🛞🛞Bölüm 41🛞🛞

288 47 36
                                    

Caelan herkes ile yan yana gelmiş lakin Moire ile gelememişti. Yan yana gelmenin yeri ve zamanı olmadığının farkındaydı ve çok kısa bir süre de olsa konuşmak için kenara çekse evde ne yaptıkları sorusu yöneltilecekti bunun farkındaydı. Caelanın sabırsızlığı yine üzerine yük olmuştu. Onunla konuşmak orta yolu bulmak niyetindeydi. Solgun gözleri fazlasıyla dikkat çekmiş belli etmemeye çalışmaksızın Moirein üzerine titredikleri açık ve net anlaşılıyor hale gelmişti. Caelan beylerin kendisiyle ara ara kurdukları göz temaslarında esip gürleyen bakışların yumuşamaya çalışıltığının da farkındaydı ve korkunç bir gerçek vardı ki bu adamların, özelliklede aile büyüklerininin kaptan ile olan ilişkisinden dahası bunca sene onu yanından ayırmayıp gerek Leif gerek Frigg olsun ona sevgi ve saygı beslemelerinin minnetini yaşıyordular. Moire ile aralarında geçenin mahçubiyetini de fazlasıyla yüklenmiş görünüyorlardı. Hassasiyetleri genç adamı dehşete düşürmüştü. Moirein surat asmamak ve belli etmemek adına gösterdiği çabayı o bile farketmişti. Bu insanlar ondan çok daha iyi tanıyordu kadını. Kalmak istemek hataydı. Moirei sürüklemek de başka bir hataymış gibiydi. Gelmek istememesinin nedenini anlıyordu. Göz göze geldiklerinde bakışlarındaki "neden ısrarcı oldun" Sorusunu ise duyabiliyordu. Caelan çalışma odasına biraz erken çıkmış diğerlerini beklemekteydi. Antony Markleın hazırlık teklifini adamlara açmak zorundaymış gibiydi. Ortada kaptan vardı tek başına harelet edemeyeceği bir noktadaydı. Zatende katakulliden çok anladığı yoktu. Savaşsa savaşırdı dövüşse dövüşürdü. Soğuk savaştan değil yüzleşmekten yanaydı. Bu yüzdende hiçbir vakit bey olmak istememişti. Genç adam balkondan görünen okyanus manzarasına gözlerini kısarak baktı. Şüphesiz Moire ile olan derdi kaptanı gizlemekten ya da adamları oyalamaktan çok daha çetrefilliydi. Moire yüzeysel konuşuyordu. Caelanın hareketlerinden anladığı tek şey kadının ondan eski ilgisini beklediğiydi lakin genç adam onun hisleri konusunda bir çıkarım yapamoyordu. Moire şüphesiz dokunuşunu istiyordu. Keyif alıyor ona kendini bütünüyle veriyordu. Caelanın merak ettiği ona kendini aşkla sunup sunmadığıydı. Yoksa ömürlerinin sonuna dek şehvet mi dindireceklerdi. Üstü kapalı her yöne çekilen konuşmaları irrite ediciydi çünkü. Peki o düşürdüğü gözleri büktüğü dudakları ile ne yapacaktı genç adam? Caelan kendi kendine gülerken bir başka izin verişin ucunda olduğunun bilincindeydi. Moiree onu dağıtması, yıkması, her ne diliyorsa yapması için izin verecekti. Ona olan düşkünlüğünü görmezden gelemiyordu. Batan gemiyi görmezden gelmişti bile nasıl olsa kendi planı da buydu... Uğraşsa öyle güzel batamazdı ki Lord Markle dahi fırtınanın yol boyu saçtığı parçaları işitmiş ucuz atlattıkları için şükürcü olmasını söylemişti. Genç adam küfrederken saçma sapan bahaneler arasında saklanmakta olduğunun da bilincindeydi şu dakika. Hislerini yediremiyor oluşu ise cabasıydı. "Ha siktir!"

"Sen siktir!" Robert kaş çatarak içeri girdiğinde oğlan irkilerek arkasını döndü. "Boş odaya küfrediyor herif..."

"Kaos Rorot... Kaosu yaşıyor... İnanmak- inanmamak, gitmek-kalmak..." Louis başını iki yana sallayarak içeri girdi.

"Benden uzak durun ekselansları..." Caelan adama gözlerini irice açarak baktı.

Louis sırıtarak geri çekildi. Yaşadığı şeylerin ruh sağlığını bir parça bozduğu doğruydu. İnsanların düşüncelerini okumaya çalışmak ile kafayı kırmıştı ki bunun nedeni yine kendiydi. Elliesinin bir bakışından ne hissettiğini anlayabilmek için hala çabalıyordu.

(E gencecik delikanlı o kadar ağır olaylar yaşayıp çok da normal kalamazdı...)

"Pekala kaos... Konu nedir?" Ian gidip masa başındaki yerini alarak oğlana baktı.

"Siz hep böyle sürü olarak mı dolaşırsınız?" Caelan aynı anda odaya giren adamlara baktı.

"Sen birde çobanlarımız başımızdayken görecektin bizi viking" Noah kafa salladı.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin