Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland

VADİ

Yola çıkalı 1 hafta olmuştu. Herkes Katsu'nun yarattığı hayalet atların sırtındaydı.

[Madeline: Ne kadar yolumuz kaldı?]

[Katsu: Şehir, önümüzdeki dağların arkasında. Aralarındaki vadiden geçeceğiz.]

Vadinin girişine yaklaşırlarken kütüklerle örülmüş bir duvar ve duvarın üstünde oturan birkaç kişiyle karşılaştılar.

[Adam: Hey, nereye gittiğinizi sanıyorsunuz?] Katsu'ya baktı [Adam: En öndeki! Liderleri sen misin?]

[Katsu: ...]

[[Shiro: Katsu gücünü bastırıyor... Aslında köyde kaldığımızdan beri ona bakarken bile baskıyı hissetmiyor oluşumuz garip gelmişti. O zamandan beri bastırıyordu demek...]]

[Katsu: Burayı sen hallet.] Shiro'ya döndü.

[Shiro: Tabii...] ileri çıktı.

[Adam: Sahibini mi çağırdı? Köleni önden göndermek seni pek çok dertten koruyabilir gerçekten de. Ee, yolculuk nereye?]

[Shiro: Ultgard'a gidiyoruz.]

[Adam: Yapma ya, işe bak ki kapılar kapalı. Belki ceplerinizi boşaltırsanız biraz aralanabilirler.]

[Shiro: Paramız yok.]

[Adam: Hmm, nasıl çözsek ki?]

[Adam 2: Patron, patron! Baksana arkada iki tane kadın var!]

[Patron: Harbi, bu sayede bir şeyler ayarlayabiliriz sanırım. Kadın kölelerini bize bırak ve geç.]

[Shiro: Kimse kimsenin kölesi değil ve kimseye elinizi süremezsiniz.]

[Patron: Heee, aile gezisi diyorsun. Şimdi onları daha çok istiyorum.]

Sırtındaki kılıcının sapını kavradı Shiro.

[Patron: Onları güzellikle vermeyeceksin demek. Gel bakalım.] hançerlerini çekti ve diğerleriyle birlikte aşağı atladı. Toplam beş kişilerdi.

[Shiro: Pes edip gitmeniz için üçe kadar sayacağım.]

[Patron: Yoksa ne olur? Saldırın çocuklar!] haydutlardan ikisi alev topları fırlatırken iki tanesi doğrudan saldırıya geçti.

[Shiro: 3.]

Alev topları Shiro'nun etrafında dağılırken yarattıkları dumanın içinden çıkan Ruh İçen, saldırıya geçen iki haydutu ikiye ayırdı. Diğerleri hayretler içerisindeydiler.

[Patron: N- Nasıl?!]

[Shiro: 2.] haydutların üstüne yürüdü.

[Patron: Durdurun şunu!] iki büyücü, birkaç alev topu daha fırlattı ama hepsi kayboluyordu. Shiro, koşup kılıcını ilk hayduta sapladı ve ardından diğerini omzuyla yere itip üstten bir darbeyle onu da ikiye yardı.

[Shiro: 1.]

[Patron: Taşşak geçiyorsun değil mi?!] bir anlığına hızlanıp Shiro'nun arkasına geçti [Patron: Geber!]

[Shiro: 0.] adamı boğazından yakalayıp yukarı kaldırdı.

[Patron: Khh! H- Hızıma nasıl yetiştin?!]

Adamın kafasını kütük duvara çarpıp kılıcıyla göğsünü yarıp geçti Shiro.

[Katsu: İlk gördüğüm Shiro ile şu an gördüğüm arasında dağlar kadar fark var. Aferin.]

[Shiro: Gücünü serbest bırakıp onları korkutabilirdin. Kan dökülmesine gerek yoktu.]

[Katsu: Evet, bizi rahatça oradan geçirebilirdim ancak bizden sonra gelen zayıf insanlara aynısını yapmaya devam edeceklerdi. Düşmanlarına asla merhamet etmemelisin Shiro. Bu hataya bir kez kapıldım ve benim yüzümden binlerce insan öldü.]

[Shiro: ...]

Haydutların cesetlerini ve topladıkları parayı toplayıp vadiyi aştılar ve inanılmaz büyüklükteki şehir manzarası ile karşılaştılar. Bembeyaz duvarlar, mavi gökyüzü ve büyüleyici bir doğa ile sanki vadinin bu tarafı bambaşka bir dünyaya açılıyordu.

[Shiro: Burası... farklı...]

[Katsu: Bu bölgeyi koruyan çok güçlü birisi var. Eski bir dostum.]

[Shiro: Hâlâ hayatta olan dostların mı var?!]

[Katsu: Sadece bir tane. Tekrar karşısına çıkabilir miyim bilmiyorum.]

[Shiro: Bence seni özlemiştir.]

[Katsu: ...]

[Ostad: Burda garip şeyler hissediyom. Havası değişik.]

[Katsu: Büyü. Bu bölgede büyü, varlığını koruyor. Hissedebilmene şaşırdım. Belki de büyüye yatkınlığın vardır.]

[Ostad: Ben de öyle havalı şeyler yapabilcek miyim yani?!]

[Katsu: Ne kadar sıkı çalıştığına göre değişir.]

[Ostad: Çok sıkı çalışcam!]

[Shiro: Ama nasıl? O güçlü dostun sayesinde mi bu da?]

[Katsu: Hayır. Yaşam Ağacı'nın köklerinin uçları, ağacın kendisi ölmüş olsa da büyü üretmeye devam ediyor. Yeryüzüne yakın olan tek kök bu şehrin altında. Yani burada bolca büyü var. Dünyada kalan son büyü okulu da burada. Gerçi kullandıkları büyüler, bunun gibi büyü barındıran yerler dışında çok zayıf kalıyor.]

[[Shiro: Yani bana yaptığı o Hell Cross büyüsünü havadaki minicik büyüyle ateşledi...]]