Ertesi gün...
Hastaneden taburcu olduktan sonra hemen eve gelmiştik. Bugün düğünümüz vardı. Biz, evliyken tekrar evleniyorduk!"Aşkım, hâlâ inanamıyorum!" dedim heyecanla. "Ama hiçbir şey hazır değil, nasıl yetişecek-"
"Her şey hazır." dedi Evgin gülümseyerek saçlarımı okşarken.
"Nasıl?"
"Nasıl..." Düşündü. "Sen şimdi bu gelinliklerden bir tanesini seçeceksin..."
Evgin önüme en sevdiğim model gelinlikleri yığarken ben ona şaşkınlıkla bakıyordum.
"Sonra kuaför gelecek, saçın ve makyajın yapılacak. O sırada davetliler yavaş yavaş gelecek, ailemizden başka kimseyi istemezsin diye düşündüm, istersen hemen haber verebilirim."Ailemiz derken Savaş, Barış, Büge, Sasha ve Seda'dan bahsediyordu.
Ben ona şaşkınlıkla bakmaya devam ederken neredeyse mutluluktan ağlayacaktım.
"Sen... Bunları ne zaman hallettin?"
"Dün gece." dedi gülümseyerek. Sevinçle ona sarıldım.
"Çok teşekkür ederim..."
İki saat sonra...
Sasha, Büge, Cemre ve Seda'dan sonra kuaför ve makyöz de gelmişti. Kızlarla aynı odada hazırlanıp sohbet ediyorduk."Kızlar, göz farım mavi mi olsun yeşil mi?"
Seda'nın sorusuna Sasha cevap verdi.
"Yeşil, senin gözlerin de yeşil ya, güzel olur."
"Yok, istemiyorum. Mavi sürelim." dedi Seda makyöze. Sasha bozulmuş bir şekilde Seda'ya bakarken biz onlara gülüyorduk.
Bir süre sonra, kuaför saçımı yaptıktan sonra, gelinliğimi giydim ve kızların yanına gittim. Herkes büyülenmiş bir şekilde bakıyordu.
"Ezgi..." diye mırıldandı Sasha.
"Çok güzel olmuşsun!" diye bağırdı Seda.
"Teşekkür ederim." Gülümsedim. Seçtiğim gelinlik sade ama bir o kadar da şıktı. Düz beyaz rengiyle oldukça dikkat çekiyordu. Kabarık değildi, tülleri yoktu. Ama yinede etekleri yere değiyordu.
Başımda ise gelinlikle uyumlu beyaz bir taç vardı."Hazır mısın anneciğim?" diye sordum koltukta yatan Alyona'ya. Ona pembe bir elbise giydirmiştim. Ne dediğimi anlamış gibi sevinçle çığlık attı.
"Hazır mıyız?" dedim diğerlerine bakarak. Hepsi hazırdı ve herkes çok güzeldi...
"Biz hazırız, Barışlar da hazırmış." dedi Büge karnını okşayarak. Açık mavi, uzun bir elbise giymiş ve saçlarını dağınık topuz yaptırmıştı. Karnı henüz belli olmuyordu.
"Hadi gidelim o zaman." dedi Sasha gülümseyerek. Oldukça heyecanlıydım.
Nikahı evimizin bahçesinde yapacaktık. Evgin'in kolunda, gülümseyerek bahçeye çıktığımda süslenmiş olduğunu gördüm. Eşsiz ve harikaydı.
Bir alkış koptuktan sonra etrafı incelemeye başladım. Çok tanıdıktı.
"Hatırladın mı?" diye sordu Evgin sessizce. Gözlerimi ona çevirdim.
"Neyi?"
"Hayalini." Dank etti. Evet, burası benim hayalimdeki düğündü. Etraf beyaz dekorlarla süslenmişti ve bahçe cıvıl cıvıldı. Tam istediğim gibi...
Evgin, benim hayalimi gerçekleştirmişti. Biz ilk evlendiğimizde, apar topar evlendiğimizden hiçbir şeyi hayalimizdeki gibi yapamamıştık. Ama bugün... Burası benim hayalimdi.
Tam karşıma baktığımda Savaş, Barış, Seda, Büge ve kucağında Alyona olan Sasha, oturuyorlardı.
Nikah memuru da gelmişti ve biz tekrar evlenecektik.
"Sayın Ezgi Yılmaz, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, Evgin Yesari ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
Gülümsedim.
"Evet!" diye bağırdım. Herkes bizi alkışlamaya başladı. O an, uzun zamandır bu kadar mutlu olmadığımı fark ettim. Çok uzun zamandır.
"Sayın Evgin Yesari, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan Ezgi Yılmaz ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
"Evet!" O an daha mutlu olamazdım.
Birkaç saat sonra...
Akşam olmuş ve hava kararmıştı. Biz ise hâlâ kutlama yapıyorduk. Bugün en mutlu günüm olduğundan ve zaten sütüm kesildiğinden kendime alkol için izin vermiştim. Beş on dakikada bir kadehleri kaldırıp fondip yapıyorduk. Bitmesini istemediğim tek gece bu geceydi.Büge her ne kadar içki içemesede bizimle kadeh kaldırıp meyve suyundan içiyordu. Ona hamilelik çok yakışıyordu.
Ben ise after party için gelinliği çıkarmış, daha rahat, beyaz, kısa bir elbise giymiştim. Evgin ise kravatını nikah biter bitmez çıkarıp bir kenara atmış, gömleğinin birkaç düğmesini açmıştı. Ah, hiç tahammül edemiyordu.
"Hadi; bir, iki, üç!"
Barış'ın bağırmasıyla herkes kadehini kaldırıp fondip yaptı. Sonrasında herkes kendi eğlencesine geri dönüyordu. Bunu kaç kere yaptığımızı tahmin bile edemiyordum.Tam küçük shot bardağını kafama dikiyordum ki Evgin'in sesini duyduğumda durdum.
"Aşkım, bünyene fazla gelmesin?"
Onun bu endişeli hali beni üzüyordu. Aklı hep bendeydi."Bir şey olmaz." dedim onu rahatlatırcasına.
Sonunda gece olmuştu, herkes dağılıp evlerine giderken duygulanmadan edememiştim.
Alyona'yı beşiğe bıraktım. Çoktan uyuyakalmıştı. Alyona'nın odasından çıkar çıkmaz Evgin'le karşılaştım. Gözlerimizle konuşurken birbirimize gülümsüyorduk.
Apar topar yatak odasına gittiğimizde öpüşmeye başlamıştık bile. Kapıyı kapatır kapatmaz Evgin sırtımı duvara yaslamamı sağlamıştı.
Evgin, boynumu öpmeye başlarken küçük bir inilti çıkarmadan edememiştim. İkimizin de gözleri kapalıydı ama yatağın yanına kadar geldiğimizi anlamıştım. Evgin elbisemin fermuarını aşağı çekti ve tek bir hareketle elbiseden kurtuldu. Bende hızlıca onun gömleğinin düğmelerini açmakla meşguldüm. Sonunda ceket ve gömlekten de kurtulduğumuzda beni yatağa yatırmıştı.
Bugün, gerçekten birbirimize aittik.
Bugün, tekrar evlenmiştik.
Bugün, yine yeniden bir aradaydık.
O gün, resmen kayıp hayatımı bulmuştum;
Ya da öyle sanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Fiction généraleSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...