35. Bölüm

2.3K 276 19
                                    

Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Ben oldukça keyifliyim umarım bölümü seversiniz. Keyifli okumalar!

****

Her şey çok hızlı ilerliyordu. Konağın içi ana baba günü gibi kalabalıktı ve bu kalabalık iki genç kadını tedirgin etmeye yetiyordu. Çisem ve Çisil üst balkonda durmuş aşağıdaki telaşeyi izlerken Çisil ablasına dönerek sormuştu.

"Bu kadar tantanaya gerek var mıydı? Konağa kimin girip çıktığı belli değil."

"Bu benimde hoşuma gitmiyor ancak ikinizin düğünü bu? Ses getirmezse olmaz. Sadece konakta değil, çarşıda da herkes sizin düğünü konuşuyor."

"Daha çok hanım ağalarının kız kardeşini elti aldığı konuşuluyor," diyen Çisil'le genç kadın gülümsemişti.

"Bunu nereden biliyorsun?" Çisil omzunu silkerek ablasına cevap vermişti.

"Herkesin dilinde bu var duymaman imkansızdı. Kısa sürede tüm ahali seni konuşur oldu abla." Çisem de bunun farkındaydı. Bir yılı devirmelerine az kalmıştı ve Urfa'da Günay aşiretinin hanım ağasını konuşmayan tek bir kişi bile yoktu. Özellikle avukat olması ve ihtiyacı olanların davalarını ücretsiz alması en büyük etkendi buna.

"Önemli bir konu değil bu, siz kendi düğününüze odaklanın. Gelinliğin geldi gördün mü?"

"Birde o var değil mi? Gelinin görmediği bir gelinlik mi olur Allah aşkına, kafayı yiyeceğim. Umarım çok şatafatlı bir şey değildir."

"Sen kızlara güven onlar senin istediğin tarzda bir gelinlik getirmişlerdir."

"Umarım öyledir." Çisil derin bir nefes bırakarak yeniden aşağıda ki kalabalığa odaklanmıştı. Yarın düğünü vardı ve o oldukça heyecanlanmıştı. Başta istemese de Nedret hanımın sürekli onlara laf çarpması durumu değiştirmişti. Özellikle Asaf'tan en güzel düğün benim ki olacak diye söz aldığından beri konak bir curcuna içine düşmüştü.

"Buradan uzaklaşalım mı başım döndü." Çisem kardeşine kısa bir bakış atarak arkasını döndüğünde gerçekten başının döndüğünü hissetmişti. Odasına doğru ilerlerken Çisil de ablasının beyazlayan yüzüne odaklanmıştı.

"Hasta mı oluyorsun abla? Yüzün bembeyaz oldu," dediğinde Çisem derin bir nefes alarak başını iki yana sallamıştı.

"Bu aralar çok yoruldum, birde tedirginim sanırım."

"Neden?"

"Önemli bir nedeni yok, biliyorsun en küçük şeyi bile kafaya takabiliyorum." Çisem kardeşini endişelendirmemek için ona şüphelerini anlatmamıştı. Bu kalabalığın başka bir nedeninin daha olduğunu düşünüyordu bu yüzden konağın çevresine kimsenin şüphelenmeyeceği kişilerden korumalar yerleştirmişlerdi. Bunu Erhan özellikle istemişti.

"Hadi kahve içelim sonrada kızları bekleyelim." Çisil neşeli bir şekilde ablasının koluna girerek onun dairesine doğru ilerlemeye başlamıştı. Çisil'in gelinliğini Asaf'ın kız kardeşleri hazırlamıştı. Zaten yengelerinin kıyafetleri bizzat modacı olan Gül ve. Naz hazırlıyordu. Bazen Çise dolabımda daha önce görmediği kıyafetleri görünce önce Erhan'a soruyor sonda da kızlardan geldiğini öğreniyordu. İkili kahve içmek için dairenin salondaki karşılıklı tekli koltuklara otururken diğer köşede oyun parkında oynayan iki çocuğa bakarak iç çekmişti.

"Çocuklar çabuk büyüdü değil mi?"

"Özellikle Cihangir'in bu kadar çabuk büyümesini beklemiyordum." Odanın kapısının tıklatılmasıyla içeriye Yonca girmişti. Çisem ve Çisil genç kadını hemen içeri davet ederken Çisem yerinden kalkarak onu karşılamıştı.

SEVGİYE SUSAMIŞ KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin