Çocuk (Kayıp Hayatlar 2) 8. Bölüm: Siyah.

26 4 20
                                    

Siz hiç bir şeyden vazgeçtiniz mi? Ailenizden, arkadaşlarınızdan, kendinizden? Vazgeçtiniz mi? Ben vazgeçtim. Ben hayatımın aşkından vazgeçtim.

Her zaman gittiğim barlardan birine girdim ve barmen arkadaşım Betül'e göz kırpıp mikrofonun önüne geçtim. Baterist arkadaşıma söyleyeceğim şarkıyı fısıldadım ve gözü bende olanlara döndüm. Şarkıyı söylemeye başlamadan aklım Evgin'in anılarıyla doldu...

"Güldüm, ağladım ve sevdim..." diyerek başladım şarkı söylemeye. Gözlerimi kapattığımda gözyaşlarım akmaya başladı...
Evgin'in sözleri ve yaptıkları aklımın bir kenarında hep kalacaktı.

"O çocuğun velayetini sana verirler mi?" diye yankılandı kulaklarımda Evgin'in bana dediği söz. Evden çıkmadan önce boşanma davasını açtığımı öğrenmişti ve kavga etmiştik. Aynı anda şarkı söylemeye devam ediyordum.

"Terk ettim ve terk edildim." dedim ve şarkının es kısmında yanımdaki küçük masada bulduğum 'shot'u kafama dikip şarkıya devam ettim.
"Hiç bakmadan arkama, geldim yolun sonuna..."
Bu sefer de bana vurmaya kalktığı an geldi gözlerimin önüne. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu.
"Gözlerimi açamadım, sonsuza dek kör kaldım."

"Sen böyle agresifken de ben bu eve adım atmak istemiyorum! Eğer sakinleşmezsen, her dakika kavga edecek yer bulacaksan, ben buraya gelmem, sen de tek başına çürürsün burada!" dediği yankılandı bu sefer kulaklarımda.

"Kalktım, düştüm, hep yenildim..." derken gözlerimi açtım ve gözyaşlarımı sildim. Beni izleyenler çektiğim acıyı anlıyordu sanki. Öyle bir şefkatle bakıyorlardı bana...
Her ne kadar gözyaşlarımı silsem de durmak bilmiyordu. Gözlerimi yeniden kapattım.

"Umutlarımı kaybettim."
Aklıma Evgin ve Sasha'nın öpüştüğü an geldi. Fırsat bulduğum an bir shot daha diktim kafama.

"Koydum yükseğe çıta, sessiz çığlıklar attım."
Benim Evgin ve Sasha'yı öyle görünce karnımı tutup ağlamam ve o an ki çaresizliğim...

"Kanla, terle, gözyaşıyla; denedim, aşamadım!"
Şarkı tam anlamıyla beni anlatıyordu. Kendimi kaybedene kadar sadece şarkı söylemek istiyordum.
Evgin'le eskiden ne kadar mutlu olduğumuz tokat gibi çarptı yüzüme. Ağlamaktan gözlerim çoktan kan çanağına dönmüştü.

"Madem kırıldı kalem, vazgeçtim her şeyden..."
Az önce içtiğim içkiler yavaş yavaş etkisini göstermeye başlamıştı.

"Bir ben vardı bende, sırra bastı kadem..."
Şarkının sonuna gelmiştim, melodi arasında peş peşe, tam üç shot birden diktim kafama.
Şarkı bittiğinde, o sessizlik oluştuğunda, herkes gözleri dolu ve tebessüm ederek alkışladı beni. Alkışlar uzun bir süre devam etti, ayakta alkışlıyorlardı beni. Sonra aniden bir ses yükseldi.

"Bir daha, bir daha, bir daha..."
Ses gittikçe yükseliyordu. Gülümseyerek baterist arkadaşıma döndüm ve başımı yukarı aşağı salladım. Alkış sesleri tekrar yükseldi, sarhoş olacağımı umursamadan bir shot daha diktim kafama. Şarkıyı yeniden söylemeye başladım. Şarkı arasında bir shot daha, bir tane daha, bir tane daha...

Anahtarımı bulamadığım için kapıya vurmaya başladım. Saat gecenin ikisiydi, bu yüzden evde uyanık biri olduğunu sanmıyordum. Bu gece muhtemelen kapının önünde uyuyacaktım.
Birkaç saniye sonra kapıya yaslandığım an Evgin kapıyı açtı. Dengemi kaybettim ancak düşmeden duvara tutunmayı başardım.

