Bebekle tanışma!

572 41 10
                                    

   O konuşmadan sonra geriye babası ve kardeşleri kalmıştı. Askerler dinlenmek adına albayın emriyle hastaneden ayrılmıştı, geri kalansa oda kalabalık olmasın diye koridorda idi. Kurtuluş kardeşler odada ki büyük koltukta otururken Balaban Bey'se oğlunun yanında oturmuştu. Yavaş yavaş saçlarını seviyordu, Ferkan Kurtuluş ailesiyle mutluydu. Ağrısı ilaç takviyesiyle geçer gibi olmuştu, iyi hissediyordu. Ancak bu defa da ilaçla uykusu gelmişti, her an uyuya kalacak gibiydi.

Balaban B : Istersen biraz uyu, biz burdayız.

Dedi yumuşak sesle, herzaman ki gibi kibardı. Iyi bi babaydı, Ferkan bu teklifi reddedemezdi çünkü yorgun hissediyordu. Uykusu vardı, zaten gözleri arada bi kapanır gibi oluyordu. Balaban Bey bunu bildiği için ısrarla yeniden konuşmuştu.

Balaban B : Uykun var yeşilim, hadi o güzel gözlerini kapat!

  Ferkan pes ederek gözlerini kapatmıştı, kardeşlerse sessizce onu izliyordu. Kaybetme korkusunu iliklerine kadar hissetmişlerdi ama neyse ki iyiydi. Balaban Bey şuan oğlunun saçlarını severek onu rahatlatmayı amaç ediyordu. Bedeninde ki ağrıyı, yorgunluğu çekip almak istiyordu. Ferkan birkaç dk içinde uykuya dalmıştı, yorgun olduğu için uykuya dalışı kolay olmuştu. Nefes alış verişi düzenli bi hâl alırken bekleyenleri uyuduğunu fark etmişti. Balaban Bey yavaşça üstünü düzgünce kapatarak anlına dudaklarını bastırarak uzunca öptü. Iyi olsun istiyordu, inanın ki başka bi isteği yoktu.

■■□□■■

Balaban B : Gayet iyi, evet evet uyuyor Gonca'm.

Dedi eşiyle konuşurken, oğlunu uyandırmak istemediği için koridora çıkmıştı. Evdekilere Ferkan'dan söz ediyordu, birkaç dk önce de durumunu bir bir anlatmıştı.

Balaban B : Sanmıyorum, herhalde konutanı izin verir. Çünkü dinlenmeye ihtiyacı var, yaraları taze!

Derken içi yanıyordu, oğlunun ağır hasar alışı yine yüreğine ateş düşürmüştü. Ama neyse ki sağ hâlde görebilmişti, Allah'ın izniyle daha iyi olacaktı. Zamanla iyileşecek, sağlığına kavuşacaktı. Balaban Bey aklına gelen torunuyla merakla nasıl olduğunu sordu.

Balaban B : Yiğit nasıl?

Gonca H : Çok ağladı, sanki babasına kötü birşey olduğunu hissetti kuzum. Şimdi uyuyor.

Balaban B : Dikkat edin bebeğe, bak Ferkan izin alabilsin diye ben elimden geleni yapacağım. Albay ile konuşacağım, izin verir diye umuyorum.

Gonca H : Iyi bakılmalı yoksa iyileşemez.

Balaban B : Biliyorum yavrum, biliyorum. Peki gelin nasıl?

Gonca H : Yırpandı, doğal olarak eşini merak ediyor. Konuşmak istiyor, sesini duymak istiyor. Balaban bak biz elimizden geldiği kadar sakin tutmak istesek bile bir yerde patlak veriyor. Ona da bebeğe de sadece Ferkan lazım, oğlumuz diğerleri gibi Istanbul'a gelmeli hayatım.

Balaban B : Şimdilik 3 gün hastanede kalacak, az biraz toparlansın. Yoksa yolda hasar alır, yaraları mikrop kapar.

Gonca H : Allah korusun hayatım.

Dedi korkuyla, birşey olmasını elbette istemezdi ama gelmesi gerektiği konusunda sonuna kadar haklıydı. Doğru söylüyordu, ailesinin onu görmeye ihtiyacı vardı. Ancak şimdilik iyi olduğunu bilmeleriyle yetinmeleri gerekiyordu. Balaban Bey dağılan saçlarını karıştırarak tekrar konuşmuştu, o da yorgundu. Herşey resmen üst üste gelip onları yıpratmıştı.

Balaban B : Yeşilim şuan çok yorgun, konuşmaya pek mecali yok. Ilaçlar desen zaten uyku yapıyor, bedenen fazla bitkin. Tabi görev yorgunluğu da var, geceden beri kalleşle uğraşıyorlar. Üstüne birde ağır bir ameliyat geçirdi.

Haneler!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin