Dışarı çıkmak için hazırlanıyordum. Evgin henüz uyanmamıştı. O uyanmadan gidip gelmek istiyordum çünkü onu üzmek istemiyordum.
Evden çıkmak için kapının kolunu tuttuğun an Evgin'in sesini duydum."Nereye bu saatte?"
İrkilerek arkama döndüm."Aşkım," diyerek yanına yaklaştım. "Sen ne zaman uyandın?"
"Şimdi." dedi ve güldü. "Uyumamı fırsat bilip kaçıyor musun yoksa?"
"Ben senden asla kaçmayacağım." dedim gülümseyerek. "Bu sözü sana üç yıl önce vermiştim, hatırlarsan."
"Hatırlıyorum tabi." dedi. "Nereye o zaman?"
"Hastaneye," diyerek yalan söyledim. "Sasha'yla bir şey konuşacağız da."
"Emin misin?" dedi.
"Eminim." dedim ve onu öptüm. "Çıkmam lazım, görüşürüz."
Siyah tişörtümün üstüne siyah deri ceketimi de giydim ve kapıya yöneldim."Öyle olsun, görüşürüz bir tanem." dediğini duydum arkamdan Evgin'in.
Mezarlığa gelmiştim. İlk bebeğimin mezarına. Mezar taşında sadece "Bebek" yazıyordu.
"Annem," dedim gülümseyerek. "Ben geldim..."
Yanındaki mezarda amcamın adı yazıyordu: "Abdullah Yılmaz". "Doğum Tarihi 1974, Ölüm Tarihi 2015"...
"Ne zamandır gelemedim, özür dilerim." dedim bebeğime. "Seni kardeşinle tanıştıracağım, Alyona Tomris."
Karnıma dokundum.
"Alyona, bu da a..."
Duraksadım.
"Ablan mı abin mi onu bile bilmiyorum..." diyerek toprağı okşamaya başladım.
"Çok üzgünüm anneciğim..."
Ağlamaya başladığımda arkamda birinin olduğunu farkettim. Tam arkama dönecekken biri başıma odun gibi bir şeyle vurdu. Bayılmadan önce amcamın sesini duydum."Daha çok üzüleceksin Ezgi."
Ne kadar süre geçti, nerede uyandım bilmiyordum. Panikle ayağa kalkınca sendeledim ve oturdum, geçmesini bekledim ve ayağa kalktım. Depo gibi bir yerdeydim, kapıya koştum ve açmaya çalışırken kilitli olmadığını farkettim. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Nerede olduğumu anlamak için yürürken başımın arkasında soğuk bir şey hissettim.
"Günaydın uyuyan güzel."
Amcamın sesiydi. Beni resmen kaçırmıştı. Arkamı döndüğümde kafama silah dayadığını farkettim."Ne yapıyorsun? Niye getirdin beni buraya?"
"Aa..." dedi acıyarak bakarak. "Bilmiyormuş gibi davranma. İlk senden başlamak istedim."
"Ya bugün gideceğim, ne sabırsız şeysin sen?"
"Peki, tamam. Kocanla son kez konuşmak ister misin? Amca kıyağı."
"Ara." dedim emir vererek. Silahı indirdi ve telefonu çıkardı. Evgin'i arayıp telefonu hoparlöre aldı.
"Alo, aşkım neredesin sen?" dedi Evgin telefonun öbür ucundan. Sesi endişeli geliyordu.
"Evgin..." dedim gülümseyerek. "Seni çok seviyorum, aşkım benim..."
"Neredesin?" dedi. Korna sesleri geliyordu, beni aramak için dışarı çıkmıştı.
"Sadece seni çok sevdiğimi biliyorum." dedim ağlayarak. "Bu şerefsizin size zarar vermesine izin verme."
Amcam sinirledi ve karnıma bastırdı.
"Ah!" diye bağırdım acı içinde."Bulacağım seni, duydun mu?" dedi Evgin.
"Artık çok geç." dedim. Amcam telefonu kapattı. Evgin meraktan çatlayacaktı.
"Ne kadar terbiyesiz olmuşsun böyle." dedi amcam gülerek. "İnsan amcasına şerefsiz der mi?"
"Sen benim bir şeyim değilsin bu saatten sonra!" diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Hayatlar
Genel KurguSavaş ve Barış "Türkiye'nin En Zenginleri" olarak bilinirler. Sonradan tanıdığı kardeşleri Cemre, aileye ayak uydurmakta biraz zorlanmış olsada eskisi kadar yabancılık çekmiyordur. Yaşadıkları bazı problemler sebebiyle son zamanlarda gündemden düşme...