Hava giderek kararırken tek bir av bile bulamamış delikanlı umudunu yitirmek üzereydi ki duyduğu hırıltılara doğru ilerledi sonunda bir şey görme umuduyla.
Hırıltıların geldiği yere yaklaştığında sırtını verdiği ağaçtan kafasını çıkardı ve yere çömelmiş, hayvan leşine kafasını daldırmış yarı çıplak bir adam gördü.
Karnı o kadar acıkmıştı ki adamın hayvan leşine kafasına gömüşünü kıskanır haldeydi. Bu arzusunu kıskançlıktan öteye taşımaya karar verdi ve yayını eline alıp ağaca tırmandı sessizce.
Oturduğu daldan adamı net bir şekilde görebiliyordu. Okunu yaya yerleştirdi ve adeta vahşi bir hayvan gibi görünen adamın kafasına nişan alarak gerdi yayını. Güçten düştüğü için elleri titriyordu, üstelik parmak uçları morarmaya başlamıştı.
Nefesini tuttu ve oku fırlattı. Adamın kafasını ıskalamış, önündeki leşi vurmuştu.
[Adam: Rgh?!] ağacın dalındaki delikanlıya döndü ve saldırı pozisyonu alan bir köpek gibi dört ayak üstünde hırladı.
Delikanlı ikinci oku çekiyordu ki adam inanılmaz bir çeviklikle delikanlının üstüne çullandı ve ikisi birlikte yere çakıldı.
Üstünde duran adamın onu ısırmaya çalışan kafasını iki eliyle engelliyordu delikanlı ancak adam uzun tırnaklarıyla saldırmayı kesmiyordu.
[Adam: Grrraaah! Haaarrhh!]
[Delikanlı: Agh!] adamın testislerine sağlam bir tekme indirdi. İçine kıvrılan adamdan kurtulup yayını tekrar almayı başarmıştı. Elini oklarına götürdü, biri kırılmıştı.
Adam toparlanıp tekrar delikanlının üstüne atladı. Aynı boğuşma devam ederken delikanlı, belinde asılı duran kırık oku alıp adamın boynuna sapladı. Kendini salan adamın üstüne çıktıktan sonra birkaç kere daha saplamaya devam etti aynı yere.
Delikanlı sakinleştikten sonra kendisi gibi görünen ama aklını tamamen yitirmiş bu adamın yüzüne baktı. İçgüdüleri ona tek bir şey söylüyordu, topla.
Önce adamı hayvan leşinin yanına sürükledi ve kırık ok başıyla leşten kopardığı çiğ eti yedi. Daha önce daha iyi bir şey yemişse de hatırlamıyordu zaten ama yine de dünyanın en lezzetli şeyiymiş gibi yedi. Ağzına gelen kurtçuklara aldırış etmeden yedi.
Karanlık tamamen çöktüğünde üşümeye başlamıştı. Hayvanın kalan derisini üstüne çekti ve cesedin hafif sıcaklığıyla birlikte uykuya daldı.
Sabah olduğunda onu uyandıran şey çürümeye başlamış cesetlerin kokusu olmuştu. Ellerine baktığında çürüyen tek şey cesetler değildi. Parmakları artık tamamen mosmor hale gelmişti.
Adamı sırtlayıp yaşlı adama götürmeye karar verdi ancak etrafına baktığında nereden geldiğini bilmediğini fark etmişti. Adamı sırtına aldı, rastgele bir yöne yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi 7: Eclipse of the Wonderland
FantasyÖNCEKİ KİTAPLARI OKUMADAN OKUYABİLİRSİNİZ AMA TAM KEYİF ALMANIZ İÇİN ÖNCEKİ KİTAPLARI DA OKUMANIZI ÖNERİRİM! Ne kendisi hakkında ne de nerede olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan bir gencin kıyamet sonrası başkalaşmış topraklarda hayatta kalma ve ku...