzerine geçirmiş, ateşin karşısında oturuyordu Shiro. Yeni bedenine iyice alışmıştı. Karşısında oturan Aisha'ya baktı. Çantasından çıkardığı çelik parçaları temizliyordu.
[Shiro: Onlar ne?]
[Aisha: Keskin nişancı tüfeğim. Son çatışmamda biraz hasar gördü, o yüzden parçalarını söküp tamir etmiştim.]
[Shiro: Tüfek?]
[Aisha: Onu aldığım kişi öyle diyordu. Çok uzaktan sessizce savaşmaya yarıyor.] tüfeğin parçalarını teker teker birleştirirken hayranlıkla seyrediyordu Shiro. Hurda parçalarından toplanmış büyük bir tüfekti bu. Namlusundaki boru, susturucu görevi görüyordu. Aisha eline bir mermi alıp tüfeğin yuvasını kendine çekerek açtı ve mermiyi yuvaya yerleştirip geri kapattı [Aisha: Bu şeylere mermi deniyor. Ok ve yay gibi düşünebilirsin. Özellikle bu silahın ateşleyebileceği mermiler çok nadir ama senin için bir atış yapacağım.] ayağa kalktı ve tüfeği hazırlayıp ağaçlardan birine nişan aldı. Ateş etmesiyle birlikte çıkan boğuk ses ile ağacı delip geçen merminin bıraktığı izin görülmesi aynı anda gerçekleşmişti.
Şaşkınlıkla ayağa kalktı Shiro [Shiro: Bu ok ve yay falan değil.]
[Aisha: Haha! Çok fena değil mi?]
[Shiro: Böyle bir şeyi kim, neden sana verdi?]
[Aisha: Boşver.] tüfeği indirip sırtına astı ve çantasını yerden aldı [Aisha: Senin için de bir şeyim var.] çantadan çıkardığı hançeri Shiro'ya uzattı [Aisha: Al.]
Hançeri aldı ve inceledi [Shiro: Güzel görünüyor.]
[Aisha: Avlarımdan birinin sırtına saplıydı. Büyük ihtimalle öldürdüğü toplamadan kalma bir silah. Artık senindir.]
Ayağa kalktı [Shiro: Şimdi ne yapıyoruz?]
[Aisha: Sana savaşmayı öğreteceğim.] başka bir bıçak çıkardı [Aisha: Karşısındakini hareketsiz bırakan kazanır. Beyni hedeflemek yasak.]
Shiro da hançerini sıkıca kavrayıp bacaklarını açtı ve hafifçe eğildi.
[Aisha: Fena duruş değil.] parmağıyla gelmesini işaret etti.
Shiro, var gücüyle koşarak saldırdı ancak saldırısı havayı kesmekle kalmıştı. Aisha, yüzüne basarak geriye bir takla attı ve narince yere kondu.
[Aisha: Rakibinden gözünü ayırma. Sadece saldırmak için saldıramazsın, aynı zamanda kendini kollamalısın.]
Shiro tekrar saldırmaya çalıştı ancak ayağına dolanan ipe takılıp yüzüstü yere düştü [Shiro: Ah!]
[Aisha: Avlar belki ama toplamaların tek silahları ellerinde tuttukları olmayacak. Savaştığın alanı iyi analiz etmelisin. Sadece tuzaklardan bahsetmiyorum, bu ormanlar birçok tehlike barındırıyor.]
Ayağındaki ipi kesip tekrar saldırdı ve yine havayı kesti. Aisha arkasında belirmişti.
[Aisha: Rakibinin gözlem kabiliyeti ve refleksleri iyiyse ani saldırıları kolayca savuşturabilir. Saldırırken düşünmelisin.]
Odaklandı ve arkasında duran rakibine saldırmak için doğru zamanı kolladı. Bir sonraki hareketinin ne olacağını kafasında canlandırmaya çalışıyordu Shiro.
[Aisha: Rakibin bu kadar sabırlı olmayacak.]
Neden yine geri sıçramak yerine arkasına geçti? Onu başka bir tuzağa mı çekiyor? Onunla alay mı ediyor? Aklına gelen bütün ihtimalleri değerlendirdi. Hızlıca dönüp Aisha'ya saldırmaya karar vermişti.
Döndüğü esnada sırtına yediği tekmeyle yere düştü.
[Aisha: Unutma...] Shiro'nun sırtına oturup saçlarından tuttu ve kafasını kaldırıp hançeri boynuna dayadı [Aisha: ...savaş, herkesin sırayla hamle yaptığı bir şey değil. Hızlı düşün ve karar ver.]
[Shiro: ...]
Shiro'nun ellerine baktı [Aisha: Hançerin nerede?]
Karnının altındaki hançeri hızlıca çekip diğer eliyle Aisha'nın boynunu kavradı ve dönerek onu yere yatırdıktan sonra üstüne çıkıp kollarını iki yana açtı.
Aisha, Shiro'nun karnını tekmeleyerek tek kolunu kurtarmayı başardı ve hançeriyle saldırmaya çalıştı fakat Shiro, elini tutup sıkarak hançeri düşürmesini sağladıktan sonra onu sırt üstü çevirip kollarını arkadan tuttu.
[Aisha: Çok kuvvetlisin!]
Altında solucan gibi kıvranan kadının verdiği hissiyat, avlanma içgüdülerini açığa çıkarıyordu. Avlanma içgüdüsü değildi bu, daha ilkel, daha iştah kabartıcıydı. Arzularının kendisi de farkında değildi. Aisha'yı yüzüstü çevirip yüzüne yaklaştı ve nefes nefese kalan kadının ağzından çıkan nefesi kokladı. Hoşuna gitmişti bu koku.
[Aisha: Shiro? Ne yapıyorsun?]
Gözleri Aisha'nın gözlerine kenetlenmişti. Avını gözüne kestirmiş bir şahin edasıyla korkutucu derecede keskin bakıyordu.
[Aisha: Korkmaya başlıyorum Shiro.]
Bu gerginlik birkaç dakika devam etti. Shiro, Aisha'nın ağzını, saçlarını, boynunu ve göğüslerini kokluyordu. Nihayet sakinleştiğinde kendini yere atıp gökyüzündeki yıldızlara baktı. Herhangi bir normali yoktu. Az önce yaptığının doğru ya da yanlış olduğuna karar verebilecek yetiye sahip değildi. Konuşabilen bir hayvan gibi davranıyordu ancak farkında değildi.
[Aisha: İyi misin Shiro?] Shiro'nun yanına oturdu.
[Shiro: Evet.]
[Aisha: Az önce bilmediğim şeyler deneyimledim Shiro.]
Shiro, yüzünü Aisha'ya çevirdi.
[Aisha: Seninkiyle aynı içgüdülerdi. Sanırım yakın hissettiğin birinin kokusunu hafızana kazımak normal bir şey. Bilmiyorum. Korku yerini heyecana ve bilmediğim arzulara bıraktı. Türümüz hakkında daha fazlasını öğreniyoruz. Çözebildiğin bir şey oldu mu?]
[Shiro: Sana saldırmak istiyor gibiydim ama aynı zamanda saldırmak istemiyordum. Seninle birleşmek istediğimi hissettim.]
[Aisha: Bunun anlamı ne acaba...] ayağa kalktı [Aisha: Neyse, uyuyalım artık.]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
FantasíaÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...