Gemi...
"Hazırlıklar tamam." Noah kafa salladı. Geceden beri bir takım ilaç ve kremleri hazır etmek ile uğraşıyoruz. İlk müdahaleler için yeterliyiz.
"Eldivenler tamam! " Mila Maeve ve Morigan halatları tutmak için diktikleri eldivenleri ortaya getirdi.
"Şu an orada kaç kişi olduklarını bilmiyoruz lakin on olduklarını var sayarsak bile halatları çekip iki defa fırlatacağız on kişiyi aynı anda çekemeyiz" Robert adamlara baktı.
"Her duruma hazır olabilmek adına inip Filikalarda bekleyelim" Louis kafa salladı.
"Ne zaman geleceklerini bilmiyoruz"
"Yinede gün ışırken olacağını tahmin etmek güç değil" Eathan annesinin kolunu sıvazladı.
"Tamam sakin olun... Tek bir kişiyi dahi çekebilirsek orada neler olduğunu öğreneceğiz! O vakit daha bilinçli hareket edeceğiz! " Ian kafa salladı.
"Merdivenleri indirin! " William gemi tayfasına seslendi.
Morigan uca gidip ileride puslu görünen adaya bakarak iç geçirdi. "Tanrım sevdiklerimizi bize bağışla..."
---
Ada...
"Çocuk! " Simon gömleği içindeki çıkına sarılarak oğlanın yanına gitti.
"Hazırız kaptan" Caelan ona kendinden çok güveniyordu ve çıkacağız dediyse çıkacaklardı artık emindi.
"Gel çocuk! " Simon Caelan yanına geldiğinde sarıldığı, brandalardan yaptığı çıkını oğlana gösterdi. "B-bunlardan alacaksın"
"Ne bunlar? "
"H-hazine! Hazine! "
Caelan kaş çatarak parmağı ile Brandayı aralayıp içinde parlayan sarılara baktıktan sonra kaptanın gözlerine döndü. "Tanrım sen! Tanrım ... B-buradamı! "
"Evet! Evet burada Shhh... Bu kanıt Caelan! O gemiye çıktığımızda... " Simon yüzünü sıvazladı. "Orada bir herif var Sinclair... Böyle gözleri korkunç gri gri o ne yapman gerektiğini söyler. Bilir o! "
Caelan belli belirsiz tebessüm etti. "Onları dökmeden nasıl taşıyacaksın kaptan? Ayrıca... Başından beri biliyordun nerede olduğumuzu... "
"Biliyordum... Söyleseydim de benim olanı yağma mı ettirseydim! "
"Tanrım! Kızının altın sevgisi nereden geliyor belli oldu şimdi."
"O benim kızım!" Simon oğlanın parmağındaki yüzüğe baktı. "O da benim yüzüğüm ver onu! "
"Bu? " Caelan parmağındakini çıkarıp adama taktı "Al... Senin olsun"
"Şimdi geçeceğiz karşıya... Şunu boynuma tak! "
Caelan oldukça gösterişli bir gerdanlığı adamın boynuna takıp başını iki yana salladı. "Bunları da Moire ve Aloine takacağız! ” Simon fısıldadı. Ardından çıkını oğlana verdi. " Bunlar senin çocuk... Daha var çok... Kayaların altında... "
Caelan çıkının içindeki altın kemere ve bilekliklere gözlerini kırpıştırarak bakıp adama döndü. "Neden veriyorsun bana"
"Kanıt! Kanıt kanıt! "
"Nereme takayım ben bunu! "
"Nişanlına tak... "
"Kaptan! "
"İyi dök suya... Vermem bir daha! " Simon omuz silkti.
Caelan dilini şaklatarak adama baktı. Ardından altın kemeri çıkartıp pantolonu içinden beline sarmaya çalıştı lakin incecikti. Genç adam kumdaki saatin başında oturan kadına doğru yürüyüp kolundan tuttu. "Buraya gel Mcleod"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...