"Ezgi, çözdün mü gerçekten?" dedi Sasha.
"Evet, tamamen benim elimde olan bir şeymiş aslında..." dedim.
"Hiçbir şey anlamadım ben." dedi Büge.
"Tamam, anlatıyorum." dedim. "Elimin kesildiği günü hatırlıyor musunuz?"
Elimi havaya kaldırdım. Herkes hatırlıyordu.
"Ne olduysa o gün olmuş..." deyip o güne döndüm.Akşam saatlerinde sokaklarda elimde içki şişesiyle yürürken üç dört adam yolun ortasında durup sohbet ediyorlardı. Dengesizce yürürken yanlışlıkla onlardan birine çarptım.
"Pardon." dedim ağzımı yayarak. Tam gidecekken çarptığım kişi beni eliyle durdurdu.
"Önüne baksana, kör müsün!" diye bağırdı bana.
"Ne biçim konuşuyorsun be, pardon dedik ya işte!"
Öfkeyle bende ona bağırdım ve beni süzmeye başladı. Pahalı kıyafetlerimi ve elimdeki içki şişesini gördü."Sen zenginsin, belli."
"Valla mı?" dedim sinirle gülmeye başlayarak.
Kaşlarını çattı ve kolumdan tuttu."Bırak kolumu!" diyerek ondan uzaklaşmaya çalıştım.
"At bir yüzlük, bırakayım kolunu."
Tabii ki. Tek istediği paraydı."Bırak beni." dedim ve sakince kolumu ondan çektim. Elini cebine attı ve bıçak çıkardı. Yine güldüm.
"Beni onunla korkutabileceğini mi sanıyorsun?" dedim küçümseyici bir ifadeyle. Kolunu tutup bıçağı ona doğrultuğumda ikimizde tutuyorduk bıçağı.
"Katil mi olmak istiyorsun?" dedi bir diğer adam. Yavaşça tuttuğum bıçağı bırakırken elimin kesildiğini farketmemiştim bile. Elimden boşalan kana baktım ve ona döndüm. Yeniden güldüm.
"Ben zaten katilim." dedim gülüşüm solup elimdeki şişeyi kafama dikerek.
"Adamlar gitti, yolda tek başıma yürüyordum..." dedim şimdiye dönerek. "Sonra, Zahit çıktı karşıma."
Herkes şaşırıp bana baktı.
"Elinde bir bıçak vardı, tertemiz ama, kan falan yoktu. Benim elim kanıyordu ya, oradan bulaşmış bıçağa. Bana bıçağı tutturdu. Böylelikle hem kanımı hem parmak izimi aldı.""Amcanın kanı peki?" diye sordu Evgin.
"Bu sabah cezaevine gittim, gözetledim orayı. Amcam yaşıyor. Cezaevine girerken gördüm, görüş saatinde. İkisi bana tuzak hazırlamışlar yani."
"Nasıl ya?" dedi Barış.
"Ben içtiğim için hatırlamıyordum bunu, dün gece hatırladım." dedim.
"Bana niye söylemedin?" dedi Evgin.
"Ben de inanmadım kendime, kafamda kuruyorum sandım. Amcamın yaşadığını öğrenince tüm taşlar oturdu yerine."
Kimse şoku üstünden atamamış ve bana bakakalmışlardı.
"Çok büyük hata yaptılar, onları buradan vuracağız." dedim. "Zahit'in benden zorla kan ve parmak izi aldığı yerde kamera var mı bilmiyorum. Neresi olduğunu da tam hatırlamıyorum.""Hastaneye yakın olmalı." dedi Sasha. Bu sefer herkes ona baktı. "Benim yanıma gelmiştin sonra."
"Bunu hatırlamıyorum işte." dedim gülerek. "Hastanenin dışındaki kamera kayıtları lazım bize. Hangi yoldan geldiğimi bulmamız lazım. Ama bunları mahkeme gününden önce bulmalıyız. Yoksa en az bir gün yatacağım içeride."
