Şehit

499 43 20
                                    

Şehit...:

    Herkes üzgündü, bir şehit vardı. Cihangir şehit düşmüştü, görev bitmiş vede Uraz dönmüştü. Şehidiyle birlikte gelmişti, şimdiyse o dahil tüm tim dolu gözlerle mezar başındaydı. Timden bir kişi şehitti, Cihangir Aydınoğlu aralarından ayrılmıştı. Her yerde bu haber vardı, Kurtuluş ailesi gördüğü haberle çok kötü olmuştu. Ferkan için korku duymuşlardı, o dahil hepsi kamera karşısında kötü duruyordu. Hatta Ferkan şehidinin tabut üstüne mermi koymuştu, sanki "öcünü alacağım" dercesine... Hâlâ hazırda telefonu kapalıydı, açmıyordu.

Ferkan - Hani sağ gelecektiniz?

Dedi komutanına hitaben, gözleri mezardaydı. Cihangir'in mezarı, askerimizin güzel mezarı... Oyna bugüne kadar, Uraz'la göreve gidene kadar ne de güzel eğlenirlerdi. Yüzleri gülerdi, bilmeden o gün son defa sohbetler edip vedalaşmışlardı. Cihangir her daim hayat doluydu ve onun canına göz dikenler hâlâ geziyordu. O anda konuşan Uraz oldu, titrek bir nefes bırakmıştı. Askerini koruyamadığını düşünüyordu, canı çok yanıyordu. Kelimeler ağzından zor çıkıyor gibiydi.

Uraz - Tuzağa düştük, herşey birden maf oldu. Engel olamadım, bu defa koruyamadım.

Ferkan - Evlenme hayali vardı, yazık oldu. Allah mekanını cennet eylesin.

Tim - Amin.

Dediler aynı anda, Cihangir'in şehit oluşu hepsini yaralamıştı. Hâlâ mezar başında ağlayan aile vardı, onlar sessizce sohbet ediyordu. Uraz yan gözle aileye bakarken yeniden konuşmuştu.

Uraz - Aileye haberi veren kimdi?

Kuzey - Ferkan komutanımız haber verdi komutanım.

Ertesi gün:

   Tim izinliydi, hepsi kendi evindeydi. Zaten aynı lojman içindelerdi, haa birde Manolya hâlâ buradaydı. Iyi ki de vardı yoksa o olmasa Ferkan ve Uraz yemek yemeği reddediyordu. Şimdiyse Ferkan odasında oturmuş askerine ağlıyordu, kendine engel olamıyordu. Bugüne kadar tim kurulduğu gibi devam etmiştiler, bir tane bile şehitleri olmazdı. Sağ gidip sağ gelirlerdi ama bu defa bir şehitleri vardı. Deliler Timi ilk defa şehit vermişti. Sessizce ağlıyordu, evde tek değildi, sesini duyurmak istemiyordu. Içi yanıyordu, telefonu çalsa bile açmıyordu. Ailesinden birileri saat başı arıyordu ama hiçbirine cevap vermiyordu. O anda oda kapısı çalınca titrek bir nefes alarak yatak başlığına yaslandı. Hâlâ şehit verdiklerine inanamıyordu. 5 dk geçmeden Uraz'ın sesini duymuştu, pes etmeden onun yanına gelir konuşurdu.

Uraz - Ferkan gel bi kahvaltı edelim.

Ferkan - Rahat bırak beni!

Uraz - Ne olur kendini odalara kapatma, zaten kendimi suçluyorum.

  Ses tonu acıdan ibaretti, askeri onunlayken şehit düşmüştü, kanlı bedeni kucağına düşmüştü. Kendinde kalsın diye çok uğraşmıştı ama ne fayda? Bir zaman sonra Cihangir kucağında şehit olmuştu. Son sözleri kelime - i şehadet idi. Ferkan bu suçlamayı kabul etmez gibi başını iki yana sallayarak seslice konuştu.

Ferkan - Senin suçun filan yok, oldu bir kere...

Uraz - Ferkan...

Ferkan - Birşey istemiyorum, bırakın bir süre yalnız kalayım. Söz sonra geleceğim.

Uraz - Bari aramaları cevap ver yada babanı ara!

Diyip ordan ayrılmıştı, Ferkan ise göz yaşlarını silerek telefonunu aldı ve arayanlardan birisini aradı. Ağladığı için iyi hissetmiyordu, kimi aradı bilemiyordu bile...Gelişi güzel aramıştı, hangisi olursa olsun diyerek aradı. Çok geçmeden babasının hoş sesiyle göz yaşları yeniden akmaya başlamıştı.

Haneler!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin