34. Bölüm: Yaşayan Ölü.

30 5 62
                                    

"Ezgi? Hadi, uyan artık."
Duyduğum sesle gözlerimi açtım zorla. Etrafıma bakmaya başladım. Yüzümde oksijen maskesi vardı. Serum askısında bir serum, iki ünite kan takılıydı. Yaşan destek ünitesinin sesini de duyuyordum. Kolum askıdaydı.
Bana seslenenin Sasha olduğunu farkettim.
"Çok korkuttun bizi." dedi Sasha ağlayarak. Ne olduğunu anlayamamıştım.

"Neredeyim ben ya?" dedim afallayarak.

"Hastanedesin." dedi Sasha. O an dank etti. Oksijen maskesini çıkardım.

"Evgin... Evgin'e ne oldu?" diyerek doğruldum. Sasha'nın ağlaması beni korkutmuştu.

"Dur, sakin ol. Yat." diyerek geri yatmama yardım etti.

"İyi mi Evgin?" dedim ağlamamaya çalışırken. "Kalbi durmuştu, nabzı atmıyordu..."

"Söyleyeceğim ama sakin kalacaksın, tamam mı?"

"Söyle!" diye bağırdım.

"Ölmedi ama... Yaşıyor da diyemem."

"Ne?" dedim. "O ne demek?"

"Çok kanaması vardı, yaraları ciddiydi. Ameliyattan çıktı-"

"Ne oldu sonra?" dedim yüksek sesle.

"Sen orada müdahale etmesen kaybedebilirmişiz." dedi. "Yaptığın kalp masajıyla geri dönmüş, ama beynine oksijen gitmediği için..."

"Oksijen gitmediği için ne?" dedim. Sessiz kaldı. "Söylesene!"

"Bitkisel hayatta."
Kulağım çınlamaya başladı. Şokta olduğum için sakin tepki vermiştim.
Doğruldum, damar yolunu, nabız ölçeri ve kolumdaki askıyı çıkarıp ayağa kalktım. Odadaki dolaptan kanlı olmasını umursamadan siyah tişörtümü ve siyah pantolonumu aldım. Hasta kıyafetini çıkarıp onları giymeye başladım.

"Ezgi, vurulmuşsun, çok kan kaybetmişsin, kurşun zehirlenmesi oluşmuş. Nereye gidiyorsun?" diyerek ayağa kalktı Sasha.

"Evgin'e götür beni." dedim giyinince. Elim ayağım titriyordu.

"Bu halde gitme. Bebeğini düşürmek mi istiyorsun?"

"Bebeğimi düşürmek değil babasını görmek istiyorum!" diye bağırdım ona. Her an patlayacak gibiydim. Bir anlığına sendeledim ama Sasha'nın peşinden gitmeye başladım.
Duvara tutuna tutuna yürüyordum hastane koridorunda. Sasha'nın beni getirdiği yeri görünce ağlamaya başladım.

"Palyatif bakım mı?" diye bağırdım. "Evgin'in orada ne işi var? O iyileşecek, çıkarın onu oradan!"

"Ezgi!" diye bağırdı Sasha. Duraksadım ve ona baktım. "Hır çıkarmayacaksan göstereceğim."

"Tamam, aç kapıyı." dedim sakinleşmiş gibi yaparak. Sasha kartını okutup kapıyı açtı. Evgin karşımda, cam kapının ardında yatıyordu.
"Evgin-"

"Dur." diyerek kolumdan tuttu beni Sasha. İçeri girmeme izin vermedi. "Her an enfeksiyon kapabilir."

"Beni bırakmayacaksın, biliyorum..." diyerek ağlamaya başladım cama dokunurken.

"Ezgi..." dedi Sasha koluma dokunup. "Çok canın yanıyor, görüyorum. Ama burada yapabileceğin bir şey yok, sadece kendini üzüyorsun."
Elimi alnıma koydum, başım dönüyordu. Sasha'ya tutundum. Kolumdan tuttu ve beni palyatif bakımdan çıkarıp koridordaki koltuklardan birine oturttu.

"Daha iyi misin?" dedi bir süre sonra. Başımı sağa sola salladım. Gözümü yerden ayırmıyordum.

"Ezgi, çok kan kaybetmişsin. Dinlenmen lazım senin. Hadi odana gidelim."

"Olmaz, Evgin'i yalnız bırakamam..." dedim buruk bir şekilde.

"Yalnız değil ki." dedi. "Eğer böyle yaparsan ayakta duramayacak hale gelirsin."

"Ama-"

"Aması maması yok." dedi. "Şimdi odana gideceğiz ve ben sana serum ve kan takacağız. Onların bitmesini bekleyeceksin, sonra istediğini yap. Kendin için olmasa bile Evgin ve bebeğiniz için."

