DİRİLİŞ

1 0 0
                                    

Katsu, küreyi daha önce Tembellik İblisinin bulunduğu mağaraya bağlı yeraltı şehrine ışınlamıştı. Şehirdeki bütün canavarları öldürmüş ve merkezdeki kürenin şekliyle birebir uyumlu bir sunağın üzerine yerleştirmişti küreyi.

Elini kürenin yüzeyinde gezdirdi [Katsu: Çok az kaldı, yakında tekrar birlikte olacağız.]

[Ilkiya: Şimdi de kürelerle mi konuşuyorsun?] sunağın merdivenlerini tırmanıyordu.

[Katsu: Ilkiya? Yaşıyor muydun?]

[Ilkiya: Varlığımı senden gizlemek için nasıl zorluklara katlandığımı bilemezsin. Hepsi ne için?] gözleri kızıl bir alevle yanıyor ve teni giderek kızarıyordu [Ilkiya: O kafanı götüne sokabilmek için!] Katsu'ya doğru sıçrayarak yumruğunu salladı. Katsu, kara bir sis olarak etrafa dağılmıştı. Ilkiya'nın arkasında belirdi.

[Katsu: Neden?]

[Ilkiya: Neden mi?! Senin yüzünden arkadaşlarımı kaybettim ben!] yumrukları alevler saçmaya başlamıştı. Giderek daha da öfkeleniyordu. Ellerinin üzerinde etrafında dönerek birkaç tekme salladı Katsu'ya. Katsu, tekmeleri kollarıyla blokluyordu.

[Katsu: Anlamsız.] yerden çıkardığı zincirlerle Ilkiya'yı bağladı.

[Ilkiya: Anlamsız?! OROSPU BİR CADI İÇİN YAPTIKLARINA BAK! BU MU ANLAMLI?!] bedeni cayır cayır yanıyor, kafasında bir çift boynuz uzuyordu. Zincirleri koluna dolayıp çekerek onları parçaladı ve bir anda Katsu'nun arkasına geçip yumruğunu sırtından soktu. Katsu tekrar kara sise dönüşmüştü.

Kürenin üzerinde birleşti [Katsu: Yerini bil.] elimi Ilkiya'ya doğru uzatıp yavaşça aşağıyı işaret etti. Ilkiya, üzerine binen ağırlıkla beraber dizlerinin üzerine çökmüştü.

[Ilkiya: HNGGGHHH!] alevler daha da büyüdü. Baskıya direnerek ayağa kalktı ve küreye doğru yürüdü. Bastığı yerler çatlıyordu. Yukarı zıpladı ve baskıyla beraber kuvvetini arttırarak küreye sağlam bir yumruk indirdi. Küre çatlamıştı.

Katsu, bir şok dalgası ile Ilkiya'yı geri püskürttü, Ilkiya'nın önüne ışınlandı ve elini göğsüne bastırarak onu mağaranın tavanına fırlattı. Tam çarpacağı yerde yarattığı taş mızrak, Ilkiya'nın göğsüne saplanmıştı.

[Ilkiya: Gah!] mızrağı kavrayıp parçaladıktan sonra tavandan destek alıp kendini küreye doğru fırlattı [Ilkiya: DEMEK O KÜRE ÇOK ÖNEMLİ!] devasa bir ateş oku gibi yaklaşıyordu küreye.

Parmağını şıklatarak Ilkiya'yı varlıktan sildi Katsu. Ama silindiği yerde birkaç kıvılcım beliriyordu.

[Ilkiya: HAYIR!] havada bir yarık açıldı. İçerisinden çıkmaya çalışıyordu.

[Katsu: Her zaman olduğu gibi inatçısın Dimera.] yarıktan çıkan Ilkiya'nın etrafında karanlık maddeden mızraklar yaratıp hepsini bedenine sapladı ve maddeyi Ilkiya'nın bedeninde yayarak dışa doğru bir patlama yarattı. Etrafa yayılan vücut parçaları, alevler içerisinde tekrar birleşerek Ilkiya'nın bedenini yarattılar.