"Tamam, o iş bende." dedi Sasha. "O günün tarihini ve yanıma geldiğin saati biliyorum, güvenliklerle konuşurum." diye ekledi ve göz kırptı.
"Bıçağın DNA testi sonucunun kopyası bende." dedi Evgin.
"Amcamın ölmediğinin ispatı da bende." dedim ve telefondaki fotoğrafları açtım. Yüzü net bir şekilde gözüküyordu. Telefonu havaya kaldırdım ve salladım.
"Sadece görüntüler lazım bize. Umarım bir aptallık etmiştir de yüzü görünüyordur."Saatler geçti yine. Uyku düzenim bozulmuştu. Saat gece ikiydi. Evgin merdivenlerden inerken benim salonda ağladığımı gördü. Hızlıca gelip yanıma oturdu.
"Aşkım-"
Sarılarak onun sözünü kestim."Benden ne istiyorlar Evgin!" dedim ağlayarak. "Ben kime ne yaptım, benden ne istiyorlar..."
"Sen hiçbir şey yapmadın..." dedi beni karşısına alıp gözlerime bakarak. "Sinirlerin boşaldı iyice.'
"Keşke öldürseydim onu! Emin olmadan kaçıp gitmeseydim Rusya'ya..." dedim ve ayağa kalktım. "Gördüğüm an boğazına yapışacağım onun!"
"Şşş, hırsına yenik düşüyorsun." dedi ve o da ayağa kalktı. "Sen kaçıp Rusya'ya gitmeyip altı yıl sonra dönmesen biz karşılaşmazdık."
"İyiki kaçıp gitmişim." dedim ağlamayı bırakıp. Gözlerinin içine baktım. Evgin iki eliyle belimden tuttu. Birbirimize gittikçe yaklaştık ve öpüşmeye başladık. Bebeğimin tekme attığını hissettim. Evgin'in elleri belimde olduğu için o da hissetmişti. İkimizde gülümsedik ama bunlar olurken öpüşmeye devam ediyorduk. Ondan ayrıldım ve gözlerimi açtım, göz göze geldik.
"Dünya yanıyor." dedim.
"Sönecek." dedi ve dakikalarca daha öpüşmeye devam ettik.
Ertesi gün öğlene kadar uyumuştum. Hafta sonu olduğu için Evgin okula gitmemişti, onun kollarında uyanmıştım.
"Günaydın." dedim ona bakarak.
"Günaydın aşkım benim..." dedi ve saçlarımdan öptü. "Nasılsın?"
"İyiyim, son iki gündür kabus görmediğim için daha da iyiyim."
"Sevindim." dedi tebessüm ederek. "O zaman seni daha iyi edecek bir haberim var, Sasha kamera kayıtlarına ulaşmış. Senin gittiğin yolların kameralarına da bakmış. Zahit'in tüm görüntülerini buldu."
"Gerçekten mi?" dedim doğrulup. Gözlerim doldu. "Buldu mu?"
Ağlamaya başlayınca Evgin garipseyerek bana baktı."Ne oldu bir tanem? Aklanacaksın işte. Niye üzüldün?"
"Yok, üzülmedim..." dedim gözlerimi silerken. "Bu sıralar üzülsem de sevinsem de ağlıyorum böyle."
"Yakında yaz tatili başlıyor, hep evde olacağım." dedi.
"Tatil doğuma denk geliyor." dedim gülümseyerek.
"Bu arada, yarın doğum günüm, gerçek doğum günüm..."
"Aa," dedim. "Unutmuşum."
"Yok, ondan demedim." dedi gülerek. "Savaş'la, Barış'la bir yerlere gidelim dedik bugün."
"Git tabi de, komaya girme sonra?"
"Tamam ya, içmem o kadar."
"Şaka yaptım ya." dedim gülerek. "Gerçi sana yasak ama, susuyorum ben."
"Savaş'a da yasak," dedi. "Değil mi?"
"O içmiyor zaten hayatım." dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Fiksi UmumSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...