"Ezgi?" dedi Evgin. Bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu.

"Aa, sen evde miydin ya?" dedim dalga geçerek ve gözlerim yarı açıkken. "Çekil şuradan..."
Evgin'in yanından dengesizce yürüyerek geçtim.

"İçtin mi sen?" dedi kapıyı kapatırken.

"Evet." dedim. "Her gün yaptığın şey değilmiş gibi şaşırıyorsun bir de..."

"Saçmalama." dedi. "Sen çocuğunu evde tek başına bırakarak mı annelik edeceksin ona?"

"Aynı senin bizi bıraktığın gibi." dedim gülümseyerek ve gözlerine bakarak. "Ayrıca evde tek kalmasına imkan yok. Burcu-"

"Burcu ne?" diyerek sözümü kesti. "Her gün onu Burcu'ya mı bırakacaksın?"

"Bunu bana sen mi soruyorsun?" dedim öfkeyle. "Sende her gün bana bırakmadın mı onu!"

"Kısasa kısas yapıyorsun yani?" deyince sessiz kaldım. "Sen ona ilgi göstermeyeceksen, onu senden alırım."
Başımı ona çevirdim, kendime gelmiştim. Çok kararlı konuşmuştu.

"Ne?"

"Bana boşanma davası açmadın mı? O çocuğun velayetini sana verirler mi sanıyorsun?" dedi sabahki kavgamızda söylediği gibi, gözümden bir damla yaş aktı.
"Kapının önüne konulması gereken kişi sensin!" dedi parmağıyla beni işaret ederek. Başımı öne eğdim ve sessizce ağlamaya devam ettim.
"Bende sana bir şey söyleyeyim," dedi ve parmağıyla kapıyı işaret etti. "Defol git bu evden."
Benim ona söylediğim cümleyi o bana söylemişti...

Flashback...
Evgin'in karşısına geçip valizi önüne fırlattım.

"Ne yapıyorsun?" dedi anlamadan.

"Bu evde kalmak istemiyor musun? O zaman topla eşyalarını, defol git bu evden!" dedim kapıyı işaret ederek. Burcu yanında olmasına rağmen Alyona ağlamaya devam ediyordu.

"Ne?" dedi şaşkınlıkla.

"Defol git bu evden!" diye tekrarladım. "Madem sen bana, çocuğuna katlanamıyorsan... Boşanıyoruz. Bitti!"
İkimizde sustuğumuzda sessizliği bozan şey Alyona'nın ağlamasıydı.

"Ben beş yaşında sokakta karnımı doyurmaya çalışırken sen annenle babanla oyun oynuyordun! Sen kendini benimle karşılaştıramazsın!"
Derin bir sessizlik.

"Ben soğuk kış gecelerinde dışarıda it kopuktan kaçarken sen, evinde, sıcacık yatağında uyuyordun!" diye bağırnaya devam ettim.

"Ezgi-"

"Senin öyle bir hakkın yok!" dedim yeniden gözlerim dolduğunda. "Bir günün var! Pılını pırtını topla, yarın seni bu evde görmeyeceğim."
Flashback sonu...

"Evgin-"

"Defol git evimden!" dedi sinirle.

"Ben senin çocuğunun annesiyim-"

"Anneliğini bil o zaman!" diyerek yeniden sözümü kesti. Çok sinirlenmişti, onu sakinleştiremezdim.
"İşine gelince anneyim diyorsun, işine gelmeyince barlarda sürünüyorsun!"
Sendeleyerek yanımdaki masaya tutundum ve başımı öne eğdim.
"Defol git, ayılıp da gel." dedi tekrar kapıyı göstererek. Kapıya baktım ve Evgin'e döndüm. Gözyaşlarımı silerek evden çıktım. Evgin kapıyı sert bir şekilde kapattı. Bir adım atacaktım ki gök gürültüsüyle beraber şiddetli bir yağmur başladı. Bu havada hiçbir yere gidemezdim, bu halde araba da kullanamazdım.
Sırtımı kapıya yasladım ve yere oturdum. Yağmurun sesiyle, kapının önünde, öylece uyuyakaldım.

Kayıp HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin