Şanssızlık!

1.2K 86 113
                                    

Balaban Kurtuluş.

  Her yerim ağrıyor lan, başım zonkluyor. Ama neyse ki bugünü de bitirdim, yarın rahatım. Şuan özel aracımda eve gidiyordum, işim bitmişti. Yolun dahaca vardı, en iyisi telefonu bir kontrol edeyim, zaten adam gibi kontrol edemedim. Gonca'm 23 kere, Çakır 14, üçüzlerim 15 kere, Dağhan 13 kez aramış. Ferkan'ımsa hem 5 kez aramış hemde mesaj atmıştı. Mesaja girince kalbim teklemişti.

Yeşilim...

Seviyorum seni, bir neden yok. Sadece seviyorum, sensin diye, sen diye...

Romantik benim oğlum, gelecekte ki eşi çok şanslı olacak. Şuan saat 12.20 ve ben bu saate kadar dosya, toplantı diyerek uğraşmıştım. Eve gidince direk yatacağım çünkü yemek yemeye bile halim yok. Şuan bile gözlerim kapanıyor, acaba eve gidene kadar uyusam mı?

Kurtuluş Malikhanesi

   Balaban Bey odaya girip üstünü çıkartmaya başlamıştı. Uykusu çok vardı, buraya gelmeden önce kontrol etmişti de oğulları uyuyordu. Hepsi uykudaydı, hâlâ uyanık olan üyelerse kendi arasında muhabbet ediyordu, eşiyse aşağı da baldızıyla derin bir muhabbet içindeydi. Ama onunda geldiğini görmüştü hatta onun için yemek hazırlamak istemişti. Ancak Balaban Bey reddetmişti, zaten uykusu olduğu net belliydi. Aradan geçen zaman sonra üstüne rahat şeyler yiyip yatmıştı, yatar yatmaz da gözlerini kapatmıştı.

Ertesi gün

  Bugün Cuma günüydü, Ferkan yine okula gitmek istemiyordu, direk mezun olup bu dertten kurtulmak istiyordu. Ama bugün erken kalkmış üstünü de giyinmişti, saat bile yeni 7 olmuştu. Aşağı indiğindeyse tek hizmetçileri görmüştü, annesi yoktu.

Ferkan - Gonca Hanım yok mu?

Hizm - Kahvaltı bahçeye kurtuldu efendim, belki ordadır.

Ferkan - Kolay gelsin.

Diyip bahçeye yol almıştı, omzunda siyah bir çanta vardı. Bahçeye girdiği an babasını görememişti, bugün kahvaltıya kalkan kişilerde azdı. Sadece okula gidecek olan kardeşleri vardı, anneleri bile yoktu. Garip ilk defa kimse yoktu.

Ferkan - Günaydın kardeşler, nerde bu millet?

Ferman - Günaydın kardeşim.

Derman - Kimse yok çünkü milletin bugün kalkası yokmuş, bizse enayi gibi okula gidiyoruz.

Ferkan - Adalet yok, ne diyim! Neyse afiyet olsun...

Kardeşler - Sana da!

Dedikleri sırada Ferkan'da tabağına kahvaltılık koymaya başlamıştı, karnı çok açtı. O anda gözü Dağhan'a kaymıştı, kardeşi keyifsiz gibiydi. Yemeğini yavaş yavaş yiyordu ve az önce cevapta vermemişti, suskundu. Ferkan eline aldığı çatalla kahvaltıya koyulurken şunu söylemişti.

Ferkan - Hayırdır Dağhan? Ne oldu da keyifsizsin?

Dağhan - Ferkan abi ben sana birşey soracağım, öncelikle iyisin demi?

Ferkan - Iyiyim, direk konuya gir.

Dedi dikkatini ona verirken, bir yandan da çayına şeker atmış vede karıştırmaya başlamıştı. Bunu yaparken kardeşinden bir an bile gözlerini ayırmıyordu.

Dağhan - Iyi misin?

Ferkan - Evet, noldu ki?

Dedi sabırsızca ona bakarken, Dağhan ise iç çekip yeniden konuşmuştu.

Dağhan - Dün yemeğe adam gibi gelmemişsin ve akşamda az yedin. Sen cidden iyi misin?

Ferkan - Toktum gelmedim, sorun yok.

Haneler!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin