Çocuk (Kayıp Hayatlar 2) 14. Bölüm: Evlat Acısı.

6 2 19
                                    

Evgin'den:
Ezgi atak geçirdiğinden beri uyuyordu. O sırada ben çoktan polisleri aramıştım. Evde birkaç polis vardı, herkes Alyona'yı bulmak için seferber olmuştu.

"Nasıl olur bu?" dedi Sasha sessizliği bozarak. Diğer herkes de eve gelmişti biz onları aradıktan sonra. "Kimin, sizinle ne işi olur?"

"Bilmiyorum..." dedim. "Ezgi'nin durumu ortada. Alyona'yı bir an önce bulmamız gerekiyor."

"Evgin Bey, gerçekten çok özür dilerim..." dedi Burcu ağlayarak. "Ben, böyle olacağını bilemedim, özür dilerim..."

"Sorun değil, Burcu." dedim. "Bilemezdin, kimse bilemezdi..."

Her ne kadar soğukkanlılığımı korumaya çalışsam da endişem artıyordu. Alyona ortada yoktu, ve biz nerede olduğunu bilmiyorduk...

İç çekerek oturduğum koltuktan kalktım ve sakinleşmek için başka bir odaya geçtim.

O sırada Barış yanıma geldi.

"İyi misin?" dedi, o da oldukça üzgün ve endişeliydi ama soğukkanlılığını koruyabiliyordu.

"Değilim..." dedim başımı sallayarak. "Barış, kızımı kaçırdılar ve elimden hiçbir şey gelmiyor..."

Gerginlikle alnımı ovaladım.

"O daha çok küçük..." dediğimde Barış teselli edercesine elini omzuma koydu.

"Bulacağız." dedi.

"Ezgi atak geçirdiğinden beri uyuyor, ona nasıl söyleyeceğim?" dedim çaresizlikle. "Ne yapacak, nasıl tepki verecek bilmiyorum..."

Ezgi'den:
Uyandığımda neden burada olduğumu ve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Hafızam silinmiş gibiydi.

Doğrulurken sabah olanlar geldi aklıma. Hastaneye gitmiştik Evgin ile beraber.

Ve hamile olmadığımı öğrenmiştik.

Bunu hatırladığımda üzülmüştüm fakat dank etmesiyle beraber daha çok üzülecektim.

Eve geldiğimizde Alyona yoktu.

Onu kaçırmışlardı.

Bir hışımla ayağa kalktığımda karnıma bir sancı girmişti fakat bunu önemsemeden hızla aşağı inmiştim.

"Evgin!" diye seslendiğimde evde tanımadığım birilerini gördüm. Önlerindeki bilgisayardan ve ellerindeki telsizlerden onların polis olduğunu anlamıştım.

Evgin mutfaktan çıktığında koşarak ona gelip sarıldım ve ağlamaya başladım.

"Evgin, buldum, de. Alyona'yı buldum, de, lütfen..." dedim korkuyla. Bana sıkı sıkı sarılıp cevap vermediğinden bulamadığını anlamıştım.

Daha şiddetli ağlamaya başladığımda Sasha, Savaş, Seda, Büge ve Barış yanımıza gelmişti.

Bir saat sonra...
Herkes Alyona'yı harıl harıl arıyordu... Polisler sürekli evdeydi ve bize bir şeyler soruyorlardı.

Alyona nefes alıyor muydu?

O kaos ortamından kaçıp üst katta, yatak odamıza bağlı geniş balkonda içki içiyordum.

Bütün bu olanları unutabilmek adına hiç durmadan içiyordum ve sarhoştum.

Oturduğum yere yığılmıştım, hareketlerim yavaşlamıştı ve gözlerim kapanıyordu. Elimdeki şişeyi tutmakta zorlanıyordum, yere düşmek üzereydi.

Evgin'le birbirimizi bir saattir görmemiştik, bu yüzden beni merak ettiğini tahmin edebiliyordum.

Evgin, teras büyüklüğünde olan balkonumuza girdiğinde, ona başımı çeviremeyecek kadar kısıtlanmıştı hareketlerim.

"Ezgi?" dedi ve yanıma yaklaştı. "Ne yapıyorsun?"

Ona cevap vermeden elimdeki şişeden bir yudum alacaktım ki beni durdurdu.

"Ne bu hâl?" diye sordu hayretle.

"Alyona..." diyebildim. "Onu bul..."

Sinirle elimdeki şişeyi çekip aldı.

"Verir misin?.." dedim, kolumu kaldıramayacak kadar sarhoştum.

"Bu şekilde kimseye yardımcı olamazsın." dedi sakin olmaya çalışırken.

"Ver..." dedim gözlerim kapanırken.

"Ezgi!" dedi uyarıcı bir sesle. "Bu, atağını tetikliyor. Bilmiyormuş gibi davranma!"

Bir süre sessizlik oldu.

"Hadi, içeri girelim." dedi sinirleri yatışınca.

Oldukça yavaş bir şekilde hareket ederek doğrulmaya çalışıyordum ama çok içmiştim, ayağa kalkamazdım.

Doğrulunca başım daha da dönmeye başlayınca eski halime geri döndüm.

"Ben kalkamam. Burada uyuyacağım..." diyerek daha da yerleştim olduğum yere.

"Olmaz, burası çok soğuk." dedi Evgin. 

Halim kalmadığından ne konuşabildim, ne de gözümü açabildim...

Gözlerim tamamen kapandığında havalandığımı hissettim. Evgin beni kucağına almıştı.

Evgin beni içeri götürürken başım göğsüne yaslanmıştı.

"Evgin, başım..." dedim sayıklar gibi.

"Tamam..." diye fısıldadı ve beni nazikçe yatağa yatırdı.

Evgin yanımdan gidecekken onun elini tutup onu durdurdum.

"Evgin..." dedim. "Kızımızı bul, yalvarırım..."

"Merak etme." dedi Evgin elimi tuttuktan sonra. "Bulacağım..."

Evgin'den:
Odadan çıktığımda beni bekleyen Barış'ı, Büge'yi, Savaş'ı, Sasha'yı ve Seda'yı gördüm.

"Gelişme var mı?" diye sordum. 

"Yok..." diye cevap verdi Barış. "Ezgi nasıl?"

"Ezgi hiç iyi değil..." dedim başımı sallayarak. "Bir şey yapmamız lazım..."

Derken cep telefonum çalmaya başladı.

Polisler tüm telefonları dinlediğinden kimin aradığını öğrenme ihtimalleri yüksekti.

Telefonumu cebinden çıkardığım gibi ekrana baktım.

Kayıtlı olmayan bir numara arıyordu.

Aramayı açıp hoparlöre aldım.

"Hayret. Ben olsam, şimdiye kapı kapı arardım kızımı." dedi tanımadığım bir ses.

Sessizce birbirimizle bakıştıktan sonra konuşmaya başladım.

"Kimsin sen? Ne istiyorsun?" dedim öfkeyle.

"Can. Verebilecek misin?" dediğinde tereddütsüzce cevap verdim.

"Kızım için onu da yaparım."

"Bir tek kızın için mi?" dedi gülerek. Gülmesi daha da sinirimi bozuyordu.

"Ne diyorsun?"

"Eğer oradaki herkes iyi anne baba olabilseydi Can'ın yokluğunu daha önce fark ederdiniz."

Bakışlarımı telefondan Barış'a çevirmiştim.

Kayıp HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin