KRAL GEORDIT

4 0 0
                                    

Haydut tehditi şimdilik geçmişti ancak hanı sarmalayan alevler, çevredeki evlere yayılıyordu.

[Shiro: Bize su lazım!]

Çatıdan gördüğü insanları işaret etti. Ellerinde kovalarla geliyorlardı [Lyla: Bakın!]

"O sülüklere güzel bir ders verdin, teşekkür ederiz." dedi orta yaşlı bir adam, ardından elindeki su dolu kovayı yanan hana savurdu.

Herkes birlik olup yangını kısa sürede söndürmeyi başarmışlardı. İnsanlar dağılırken, orta yaşlı adam tekrar Shiro'ya yaklaştı ve başındaki kepiyle terini sildikten sonra bereyi tekrar yarı kel kafasına geçirdi.

[Erad: Ben Erad, tekrardan teşekkür ederiz.]

[Shiro: Shiro. Asıl biz teşekkür ederiz.]

[Erad: Sizin yaptığınızın yanında bizimki hiçbir şey. Haydutların kaptanlarından birini alt ederek hepimize umut verdin.]

[Shiro: Sahi, bu şehrin kralı nerede? Haydutlar nasıl şehrin içinde bu kadar aktif?]

[Erad: Kalede olup biten hiçbir şeyi bilmiyoruz. Bu şerefsizler son 3 yıldır bize rahat vermiyor. Yüzlerce kez kaleye gidip yardım istemeyi denedik fakat askerler bizi sürekli geri çevirdi.]

[Lyla: Bu çok saçma.]

[Erad: Ne yazık ki durum böyle. İsterseniz bu geceyi benim evimde geçirebilirsiniz.]

[Shiro: Sağ ol ama önce şu kral ile bir konuşayım.] yerdeki haydutların kılıçlarını toplamaya başladı.

[Erad: Askerler geçmenize izin vermez ki.]

[Shiro: İzin isteyeceğimi kim söyledi?] 3 kılıç kınını belinin bir tarafına, 3 kılıç kınını ise belinin diğer tarafına taktı ve boynunun iki tarafına ikişer tane askılı kın geçirdi. Sırtına da iki tane çapraz şekilde astıktan sonra hazırdı.

[Lyla: Bu kadar fazla kılıcı ne yapacaksın Shiro..?]

[Ostad: Ağır görünüyo.]

[Shiro: Hysteria ile bunun üzerine çalışmıştık.]

[Hysteria: Eğer kendini zor bir durumda bulursan, bazen silahını nasıl kullandığını değiştirmen gerekebilir. Silahını fırlatmak gibi mesela.]

[Shiro: Silahımı fırlatırsam silahsız kalırım ama...]

[Hysteria: Bu yüzden sana birden fazla silah kullanmayı ve hepsinden üst düzeyde yararlanmayı öğretiyorum. Hem fırlatma konusunda üstün bir yeteneğin var. Belki yanında birkaç fırlatma bıçağı taşıyabilirsin.]

[Shiro: Pek benlik değiller. Şimdilik katanamla devam etsem daha iyi.]

[Hysteria: Yeteneklerine yazık ediyorsun.]

[Lyla: ...]

Kaleye doğru yola çıkmışlardı. Shiro ve Ostad önden yürürken, Lyla ve Madeline ise arkadan takip ediyordu.

[Madeline: Hep o kadar fazla kılıç mı taşır? Ağırlık yüzünden savaşta zorlanabilir.]

[Lyla: Daha önce onu hiç böyle görmedim. Sanki içinde bir şeyler tık etmiş gibi... Sanki savaşmak için elindeki bütün kaynakları kullanıyor.]

[Madeline: Bu halini karısına bile göstermemiş olması tuhaf.]

[Lyla: Öyle...]

[Madeline: Kendisine soramadım ama orada... neden Shiro'nun kanı akmadı?]

[Lyla: Bunu henüz cevaplayamam Madeline.]

[Madeline: Peki...]

Kalenin kasvetli görüntüsüne yaklaştıkça sanki hava giderek kararıyordu. Kalenin avlusuna uzanan yolu kapatan kapının önüne geldiklerinde askerlerce durduruldular.

"Geçiş yasak!" diye bağırdı asker.

[Shiro: Kral ile konuşacağım.]

[Asker: İmkansız! Kaleye kimse giremez!] Shiro'nun silahlarını süzdü [Asker: Bu kadar fazla kılıçla savaş çıkarmaya mı geldin?!]

[Shiro: Bağırmadan konuşsana.]

[Asker: Gidin ve duymak zorunda kalmayın!]

[Shiro: Bıktım artık sizden...] eli belindeki kılıçlardan birine gidiyordu ki kapıya şık giyinimli, uzun sakallı ve sarı gözlü bir adam yaklaştı.

[Adam: İzin verin geçsin.]

[Asker: K- Kralım?! S- Sizin burada ne işiniz var?!]

[Kral: Kendi kalemde size mi hesap vereceğim?! İzin verin dedim!]

[Askerler: E- Emredersiniz!] kapıyı açtılar ve geçmelerine izin verdiler.

[Kral: İyi günüme denk geldiniz. Burada işiniz nedir?]

[Shiro: Halkın acı içinde yüzerken ne yaptığını merak ettim.]

[Geordit: Ho..? Ben Kral II. Geordit Morgenstern, bu cesaretinizi şaşkınlıkla karşılıyorum.]

[Shiro: Hiçbir adamı olmadan kılıçlarla kaplı birinin yanında rahatça konuşan kralın cesaretini de şaşkınlıkla karşılıyorum.]

[Geordit: Seni sevdim çocuk. Gözlerindeki ateşi görüyorum. Buraya halkım için endişelenerek geldiysen bil ki artık hiçbir hükmü kalmamış bir kral ile konuşuyorsun.] tacını kıyafetinin içinden çıkarıp elinde gezdirdi [Geordit: Zaten çürüyeme yüz tutmuş bu krallığın başına geçtiğimde çoktan her şeyi kaybetmiştik. Öyle ki birkaç haydutun kuklası haline gelmiştik çoktan ama bugün haberi geldi. Biri, bu haydutlara dersini vermiş dendi. Demek o kişi sendin. Adın nedir delikanlı?]

[Shiro: Shiro. Evet, haydutları öldüren bendim ama koskoca kralın nasıl bunlara teslim olduğunu anlamıyorum.]

[Geordit: Başlarındaki o şeytan... O canavar öyle birisi ki, ne bilinmez güçler tutuyor elinde. Artık efsanelere konu olan o canavarları yaratıyor, onları kontrol ediyor adeta! Bir gün hepsini üstümüze salmaması için ne derse yapmak zorundayım! Çünkü gördüm, o canavarları kendi gözlerimle gördüm!]

[Madeline: Canavarlar mı..? Onlar sadece peri masallarında olur...]

[Geordit: Eğer görmemiş olsaydım, yüce krallığım bu halde mi olurdu? Birkaç haydutun boyunduruğu altında mı yaşardık?]

[Madeline: ...]

[Shiro: Onları yok etmem karşılığında Madeline için yeni bir han istiyorum. Bir de ilk kralınız ile ilgili bilgi.]

[Geordit: O canavarlara karşı koyamazsın, kendi mezarını kazıyorsun!]

[Shiro: Sen kabul ettiğini söyle yeter. Gerisini bana bırak.]

[Geordit: Tamam, haydutların başının kellesi karşılığında hancı için yeni bir han ve istediğin bilgi. Anlaştık.]

[Shiro: Güzel.]

[Asker: Kralım!] kapıdaki asker koşarak yanlarına geldi [Asker: Şehir kaos içinde efendim! Vatandaşlar kapıya dayandı ve yardım istiyorlar!]

Kral, tereddüt içinde Shiro'nun gözlerine baktı.

[Shiro: Ben dönene kadar gelen herkesi içeri al. Madeline, ailem sana emanet.]

Madeline kafasıyla onaylarken Lyla'nın gözleri endişeyle doluydu.

[Kral: Herkesi içeri alın! Bir kişi bile dışarıda kalmasın!]

[Asker: Emredersiniz!]

[Lyla: Dikkat et Shiro!] kapıya yönelen Shiro'ya seslendi.

[Shiro: Merak etme.] gülümsedi.

[Ostad: Hakla onları baba!]

Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the WonderlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin