Bir hafta sonra...
Merdivenlerden aşağı indim ve koltukta uyuyan Evgin'i gördüm. Büyük ihtimalle gece eve sarhoş gelmiş ve koltukta sızmıştı. Bir haftadır böyleydi. Yanına yaklaştım, gömleğinin birkaç düğmesi açıktı ve kravatı gevşekti. Dağılmış bir haldeydi.
"Evgin, kalk." dedim sinirle. Hareket etmeyince onu dürtmeye başladım. "Evgin, uyan!"
"Ne oluyor ya?" dedi gözlerini açtıktan sonra. "Günaydın."
Cevap vermeyince meraklandı ve doğruldu."Alyona iyi mi?"
"Alyona?" dedim sinir bozukluğuyla gülerek. "Çok mu düşünüyorsun sen kızını? Umrunda mı senin!"
"Sakin ol, ne bağırıyorsun?" diyerek başını ovaladı. Benim aksime gayet sakindi. "Tabii ki umrumda."
"O yüzden mi geceleri eve gelmiyorsun?" dedim bağırarak. "Sen onun doğmasını dört gözle bekledin, bunun için mi!"
Gözlerim doldu."Ben, senin yüzünden dün gece yarım saat bile uyumadım..." dedim. "Ben günlerdir uykusuzum, senin eve geldiğin yok. Ne kadar yıpranıyorum, görmüyor musun!"
Aniden karnımı tuttum ve gözlerimi kapattım. Evgin ayağa kalktı ve kolumu tuttu."Dokunma bana!" diyerek geri çekildim. Alyona'nın ağlama sesi geldi üst kattan. Bende ağlamaya başladım, sinirlerim alt üst olmuştu.
"Burcu, Alyona'ya bakar mısın?" diye seslendi Evgin.
"Şimdi mi aklına geldi baba olduğun!" dedim ağlamayı bırakıp. "Ne oluyor sana!"
"Ezgi, sen de biliyorsun. Annem-"
"Annen ne!" diye bağırdım sözünü keserek. "Sen anneni en son ne zaman gördün? Nerede yaşadığını bile bilmiyordun!"
Sustu ve başını öne eğdi.
"Sen bunu bahane edip bir haftadır eve gelmiyorsun!""Bahane mi? Benim annem öldü, ne bahanesi!" dedi.
"Sen, anneni tanımıyorsun."
"Asıl sen tanımıyorsun." dedi. "Sen ailenden kimseyi tanımıyorsun! Bu yüzden de anlamazsın benim ne hissettiğimi!"
Sinirle ona sert bir tokat attım."Sen kimsin?" dedim. "Sen kimsin de benim aileme karışıyorsun? Sana ne!"
"Ben senin hiçbir şeyine karışmıyorum!" dedi. "Sen böyle agresifken de ben bu eve adım atmak istemiyorum! Eğer sakinleşmezsen, her dakika kavga edecek yer bulacaksan ben buraya gelmem, sen de tek başına çürürsün burada-"
Bir tokat daha atarak sözünü kestim onun.Sessizlik olduğunda o kattaki misafir odasına girdim ve valizi aldım. Tekrar Evgin'in karşısına geçip valizi önüne fırlattım.
"Ne yapıyorsun?" dedi anlamadan.
"Bu evde kalmak istemiyor musun? O zaman topla eşyalarını, defol git bu evden!" dedim kapıyı işaret ederek. Burcu yanında olmasına rağmen Alyona ağlamaya devam ediyordu.
"Ne?" dedi şaşkınlıkla.
"Defol git bu evden!" diye tekrarladım. "Madem sen bana, çocuğuna katlanamıyorsan... Boşanıyoruz. Bitti!"
İkimizde sustuğumuzda sessizliği bozan şey Alyona'nın ağlamasıydı."Ben beş yaşında sokakta karnımı doyurmaya çalışırken sen annenle babanla oyun oynuyordun! Sen kendini benimle karşılaştıramazsın!"
Derin bir sessizlik."Ben soğuk kış gecelerinde dışarıda it kopuktan kaçarken sen, evinde, sıcacık yatağında uyuyordun!" diye bağırnaya devam ettim.
"Ezgi-"
"Senin öyle bir hakkın yok!" dedim yeniden gözlerim dolduğunda. "Bir günün var! Pılını pırtını topla, yarın seni bu evde görmeyeceğim."
Evgin'i arkamda bırakıp merdivenlere doğru yürümeye başladım."Ezgi..." dedi, duraksadım. "Özür dilerim."
Onu duymazdan gelerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Onu çok kırdığımın farkındaydım ama buna bir son vermeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
General FictionSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...