Keyifli okumalar arkadaşlar.
****
Genç kadın oldukça yoğun bir günü hastanede geçirirken birçok toplantıya girmişti. Hukuk departmanının başına en güvendiği kişiyi getirirken bir elinin her zaman üzerlerine olacağını da belirtmeden geçmemişti. Her ay düzenli olarak aldıkları dava dosyalarını kontrol edeceğini, iki ayda bir toplantı yapacaklarını da bildirdikten sonra son toplantısını da bitirerek yerinden kalkmıştı.
"Çisem Hanım, hazır buradayken geçte olsa size bir kutlama yemeği vermek istiyoruz." Çalışma arkadaşlarından biri genç kadından cevap beklerken Çisem gülümseyerek başını iki yana sallamıştı.
"Buna hiç gerek yok arkadaşlar. Biliyorsunuz küçük bir bebeğim var ve bugün onu hiç görmedim neredeyse. Hemen eve dönmek istiyorum." Adamlar anlayışla genç kadına bakarken önündeki dosyaları toplayarak çatasına sıkıştırmıştı. Herkesle vedalaştıktan sonra toplantı odasından çıkarak sessize aldığı telefonuna baktı. Birkaç kez kocası, birkaç kez de annesi aramıştı. İlk önce annesini arayarak oğlunu sormak istemişti. Birkaç çalıştan sonra karşı taraftan beklediği ses kulağına dolduğunda gözlerini kapatarak bir süre neşeli sesi dinlemişti.
"Kızım neden konuşmuyorsun?" annesinin sesiyle kendisine gelen genç kadın hemen cevap vermişti.
"Beni aramışsın anne, bir sorun yok ya? Cihangir iyi mi?"
"Bir ara çok huysuzluk etti ama şimdi iyi, Erhan oğlum geldi." Genç kadın annesinin sözleriyle duraksamıştı.
"Erhan'ın bu gün şirkette çok işi vardı, neden geldi ki?"
"Cihangir'i susturamayınca seni aradım, sen cevap vermeyince Erhan'ı aradım o da hemen geldi. Kızım, bu çocuk Erhan'a çok alışmış. Ona baba diyor!" dediğinde Çisem yutkunarak gözlerini kapatmıştı. O da biliyordu oğlunun gerçekleri bilerek büyümesi gerektiğini ama Cihangir'in bir şeyleri kavramaya başladığı yaşlarda bu gerçeği ona söylemeyi düşünüyordu.
"Biliyorum anne, ileride gerçeği ona söyleyeceğiz."
"Ben onun için söylemedim kızım. Torunumun Erhan'a olan düşkünlüğüne sevindim, ona baba demesine de sevindim."
"Ben birazdan evde olurum anne, var mı bir ihtiyaç?"
"Yok kızım sen gel yeter. Akşam hep birlikte yemek yeriz." Çisem anlayışla annesini onaylarken derin bir iç çekerek kapattığı telefonu çantasına oymuştu. Sabah erkenden oğlunu annesine bırakmış, Sevim Hanım ve Evin'e yük olmak istememişti. Narin babaannesiyle kalmak isteyince bir şey söylememişti. Şimdiyse hastaneden çıkmadan önce abisine uğramıştı ama onun ameliyatta olduğunu öğrenince eve doğru yola çıkmıştı. Araba eve yaklaşacağı sırada telefonunun melodisini duyan genç kadın sinyal vererek arabayı kenara çekerken çantasından telefonu alıp cevap verdi.
"Efendim anne?" Arayan kişi kayınvalidesi Sevim hanımdı.
"Kızım ne zaman geleceksiniz?"
"Akşama annemlere misafiriz anne, yemekten sonra geliriz. Bir şey mi oldu?"
"Narin seni istiyor." Sevim hanımın sesindeki mahcubiyet Çisem'i üzmüştü. Bir süre duraksayan genç kadın hafif gülümseyerek kadına cevap vermişti.
"Anne sen Narin'i hazırlar mısın? Onu almaya geliyorum. Hatta sende hazırlan bu akşam bizimkilerle yemek yeriz."
"Olmaz kızım, siz ailecek zaman geçirin. Ben sonra uğrarım ailene."
"Sende bizim ailemizsin anne, darılırım. Hadi hazırlanın birazdan gelirim ben." Çisem telefonu kapatarak arabayı Gürsel'in evine doğru çevirmişti. Yaklaşık bir saat sonra Sevim Hanım ve Narin'i de alarak baba evine dönerken yol boyunca Narin'in bıcır bıcır sesini dinlemişti. Araba evin büyük avlusunda dururken o daha arabadan inmeden evin kapısı hızla açılmıştı. Evden hızla çıkan kocasını görünce şaşırdı. Genç adam hızlı adımlarla arabanın yanına gelerek ön kapıyı açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİYE SUSAMIŞ KALPLER
General FictionHayat toz pembe değildi hiç bir zaman. Genç kadın mutlu olacağını düşündüğü bir evlilikten büyük darbeler alarak kurtulmuştu. Ancak geçmiş bir türlü peşini bırakmazken bir karar vermek zorunda kalmıştı. Ya kalıp kendinin ve bebeğinin hayatıyla oynay...