[Ilkiya: KATSU!] çok hızlı bir şekilde Katsu'nun önünde belirdi ve peş peşe yumruklar savurdu. Hepsi Katsu'nun bedeninin içinden geçip gidiyordu [Ilkiya: GEBEEEEEEEEERRRRR!] havada beliren yüzlerce ateşten yumruk da Katsu'ya saldırdı [Ilkiya: GEBER ARTIK! NEDEN ÖLMÜYORSUN?!] Katsu'yu bırakıp uzağa fırlatılmadan önce küreye birkaç yumruk attı. Küre daha da çatlamıştı. Yere indi ve sırıttı [Ilkiya: Ruh İçen olmadan beni öldüremeyeceğini biliyorsun. Ben de seni öldüremeyeceğimi biliyorum ama koruması gereken bir şeyi olan sensin. Ne kadar sürerse sürsün o küreyi paramparça edeceğim!] şehrin çeşitli noktalarında cehennem geçitleri açıldı. Geçitlerden akın akın cehennem yaratığı fışkırıyordu [Ilkiya: HADİ KÜRENİ BÜTÜN CEHENNEMDEN KORU BAKALIM KATSU!]

[Katsu: Efendisi olduğunu sandığın ordun yalnızca cehennemden kurtulmanın yolunu arayan canavarlar.] cehennem yaratıkları mağaranın çıkışına doğru koşturuyordu. Hepsi dış dünyaya salınmanın coşkusuyla kükremeler saçıyorlardı.

[Ilkiya: N- Ne?! Beni dinleyin aptallar! Küreye saldırmanız gerekiyor!] hepsi yanından geçip gidiyordu. Geçitleri kapatmayı denedi ancak başaramadı [Ilkiya: Neler oluyor Dimera?!]

[Dimera: Cehennem dışında hiçbir yetkimiz yok... Geçitleri açmamızı bekleyip otoritemizi elimizden aldı...]

[Ilkiya: Bunu nasıl yapabiliyor?!]

[Dimera: Kuralları istediği gibi değiştirebiliyor, sandığımdan çok daha güçlü çıktı.]

[Ilkiya: SOKAYIM!] artık çevresindeki her şey eriyordu.

[Dimera: Yararı yok! Bütün cehennemi dünyaya saldı!]

[Ilkiya: KÜRE HÂLÂ BURADA!] bir adım artı ve kürenin önünde belirip küreye sağlam bir yumruk çaktı. Katsu'nun bütün engelleme çabalarına rağmen bedeni kaç defa parçalanırsa parçalansın, kaç boyut arasında sıkıştırılırsa sıkıştırılsın ardı arkası kesilmeden küreye saldırıyordu.

Ve sonunda küre tamamen parçalandığında, mağara tamamen etrafa saçılan yeşil sisle dolmuştu.

[Ilkiya: Başardım...] etrafta uçuşan yeşil ruhlara baktı [Ilkiya: Küreyi parçaladım...]

[Katsu: Hayır.] ruhların hepsi Katsu'nun önünde bütünleşmeye başlamıştı [Katsu: Senden önce davranıp ritüeli tamamladım.]

[Ilkiya: Ne..?]

[Dimera: Katsu'nun az önceki gücünden eser yok Ilkiya! Ritüeli eksik tamamladığı için gücünü feda etmek zorunda kaldı.]

[Katsu: Doğru söylüyor, artık bir tanrı değilim.] yeşil ruhlar giderek bir kadın bedeninin şeklini alıyorlardı.

[Dimera: Öldür onu Ilkiya! İkisini de! Acele et!]

Ilkiya koşarak Katsu'ya saldırdı ve tam yumruğunu suratına indirecekken karanlık auradan kollar tarafından kavranarak uzaklaştırıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki hareket edemiyordu. Kolların sahibine baktığında o ela saçların süzülüşünü gördüğü ilk anda karşısındakini tanımıştı. Orenda.

[Orenda: Artık Katsu'ya kimse dokunamayacak. Benim için çektiği bunca acıdan sonra kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyeceğim.] kollar, Ilkiya'yı daha da sıkıyordu.

[Katsu: Orenda...] gözlerinden yaşlar süzülüyordu [Katsu: Sonunda başardım...] Orenda ile birbirlerine sarıldılar.

[Orenda: Teşekkür ederim Katsu.] Ilkiya'ya baktı [Orenda: Onunla ne yapmamı istersin?]

[Katsu: Ruh İçen olmadan onu öldüremeyiz.]

[Orenda: Kılıcı ele geçirene kadar onu tainuma hapsedeceğim öyleyse.] Ilkiya yavaşça karanlık tarafından yutulmaya başladı.

[Ilkiya: Bir şey yap Dimera!]

[Dimera: Gücümü bloke ediyor! Direnemiyorum!]

Tamamen yutulduklarında geriye geçitlerden fışkıran canavarlar ve Katsu ile Orenda kalmıştı.

[Orenda: Seni seviyorum.]

[Katsu: Ben de seni.] öpüştüler.

Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the WonderlandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin