İki gün sonra...
Yazar'dan:
Ezgi ve Evgin evlerine gelmişlerdi... Bu sefer iki değil, üç kişiydiler. Alyona da vardı. Biricik kızları..."Hoş geldiniz Ezgi hanım, Evgin bey." dedi yardımcıları gülümseyerek. "Çok geçmiş olsun."
"Sağ ol Burcu." dedi Ezgi yavaşça yürüyerek. Evgin'in koluna tutunuyor ve diğer eliyle karnını tutuyordu. Evgin'in elinde ise puset vardı. Alyona gülümsüyordu.
"Barışlar gelecekti?" diyerek koltuğa oturdu Ezgi.
"Sasha ve Savaş gelecekmiş önce. Seda da onlarla gelir. Büge'nin kontrolü varmış, onlar daha sonra gelecek."
Evgin Ezgi'nin gözlerinin dolduğunu farketti ve yanına oturdu.
"Ne oldu?" dedi Evgin.
"Alyona'ya her baktığımda... İnanamıyorum..." dedi Ezgi ağlamaya başlarken. "Mucize gibi..."
Evgin, Ezgi'ye sarıldı...
"Mucize gibi." diyerek Ezgi'yi tekrar etti Evgin.
Bir saat sonra...
Ezgi'den:
Evgin'in sargılı olan elini tuttum."Canın yanıyor mu?"
"Umrumda değil." dedi Evgin saçlarımı öperek. "Asıl senin canın yanıyor mu?"
"Senin yanındayken yanmıyor." dedim gülümseyerek. Alyona'nın ağladığını duyunca zar zor ayağa kalktım ve merdivenlerden çıkıp Alyona'nın odasına girdim. Beşiğinde yatıyordu, uyanmıştı.
"Günaydın anneciğim." dedim gülümseyerek. Onu kucağıma aldığımda sustu. O kadar hafifti ki, kucağıma alınca ne dikiş yerim acıyor, ne de onu sallarken yoruluyordum.
Merdivenlerden aşağı Alyona ile beraber inerken Savaş, Sasha ve Seda'nın geldiğini gördüm.
"Hoş geldiniz!" diye seslendiğimde üçü de bana döndü. Hastanede kaldığım iki gün boyunca gelip bizi görmüşlerdi.
"Hoş bulduk!" dedi Sasha enerjik sesiyle. Alyona'yı kucağımdan aldı ve sevmeye başladı.
"N'aber Savaş?" dedim gülümseyerek.
"İyi, seni sormalı?"
"Bende iyi." dedim karnımı tutarak ve koltuğun kenarından tutunarak. Ayakta durmakta hâlâ zorlanıyordum.
"Gel hayatım, geç." dedi Evgin elimden tutup beni koltuğa oturtarak.
"Kız, annelik çok yakıştı sana be!" diye seslendi Seda bana. Alyona'ya bakıyor ve gülüyordu.
Bir süre sonra Barış ve Büge de geldi. Ailecek en iyi günlerimizden birini yaşıyorduk. Bizim ailemizde anne baba yoktu. Arkadaşlar, dostlar, çocuklar ve hayatının aşkı. Bizim ailemiz bunlardan oluşuyordu.
Birimizin anlattığına hepimiz gülerken Evgin'in telefonunun çalmasıyla evde derin bir sessizlik oluştu. Evgin telefonun ekranına bakınca kaşlarını çattı.
"Kim arıyor?" diye sordum.
"Tanımıyorum." dedi Evgin ve ayağa kalktı. Başka bir odaya giderken telefonu çoktan açmıştı bile.
"Ben sen yerim!"
Sasha'nın Alyona'yla olan ilişkisi gittikçe güzelleşiyordu. Onlara gülümseyerek bakarken öbür odadaki bir şeyin yere düşmesi büyük bir gürültüye sebep olmuş ve tekrar sessizliğin oluşmasını sağlamıştı."Evgin?" dedim endişeyle. Ses gelmeyince ayağa kalktım ve onun gittiği odaya girdim. Evgin donakalmıştı, öylece yere bakıyordu.
"Evgin, ne oldu aşkım?" dedim endişeyle. Onu sarsarak kendine getirdim. Yere düşen şey, Evgin'in elindeki telefondu.
"Annem..." diyebildi sadece. Annesi mi? Tomris anneden bahsediyor olamazdı.
"Annen mi?" diye sordum.
"Cezaevinden aradılar." dedi boş gözlerle bana bakarken. "Annem ölmüş."
"Bir insan, değer verdiği birini yıllarca görmezse ne olur minik kuş? Onu unutur mu? Yoksa onu arar mı? Hangisi?"
"Unutur mu?"
"Hayır minik kuş, onu beyninin derinliklerine, en güzel köşeye saklar. Onunla ilgili en ufak bir şey duyarsa onun peşinden koşar, çünkü ona hâlâ sevgi duygusu beslemeye devam eder."Yaşadıklarımız ne kadar ağır şeyler olursa olsun, onları atlatamadan yeni bir olay girer araya. Acımızı yaşamamıza engel olur. Belki acısını çıkaramadığımız bir olaydan daha az acı veriyordur bu araya giren. Sanmam.
Evgin, bundan böyle asla eskisi gibi olmamaya kararlıydı. Evgin, bu sarsıntıyla darmadağın olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Fiksi UmumSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...