Caelan limanda akşam vakti Frigg'in getirdiği gemi ve tayfası ile ilgilenmekteydi. Aloin McLeodun pek de gösterişli olmayan gemisi Moirein gölgesinden yahut genç adamın batan gemisinden daha ufakçaydı lakin kemikçilik için idealdi. Genç adam Rory Silas ve Skye ile kucaklaşıp selamlaşması ardından tanımadığı diğerlerine baktı. Yaşça onlardan genç muhtemelen ayak işleri ve kürekçilik için yanlarında gelmişlerdi. Genç adam sabah kahvaltı ardından Ana kaleye Marionun gemisinin gelmesi için haber etmişti. O gemide emeği büyüktü Caelanın ve kardeşiyle pek hoş anıları olmuştu lakin Marion pek kısa bir vakit kullanmıştı onu. Genç adam gözlerini kaldırıp yelken brandalarına bakıp karanlık suları özlediğini anımsadı. Pek uzun bir vakittir gereksiz işlerle uğraşmıştı. Moirei bahane ederek biraz hasret gidermek fena olmayacaktı. Skye'ın yanlarından fırlayarak koşması üzerine elleri belinde limana gelen karısına baktı. Ne kadındı ama... İngiliz işi kıçtan tarlatanlı pardesü kafasında tüylü şapkası elinde kesesi ile hanım hanım gemiye doğru ilerlemekteydi.
"Ne yapacağını şaşırdı." Frigg gözlerini kısarak leydisine baktı. "vakit yakınken orkalara atıp yem edelim beyim..."
"Senide peşinden gönderelim mi Frigg!" Caelan adama kaş çattı.
"Hanımım ne işler yaptığını kendi tebaasından dahi gizledi bugüne dek. Ufak bir seyahat süsü veriyor" Silas adamlara doğru eğildi.
Moire gülümseyerek ve etek ucundan tutarak gemiye doğru ilerlerken kendisine doğru koşan Skye ile selamlaşıp bekleyen Rory Silas ve kocasının yanına doğru ilerlemeye koyuldu. Tanrım bu adam... O giydiği siyah pantolonu altındaki siyah çizmeleri, üzerindeki aynı deriden uzun ceketi ve içindeki kar beyazı gömleği ile baloya mı gidiyordu. Moire Caelanın başına sardığı bordo kumaş ve aynı renkten kuşağına, beline astığı kılıcına zinciri cebinden sarkan pusulasına göz süzerek iç geçirdi. Onu bu halde gören korsanlığa imrenirdi şüphesiz.
"Rory, Slilas... Uzun zaman oldu."
" Oldu hanımım. Penny sevgilerini iletti size. "
"Babam, o nasıl?" Moire adamlara gülümsedi. Hala çok tuhaftı ve babasının sağlığını sormak dahi büyük bir mutluluk sebebiydi genç kız için.
"İyi hanımım. Çokluk kalede ailenizle birlikte. Onu yalnız bırakmıyorlar. Bizde yanındayız. Pek limana indiremiyoruz. " Silas iç geçirdi.
Moire kafa salladı. Adada da daha çok barınak etrafında sudan uzak olmayı tercih etmişti. "İyi olmasına sevindim."
"Okyanusa küs..." Caelan Şapkası altından kendisine bakan Moiree döndü. "Ondan herşeyini aldığı için."
"Zaman... Zamanla barışır belki... "
"Sanmam..." Genç adam gözlerini kaçırdı. "Gitmiyor muyuz?"
"Gidelim kaptan."
"Bugün kaptan sensin."
Moire yüzünü sıktı. "Bundan emin misin?" diye gevelerken ne yapacağını düşünmekteydi. Pekala biliyordu lakin O güverteye çıktığında bu defa da adamı kendinden soğutma ihtimali de yüksekti.
"Eminim... Ben orada duracağım" Genç adam gözcü direğini gösterdi.
Moire kafa salladı. "Hazır mıyız Rory?" diye mırıldandı.
"Hazır gibiyiz kaptan... Emirlerini bekliyoruz." Rory kıza gülümsedi.
"Siz ne yapacağınızı biliyorsunuz öyle değil mi Skye..." Moire oğlana gözlerini kırpıştırdı.
"Elbet kaptan... Bilir gibiyiz." Skye omuzlarını çekip bıraktı.
"Ne demek bilir gibiyiz Skye?" Moire sıktığı dişleri arasından konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...