40. Bölüm: Gitme Vakti...

22 4 60
                                    

Gece eve gelip odama kapanmıştım. Tüm gün bunu düşünmüştüm. Gitmeli miydim?
Seda kapıyı tıklayıp içeri girdi.

"Ezgi, gelebilir miyim?"

"Gel tabi." dedim gülümseyerek. Yanıma oturdum. "Sana anlatacaklarım var."

"Hayırdır?" dedi kaşlarını çatarak.

"Konuya direkt gireceğim, ama delirme."

"Ne oldu?" dedi. Bu benim için en zor karardı.

"Ben... Rusya'ya gidiyorum." dedim. Ayağa kalktı.

"Ne!" dedi. "Neden, nasıl?"

"Ne olur sorma, anlatamam..." dedim. "Gitmek zorundayım."

"Anlatmadan şuradan şuraya gitmiyorum!" dedi. "Biri bir şey mi söyledi, ne oldu Ezgi!"
Ağlamaya başladım.

"Sorma..." dedim gözyaşlarımın arasından.

"Bizi, hepimizi, Evgin'i bırakıp nereye gidiyorsun?" dedi sinirle. "Sen kafayı mı yedin!"

"Tehdit etti beni!" dedim ayağa kalkarak. "Tanımadığım bir herifin teki, beni tehdit etti!"

"Ne?" dedi Seda sakinleşerek. "Onun ağzını burnunu kırarım."
Sinirle kapıya doğru giderken onun karşısına geçip durdurdum.

"Nereye?" dedim endişelenerek.

"Seni bu kadar korkutanı, seni tehdit edeni ben yaşatmam. Sen benim bu yüzümü daha görmedin."

"Seda, anla beni." dedim ağlayarak. "Evgin'e, size zarar verebilirler."

Ertesi gün...
"Gidiyor musun sen şimdi harbiden?" dedi Seda kapının önündeki valizlere bakarak.

"Ben bir yolunu bulacağım, uzun sürmeyecek." dedim ve Seda'ya sarıldım. "Kimseye bir şey söyleme, haberleri olmasın."

"Tamam, bende o iş." dedi.

"Evgin'in yanına gidiyorum, sonra da havaalanına."

"Bir şey soracağım." dedi. "Bu bebeye bir şey olmasın o uçakta?"

"Yok, Zerya'ya sordum." dedim gülerek. "Doğuma daha iki ay var, sıkıntı yok."

"Tamam." dedi ve bu sefer o bana sarıldı. "Çok özleyeceğim seni. Bu iş hiç içime sinmiyor, haberin olsun."

"Uçaktan iner inmez arayacağım seni." dedim. "Aklın kalmasın."

"Şimdiden özledim seni be." dedi. "Yeğenimle birbirinize göz kulak olun."

"Olacağız." dedim gülümseyerek ve karnımı okşayarak. "Hoşçakal."

"Görüşürüz."

Evden çıktım ve arabamla hastaneye gittim. Palyatif bakıma girdim, Evgin'i görür görmez ağlamaya başladım.

"Evgin, ben geldim aşkım..." dedim yatağın yanına oturarak. Gözyaşlarımı tutamıyordum.

"Ben bir süre yanına gelemeyeceğim... Beni merak etme, olur mu?"
Elini tuttum.

"Çünkü, beni tehdit ediyorlar..." diye fısıldadım. "Ailemizin güvenliği için bunu yapmak zorundayım."
Gözyaşlarımı silerek gülümsemeye çalıştım.

"Seni çok seviyorum..."
Evgin'in elini karnıma koydum.

"Kızımızı görmeni o kadar çok isterdim ki..." dedim ve daha şiddetli ağlamaya başladım. "Çok isterdim..."
Birkaç dakika boyunca sadece ağladım. Sakinleşince ayağa kalktım.

"Gitme vakti..." dedim gülümseyerek. "Seni çok... Çok seviyorum. Hoşçakal..."

Kayıp HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin