Emindim.
Kararımı vermiştim.
Ve bu yüzden sabahtan beri ağlıyordum.
Evet, bebeği aldıracaktım.
Uyandığımdan beri gözlerimden akan yaşlar kesilmiyordu ama böyle olmalıydı.
Evgin'in ne tepki vereceğini kestirebiliyordum, ki hâlâ eve gelmiyordu.
Az sonra hastaneye gidecektim, Alyona'yı evde çalışanlarla bırakmamam gerektiğini öğrenmiştim. Bu yüzden Seda'dan onunla ilgilenmesini isteyecektim.
"Seda," dedim. "Benim işim var, bir yere gitmem gerekiyor. Alyona'ya sen bakabilir misin?"
"Nereye kız?" diye sordu. Ardından kızarık gözlerimi fark etti. "Ne oldu!"
"Yok bir şey..." dedim yeniden akan gözyaşlarımı silerken.
"Evgin'i arayayım ister misin?" dedi eline telefonunu alırken.
"Sakın!" diyerek onu durdurdum. "Ona hiçbir şey söylemeyeceksin, tamam mı? Kimseye."
"Tamam..." dedi şaşkına uğramış bir şekilde. "Ben Alyona'ya bakarım."
"Teşekkür ederim."
Nihayet evden çıktığımda hava yağmurluydu. Bu, beni daha da hüzne boğuyordu.
Arabamla hastaneye geldiğimde adımlarım resmen geriye geriye gidiyordu.
Bir an önce bu işi halletmeliydim.
Zerya'nın odasının önünde adımlarım durdu. Ona hamile olduğumu bile söylememiştim. Direkt aldırmaya gelmiştim...
Aklıma gelen şeyle birkaç adım geriye gittim. Belki de başka bir yere gitmeliydim, çünkü Zerya beni vazgeçirmeye çalışabilirdi.
Bu düşünceyi umursamadan kapıyı tıkladım ve içeri girdim.
"Ezgi, hoş geldin." dedi Zerya güler yüzle.
"Hoş buldum." dedim gülümseyerek ama her an ağlayabilirdim.
"Geç," dedi nazikçe, koltuğu göstererek.
Koltuğa oturur oturmaz düşünmeden konuşmaya başladım.
"Zerya..." dedim ve derin bir iç çektim. "Ben hamileyim."
Zerya da diğer herkes gibi buna benim aksime gülerek tepki verdi.
"Gerçekten mi!" dedi ve ayağa kalktı. "Hemen bakalım-"
"Ve ben buraya onu aldırmaya geldim." dedim sözünü keserek.
Zerya'nın yüzü düşerken gözlerim yine doldu.
"Nasıl..."
"Ben, yeni bir çocuğa hazır değilim. Bunu kimse anlamıyor ve benim tek çarem ondan kurtulmak." dedim ağlayarak, ayağa kalktım. "Kararımdan dönmeden bitsin bu iş."
"Ezgi, onu aldıramazsın." dedi karnımı göstererek. "Daha kararını vermemişsin."
"Verdim." dedim titreyen sesimle. "Aldıracağım."
"Ezgi-"
"Kararımı verdim, Zerya." dedim. "Ben bu bebeği aldıracağım."
Zerya'dan bir saat sonraya randevu almıştım. Koridorun kenarındaki koltuklardan birinde oturuyordum.
Düşündüm. Yalnızca düşündüm.
Bir bebeğimiz daha olsa nasıl olurdu, diye düşündüm. Evgin bu süreçte bana oldukça destek olacaktı, adım kadar emindim. Fakat ben bu yükün altından kalkabilecek miydim?
Oflaya puflaya tam bir saat geçtikten sonra Zerya'nın odasına çağrılmıştım.
İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra tedirgindim.
"Gel Ezgi," dedi Zerya tebessüm ederek. O da benim kadar üzgündü. "Uzan lütfen."
Zerya sedyeyi gösterdiğinde duraksadım ve ona sorar gözlerle baktım.
"Kürtajdan önce ultrason ile bakmamız gerekiyor, biliyorsun." dediğinde olduğum yerde donakaldım.
Eğer o ultrasonda bebeğime bakarsam onu aldıramazdım.
"Zerya..." dedim yalvarırcasına.
"Prosedür gereği, Ezgi." dedi, böyle olmasını o da istemiyordu.
Başımı hafifçe sallayıp sedyeye uzandım. Sadece karnımın gözükeceği şekilde kıyafetimi sıyırdım.
Zerya karnıma soğuk jeli sıktığında irkildim ve gözlerimi kapattım.
Probu karnımda gezdirmeye başladığında gözlerim hâlâ kapalıydı.
"Bebeğin, muhtemelen üç haftalık." dedi Zerya.
Gözlerimi açtığımda baktığım yer yalnızca tavandı.
"Haftasına göre gelişimi gayet güzel-"
"Duymak istemiyorum." dedim gözlerimden yaşlar akarken.
"Aldırmak için zorunlu bir sebep yok." dedi.
"Sus..." dedim gözyaşlarımın arasından. Söylemek zorundaydı, biliyordum ama bunlar sadece benim vazgeçmemi sağlıyordu.
Zerya'nın sorusu beni hiç olmadığım kadar büyük bir kararsızlığa çekecekti.
"Hâlâ aldırmakta kararlı mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Fiction généraleSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...