"Deliriyorsun resmen, kendine gel!" dedi Sasha. O an kontrolümü kaybettim. Ağlamaya ve sinirle bağırmaya başladım.
"Hayır!" diye bağırdım Sasha'ya. "Evgin uyanacak, ben deli değilim!"
"Ezgi-"
"Ben delirmedim! Deli değilim ben!"
"Tamam, deli falan değilsin!" diyerek sakinleştirmeye çalıştı beni. Ama çok geçti. Savaş durmam için kolumdan tutuyordu.
"Deli değilim!" dedim. "Ben delirmedim, Evgin ölmedi!"
Sasha'ya bağırırken arada haksız yere Savaş, Barış ve Büge'ye de bağırıyordum. Kendimi tutamıyordum."Ezgi, sakin ol, lütfen. Bebeğine zarar veriyorsun." diye yalvardı Sasha. Ben onu duymazdan gelerek ağlıyordum.
"Ölmedi!"
Aniden üstüme bir ağırlık çöktü. Gözlerim kapanmaya başladı. Sol tarafıma döndüğümde Zerya'yı ve elindeki boş iğneyi gördüm. Zerya iğneyi yere attı ve o da kolumdan tuttu. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.
"Ölmedi..."Savaş'ın kollarına yığıldığımda bilincimi tam olarak kaybetmemiştim. Gözlerim kapanmaya başladığında Evgin'in halüsinasyonunu gördüm. Sasha yanıma çökmüş, herkes başıma toplanmıştı. Gözlerim kapanırken gözyaşlarım hâlâ süzülüyordu yanaklarımdan. Bu benim için katlanılamaz bir acıydı.
Bir gün önce...
Mutlu bir şekilde hastaneye girdim ve palyatif bakımın olduğu kata geldim. Kartımı okutarak içeri girdim, Evgin'in başında bir doktor görünce panikle yanlarına geldim."Ne oluyor burada?" dedim telaşla. "Bir şey mi yapacaksın ona!"
"Ezgi, sakin ol." dedi doktor arkadaşım. "Sadece kontrol ettim."
"Özür dilerim." dedim başımı öne eğerek.
"Özür dilemene gerek yok ama... Evgin'in durumunu sende biliyorsun-"
"Hayır!" diyerek sözünü kestim. "İyileşecek o, kalkacak ayağa."
"Ezgi, zorlama!" diye bağırdı bana. "Niye yapıyorsun bunu hem kendine hem Evgin'e? Uyanma ihtimalini sende çok iyi biliyorsun!"
"Hayır..." dedim ağlamamaya çalışarak. Sakinleşmek için derin nefes alıp veriyordum.
"Ne dersen de, bir şey değişmeyecek. Yine de sen bilirsin." dedi ve gitti. Evgin'in yanına oturdum.
"Aşkım..." dedim ve elini öptüm. "Sen uyanacaksın, ben biliyorum."
Birkaç saat sonra eve gelince Seda beni bekliyormuş gibi baktı.
"Ezgi, konuşalım mı biraz?" dedi karşımda dikilirken.
"Seda, sonra konuşalım mı? Yatacağım, midem kötü." dedim asık suratımla. Seda'nın yanından geçip merdivenlerden çıktım ve yatak odasına gittim. Kendimi yatağa attım. Telefonun çalmasıyla korkuyla telefonumun ekranına baktım. Büge'nin aradığını arayınca rahatladım.
"Efendim Büge?" dedim telefonu kulağıma koyup.
"Ezgi, nasılsın? Evgin nasıl?" diye sordu merakla.
"İyi, Evgin iyi..."
"Sen?"
"İdare eder. Hastanedeydim, eve geldim az önce." dedim. "Asıl sen nasılsın, var mı bir şikayetin?"
"Şimdilik yok." dedi nötr bir şekilde. "Bende şimdi hastaneye gideceğim, randevum var."
"Yaa, ben de geleyim mi?" dedim şaşırarak. "Bilsem eve gelmez, seni beklerdim. Yalnız kalma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Ficción GeneralSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...