Özlemek:)

739 49 66
                                    

Bir köye inmişlerdi, öğrendiklerine göre teröristler şimdi de köy okuluna saldırmışlardı. Onları yakma peşindeydiler, yine suçsuzlar can verecekti. Bir öğretmen çoktan ölmüştü, cesedi yerdeydi. Askerlerse yerini almıştı, ilk etrafı kolacan ediyorlardı.

Barış - Komutanım kalabalıklar, hâlâ da gelenler var.

Cihangir - Çocuklara silah çekmiş şerefsizler. Tahmini kalkan olarak kullanacaklar.

Çocukları kollarından birbirine halatla bağlamışlardı. Hepsi korkudan yaprak misali titriyordu, öğretmenleri diye düşündükleri bir kadınsa yerde ölü yatıyordu. Kafasına sıkmışlardı, çocuklar korkuyor vede ağlıyorlardı. Sesleri duyanın içini yakıyordu, elbette ki hepsi ailesini istiyordu. Ne olduğunu/ ne yapacaklarını hiç bilmiyorlardı, daha çocuklardı. Savunmasızlardı, üstüne birde kolları teröristler tarafından birbirine bağlıydı. Bariyer gibi birbirlerine bağlanmışlardı, o an konuşan yüzbaşı Uraz oldu.

Uraz - Vurabilecek misin üsteğmen'im, zor gelirse ben sıkayım?

Dedi takılarak, keskin nişancı olan kendisiydi. Üsteğmen bombacıydı ama nişan almakta da ustaydı, hazırda bekleyen yüzbaşıysa ilk atışı yapmak isteyen üsteğmen'i bekliyordu. O ise 3 kez sıktı, üç can aldı. Başlangıcı yaptı, timi ve komutanı devamını getirdi, böylelikle çatışma başladı. Ferkan'ın sıktığı ilk üç terörist çocuklara silah çekenlerdi, yavaş yavaşta diğerlerini indirmeye başladılar.

Saatler sonra
Istanbul/ Kurtuluş Malikhanesi!

Balaban Bey ve aile yürekleri ağızda bekliyordu çünkü Ferman bir görevdeydi ama bilmiyorlardı ki şuan Ferkan'da görevdeydi. Benzer görevlerdi, Ferman'ın karşısında da bir grup terörist vardı. Bu yüzden görevde yanlarında terörle mücadele ekibi de vardı. Biri öğrencileri koruyordu, diğeriyse bir evde ki teröristleri ele geçirmekle uğraşıyordu. Operasyon başlatılmıştı. Derman ise bir ameliyata girmişti. Hepsi görev başındaydı, bir gelişme olup olmadığını bakmak içinde haberleri kontrol ediyorlardı.

Dağhan Kurtuluş.

Abimin biri uzaktaydı, teröristlerin tanıdığı iyi bir üsteğmendi. En son onu görmeye gittiğimde herşeye rağmen dik durduğunu görmüştüm. Geçmişini artık geride bırakmıştı, mutlu olmak içinde buna mecburdu. Çoğu zaman aradığımızda ulaşamazdık çünkü görevde olurdu, eminim ki şuan bile görevdedir. Zaten asker olduğundan beri iletişimlerimiz azalmıştı, ona karşı içimde çok büyük hasret vardı. Ferkan abimi çok özledim, sesini, yüzünü, davranışlarını... Inanın herşeyini özledim, kendisi tersini düşünüyor olsa bile o iyi bir abiydi. Beni mutlu ederdi, keşke burda olsaydı. Ahh şimdi benimle olsaydı da yine onunla vakit geçirebilseydim.

Artık eskisi gibi değildik, hepimiz büyümüştük. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha iyi bilirdik. Yavaştan da kendimize ait yeni bir aile kurma yolunda ilerliyorduk hatta Çakır abimin sevgilisi vardı. Ciddi düşünüyorlardı, belli ki yakında nişan olacaktı. Çünkü ikisi de birbirine aşıktı, evlenmek isterlerdi. Yengemiz güzel, hanımefendi birisiydi. Ismiyse Aslı idi, kaç yaşındaydı bilmiyorum ama abimden küçük duruyordu. Ha birde hemşire olduğunu biliyorum. Ferkan abimse bundan habersizdi, hepimiz onu görünce mutluluktan demeyi unutmuştuk. O an sadece abimin hasretini bitirmek istemiştik, duyduğumuz özlem ağır basmıştı. Ona sarılığımda ilk fark ettiğim ek kokuydu. Üstüne barut kokusu sinmişti, yakışmıştı da... Hoş benim abime herşey yakışırdı, üniforması bile ayrı bir hava katmıştı. Ses tonu değişmişti ama ailemize karşı yansıttığı derin şefkat hâlâ durmaktaydı. Çokta yakışıklıydı, emin ona aşık olanlarda vardır. Çünkü büyümek abime cidden ayrı bir hava katmıştı, değişmişti.

Haneler!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin