Gözlerimi açmıyordum, açamıyordum.
Korkuyordum çünkü.
Kime ne olmuştu?
Hatırladığım en son şey elimdeki bıçağın birini yaralamasıydı.
Fakat kimi?
"Alyona..." diye sayıklayarak gözlerimi açtım.
Evgin yanımdaydı.
"İyi misin?" dedi, üzgün gözüküyordu. Yanıma oturmuş bir eliyle saçlarımı okşuyordu.
"İyiyim..." deyip doğruldum. "Ne oldu..."
"Atak geçirdin." dedi.
Benden bir şey saklıyordu.
"Bıçak..." dedim en son olanları hatırladığımda. "Elimde bıçak vardı."
"Bir şey olmadı, kimseye zarar vermedin." dedi, bana belli etmemeye çalışsa da telaşlıydı.
"Yalan söylüyorsun." dedim ve bir şey olup olmadığını öğrenmek için onu incelemeye başladım.
O an, sargılı eliyle sargılı elimi tuttu.
İkimiz de yaralıydık.
İkimizin de aynı elinde, aynı sargı sarılıydı.
"N-ne oldu..." dedim elini ellerim arasına alarak.
Benim yaralanmış olmam umurumda değildi.
"Önemli bir şey değil," dedi ve bu sefer o, elimi ellerinin arasına aldı. "Seninki daha ciddi."
"Ben mi yaptım..." dedim hayretle, Evgin'in söylediklerini kaale almıyordum.
"Bilerek yapmadın." dedi Evgin derin bir nefes verdikten sonra.
"Sen, daha yeni benim için ellerini yakmışken..." dedim gözlerim dolarken. "Bir de ben mi yaraladım seni..."
Gözyaşlarım istemsizce akarken ona sarıldım.
"Özür dilerim..." diye fısıldadım hıçkırıklarımın arasından.
"Önemli değil..." dedi Evgin yüzümü ellerinin arasına alarak. "Şimdi Alyona'ya odaklanmamız lazım."
Başımı sallayarak onu onayladım. Tam ayağa kalkacakken Evgin beni durdurdu.
"Bekle." dedi. "Bir süre burada kalman hepimiz için iyi olur."
Onlara zarar verebilirdim.
Bu yüzden bu odada kalmam gerekiyordu.
"Tamam..." dedim.
Ve Alyona bulunana kadar bu odada kalacağıma söz verdim.
Ertesi gün...
Sabahın çok erken saatleriydi. Yatak odamızda tek başımaydım.Evgin'in Alyona'nın odasında uyuduğunu biliyordum.
Evet, Evgin uyuyordu.
Kızının kıyafetlerine sarılarak uyuyordu.
Ayaklarım istemsizce beni ayağa kaldırdı. Nereye gittiğimi bilmeyerek yürümeye başladım.
Odadan çıktığımda tek ses yoktu. Herkes uyuyordu.
Evden çıkıp kapıyı kapattığımda kimsenin beni görmediğinden emindim.
Bu sefer uzaklaşmamaya kararlıydım, sadece biraz yürüyecektim...
Yazardan:
Ezgi'nin gitmek istediği tek yer Alyona'nın yanıydı.Fakat bu imkansızdı.
Eve çok da uzak olmayan bir yere gitmişti.
Çocuk parkına.
Ezgi yaklaşık bir saattir orada ağlarken, evdeki herkes uyanmıştı.
Evgin, Alyona'nın odasından çıkıp hemen yanındaki yatak odasına girmişti.
Ezgi yoktu.
"Ezgi?" diye seslendi Evgin. Etrafa baktı ama Ezgi orada değildi.
Aceleyle merdivenleri inip Barış'a seslendi Evgin.
"Barış!" dedi Evgin. "Ezgi nerede?"
"Yukarıda değil mi?" diye sordu Barış.
"Hayır..."
Herkes telaşa kapılmıştı.
Ezgi evde değildi.
Evgin, evde duran sivil polislere haber vermişti soğukkanlı olmaya çalışırken. Polisler Ezgi'nin telefonundan, onun konumunu bulmuştu.
"Parkta," dedi polis şaşırarak. "Ezgi Hanım parkta gözüküyor."
Evgin emin olmak için masada duran bilgisayardan konuma bakmıştı. Evet, Ezgi bir çocuk parkındaydı.
"Ne işi var parkta?" dedi Evgin diğerlerine dönerek.
Kimse bilmiyordu.
Evgin aceleyle evden çıkıp parka doğru gitmişti. Yürüme mesafesi olduğundan arabasına binmemişti. Diğerleri de Evgin'in peşindeydi.
Evgin parka geldiğinde adımlarını durdurdu. Gözleri Ezgi'yi aramaya başlamıştı.
"Ezgi!" diye seslenmişti.
Ezgi tam karşısında duruyordu.
Fakat bir sorun vardı.
"Nereye gitmek istersin?" diye sordu Ezgi.
Sanki birinin, bir çocuğun elinden tutuyor gibiydi.
Ama orada kimse yoktu.
"Ezgi?" dedi Sasha fısıldar gibi.
Halüsinasyon görüyordu.
Kendi kendine konuşuyordu.
"Tamam, dondurma almaya gidelim anneciğim." dedi Ezgi boşluğa bakıp gülümseyerek.
Evgin başta olmak üzere Barış, Büge, Savaş, Sasha ve Seda; Ezgi'yi hayretle izliyorlardı.
Evgin, koşar adımlarla Ezgi'ye yaklaşıp karşısına geçmişti.
"Ezgi, iyi misin güzelim?" dedi Evgin telaşla. Ezgi yavaşta başını Evgin'e çevirip gülümsedi.
"Evgin..." dedi gülümseyerek. Resmen delirmiş gibi görünüyordu.
"Ezgi, kendine gel!" diyerek Ezgi'yi sarstı Evgin.
Ezgi boş gözlerle Evgin'e baktı ve o an kulağı çınlamaya başladı. Başını yana çevirdiğinde halüsinasyon kaybolmuştu. Bilincini kaybediyordu.
"Aşkım, korkutma beni..." Bir kez daha sarsıldı Ezgi, Evgin tarafından. Bu sefer yere yığıldı. Gözleri kapanırken gözünden bir yaş süzüldü.
"Evgin... Bana Alyona'yı getir, lütfen..." diye sayıklamaya başlamıştı Ezgi.
Ezgi'nin bilinci tamamen kapanmıştı. Psikolojisi yerle birdi.
"Getireceğim hayatım, bulup onu sana getireceğim..." dedi Evgin dolu gözleriyle ve Ezgi'nin onu duymadığını bilirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Fiksi UmumSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...