"Evgin ve bebeğimiz için..." dedim karnıma dokunarak. İkna olmuştum. Sasha'nın desteğiyle odama kadar yürüdük.

"Barışlar nerede?" dedim yatağa yatarken.

"Kafeteryada onlar, karakola gidecekler birazdan, amcanı şikayet etmeye. Senin uyanmanı bekledik. Anlatsana bana, nasıl oldu bu?" dedi Sasha bana damar yolunu takarken.

"Ben... Evgin'den gizli bebeğimin mezarına gittim." dedim. "Sonra orada bayılttılar beni-"

"İlaçla değil, değil mi?" diye sordu. Eğer ilaçla bayıltsaydı bebeğime zarar verebilirdi.

"Hayır." dedim başımı sallayarak. "Sonra depo gibi bir yerde uyandım. Kapıyı kilitlememişler bile. Çıktım oradan, nereye olduğumu anlamaya çalıştım. Sonra amcam arkamdan gelip kafama silah dayadı."

"Neden?" dedi nabız ölçeri parmağıma takıp yanıma otururken.

"Tehdit etmişti beni, eğer buralardan gitmezsen Evgin'i de seni de öldürürüm diye."

"Şerefsiz." diye mırıldandı Sasha. Anlatmaya devam ettim.

"Evgin'le son kez konuşmak ister misin dedi. Konuştuk... Sonra nasıl olduysa buldu beni Evgin, yanıma geldi."

"Sonra?" dedi Sasha gözleri doluyken.

"Sonra, Evgin önüme geçti. Amcam sinirlendi, silahı yine bana doğrulttu. Evgin bana sarıldı, korudu beni. Amcam adamlarıyla kurşun yağmuruna tuttu bizi. Bir süre sonra kaçtılar, Evgin vurulduğunu bile farketmedi ben söyleyene kadar. Sonrasını az çok tahmin ediyorsundur zaten." diyerek başımı öne eğdim.

"Sen nasıl vuruldun?"

"Bilmiyorum." deyince şaşırdı Sasha.

"Nasıl?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Anın sıcağıyla farketmedim, her yerim Evgin'in kanıydı zaten. Ameliyathanenin önündeyken farkettim." dedim o ana giderek...

Evgin ameliyata yeni girmişti. Ellerim kan içindeydi. Yerde de kan damlaları vardı. Ameliyathanenin önünde beklerken kolumdaki sıcaklığı farkettim. Deri ceketimi çıkarınca şaşkınlıkla baktım. Kolum kana bulanmıştı. Tişörtümün kolunu sıyırınca omzumun biraz aşağısındaki yarayı gördüm. Bende vurulmuştum. Benim için şu an Evgin daha önemliydi. Kimsenin farketmemesi için ceketimi tekrar giydim, üstümde siyah kıyafetler olduğu için kanların aktığı belli olmuyordu...

"Sonra siz geldiniz, Barış farketti..." dedim ağlayarak.

"Kurşun içeride kalmış, zehirlenmişsin." dedi Sasha. "İyi ki bebeğe bir şey olmadı."

"Çok mu kan kaybettim?" dedim serum askısındaki kanlara bakarak.

"Vücudundaki kanın dörtte birini kaybetmişsin." dedi.

"Kolum ağrıyor..." dedim oflayarak.

"Dedim ben sana çıkarma serumunu diye." dedi. "Yarım aaat önce ilaç enjekte etmiştim, en az bir saat arayla yapılıyor, biliyorsun."

Bir saat sonra Seda da gelmişti yanıma. Diğerleriyle karakola gitmemişti.

"Bir şey soracağım," dedim. Seda da Sasha da bana döndü. "Ben Evgin'in ölmesini mi bekleyeceğim, iyileşmesini mi?"
Gözüm duvara takılmıştı, başka yere bakmıyordum fakat Seda'nın Sasha'ya garipseyerek baktığını hissettim.

"Şokta, o yüzden böyle." dedi Sasha buruk bir sesle.

"Garibim ya, yirmi beşine girmeden karnında bebeğiyle dul kaldı..." dedi Seda. Boş gözlerimle bakarak ona dönünce korktu.

"Şş!" diyerek onu susturmaya çalıştı Sasha.

"Kız! Bakma bana öyle ruh gibi be, korkuyorum." dedi Seda bana. O öyle söyleyince kafamı çevirip duvarı izlemeye devam ettim.
"Bu da kocası gibi yaşayan ölüye döndü." dedi Seda. Sasha onu susturmak için Seda'ya yavaşça vurdu.
"Ne var ya, yalan mı sanki..." diye söylendi Seda.

Bir ay sonra...

Kayıp HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin