Keyifli okumalar!
***
Herkes yüreği ağzında kapıdan hızla giren adama bakarken onun bu aceleci tavrına tepkisiz kalamayan Hikmet Bey sert bir şekilde araya girerek "Neler oluyor burada?" diye sormuştu.
"Nerede O?" Çisem telaşlı bir şekilde etrafına bakınan kayınına merakla bakmıştı.
"Suat senin burada ne işin var? Ayrıca kimi arıyorsun?" Suat yengesine doğru ilerleyerek etrafa kısa bakışlar atıyordu. Ortam oldukça kalabalıktı ve annesinin yanına yaklaşarak kendisine sarılmasını sis perdesi arasında izlemişti. Gözleri hala görmek istediğini bulamayınca geri çekilerek yengesine sormuştu.
"Yonca nerede yenge?" adamın sorusuyla herkes şaşırmıştı.
"Yonca öğretmen odasında dinleniyor." Çisem'den aldığı cevapla gergin omuzları düşen adam gözle görülür bir şekilde rahatlamıştı.
"Ne oluyor oğlum, ne bu telaş, gözün bizi bile görmedi." Sevim Hanım gücenmiş bir şekilde konuşurken Suat az önce kendisine sarılan annesini kollarına alarak kendisinden kısa olan kadını göğsüne yaslamıştı.
"Olur mu öyle şey anacım, seni nasıl görmem. Ama Yonca'yı hemen görmem gerek." Çisem şüpheyle genç adama bakarken "Birlikte yukarı çıkalım," dediğinde Suat'ın gözleri arkada kendisine tek kaşı yukarıda alaycı bir şekilde bakan kıza takılmıştı. Çisem ikili arasında ki bakışmayı görünce duraksamıştı.
"Sen ne zaman geldin?" Suat'ın oldukça samimi ses tonu Çisem'i rahatlatmıştı. Suat tanımadığı kızı görünce sevindiğine göre kız tehlikeli sayılmazdı.
"Fazla olmadı ama burayı bıraktığım gibi bulamadım ama... Erhan abi evlenmiş, sen ise..." İmayla ses tonunu çıkartarak konuşmaya devam edecekken Suat araya girmişti. "
"İmalarını kendine sakla Hülya, senin hesabını sonra keseceğim. Şuanda işim var," dediğinde kız ağzı açık bir şekilde Suat'ın arkasından bakmıştı. Genç adam hızlı adımlarla merdivenlerden çıkarken Çisem de onu takip etmişti.
"Ne bu oğlanın hali Sevim, el alemin kızını ne diye ateş almış gibi arar?" Nedret Hanım araya girerken Hülya göz devirerek Sevim hanıma bakmıştı. Öyle bir ifadesi vardı ki yaşlı kadının sesini duymaya tahammülü dahi yok gibiydi.
"Ne bileyim Hanım anne, oğlan aşağı inince ona sorarsın."
"Sorsak sanki cevap verecek oğlun? Hepsini başına buyruk yetiştirdin." Hesna hanımın sözlerine kaşlarını çatan Sevim Hanım ona cevap verecekken araya Hülya girmişti.
"En azından onun başına buyruk yetiştireceği oğlu var Hesna Hanım," dediğinde Sevim Hanım genç kızı onaylamasa da Hülya'nın başını eğmeye niyeti yoktu. Sevim Hanım kendisini yetim kaldığında himayesi altına almış bu konakta büyütmeye çalışmıştı. Zamanında Hesna hanımın kız olduğu için kendisine ve Evin'e yaptığı eziyetleri unutmasına imkan yoktu. Ne zaman ki lise çağına gelmişti bu konaktan ayrılmak için ona fırsat doğmuştu. Sevim annesi ne kadar ona yetimliğini hissettirmemeye çalışsa da Nedret Hanım da Hesna Hanım da onu aşağılamaktan geri durmuyordu. Şuanda eğitimli biriyse bunu tamamen Sevim annesine borçluydu. Kendi işini kurmuş ayaklarının üzerine duruyorsa bunu zamanın Hanım ağasına borçluydu. Onu kendi çocuklarından ayrı tutmamıştı. Hayatta tek başına kaldığında birden birçok kardeşi olmuştu.
"Haddini bil Hülya, sen kim oluyorsun da benimle böyle konuşuyorsun?"
"Benim kim olduğum önemli değil Hesna Hanım ama sizin kim olduğunuzu çok iyi biliyorum. Allah dağına göre kar verirmiş. Bu yüzden size erkek evlat vermedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİYE SUSAMIŞ KALPLER
General FictionHayat toz pembe değildi hiç bir zaman. Genç kadın mutlu olacağını düşündüğü bir evlilikten büyük darbeler alarak kurtulmuştu. Ancak geçmiş bir türlü peşini bırakmazken bir karar vermek zorunda kalmıştı. Ya kalıp kendinin ve bebeğinin hayatıyla oynay...