The Star Around The Sun[BL Novel]

4.Bölüm

Senaryoyu aldıktan bir hafta sonra Xia Xingcheng resmi olarak ekibe katıldı.

Xia Xingcheng uçak yolculuğu sırasında senaryoyu tekrar tekrar okudu. Kalbindeki gerilimi gizleyemiyordu. Bir yandan filmdeki üç mahrem sahne yüzünden gergindi, diğer yandan da ilk kez büyük bir yönetmen ve oyuncuyla çalışacaktı.

Xia Xingcheng çekim alanına vardığı gece tüm ekiple birlikte akşam yemeği yedi. Yang Youming henüz gelmemişti ve uçağının biraz daha geç saatte kalkacağını söylemişti.

Yönetmen He Zheng pek konuşmazdı ama sigara içmeyi severdi. Yemek sırasında sigarasını bir kez bile elinden bırakmadı. Ayrıca Xia Xingcheng ile film hakkında da tek kelime konuşmadı.

O gece Xia Xingcheng bir şeyler içmiş ve çakırkeyif bir halde otel odasına geri dönmüştü.

Asansör kaldığı kata ulaştığında tek başına çıktı, spor ayakkabıları koridorun halısında neredeyse hiç ses çıkarmıyordu.

Koridorun ışıkları pek iyi değildi. Uzakta bir duvar lambası asılıydı ve katman katman sıcak ışıklar her şeyi lekeliyor ve puslu hale getiriyordu.

Sonra Xia Xingcheng ilerideki koridorda duran bir adam gördü.

İlk başta sadece uzun boylu ve ince bir adamın siluetini seçebildi, bacaklarının yanında bir bavul vardı.

Yaklaştığında, loş ışıkta adamın yan profili yavaş yavaş netleşti. Burnu kavisli, kaşları derin, kirpikleri uzun ve kalındı ve gözlerini kırptığında hafifçe dalgalanıyorlardı. Bu, herkesin dikkatini çekebilecek güzellikte bir yan profildi.

Xia Xingcheng onu tanımasaydı, sadece yüzüne bakarak sahibinin en fazla 30 yaşında olduğunu düşünürdü ama o daha iyi biliyordu. Bu adam uzaktan izlediği Yang Youming'di ve ilk kez ona yaklaşıp kendisini ciddi bir şekilde tanıtma fırsatı bulmuştu.

Xia Xingcheng, Yang Youming'e doğru yürürken bilinçaltında ellerini sıktı.

Yang Youming döndü ve onu gördü.

Xia Xingcheng onu selamladı, "Merhaba, Ming ge. Ben Xia Xingcheng." Sesinin titrediğini hissetti ve Yang Youming'in ona baktığını görünce bir an için ne yapacağını şaşırdı.

Yang Youming belli belirsiz gülümsedi. Gülümsemesi çok yüzeyseldi, sadece gözlerinin kenarları kıvrılmış gibi görünüyordu. Xia Xingcheng'e doğru bir el uzattı, "Merhaba."

Xia Xingcheng hızla onun elini kavradı. Yang Youming'in avucunun kuru ve sıcak olduğunu hissederken, kendi avucundan ince bir ter tabakası sızıyordu. Yang Youming ile biraz rahatsız bir şekilde tokalaştı ve birbirlerinin ellerini bıraktıklarında seslendi, "Sana çok hayranım. İlk çıkışımdan bugüne kadar sana hep hayranlık duydum. Seninle çalışma fırsatına sahip olmak benim için büyük bir onur."

Yang Youming başını salladı, "Aynı şekilde, ben de onur duydum."

Xia Xingcheng, Yang Youming'in ses tonundan samimi mi yoksa yapmacık mı olduğunu tam olarak anlayamadı. O anda, daha önce içtiği şarabın kafasına hücum ettiğini, yanaklarının ve gözlerinin hafifçe ısındığını hissetti. Yang Youming'e bir şey söylemek istedi ama ağzını açtığında konuşamadığını fark etti.

Yang Youming ona "İçtin mi?" diye sordu.

Xia Xingcheng şaşkınlıkla başını salladı.

Yang Youming, "O zaman erkenden yat, yarın sette görüşürüz." dedi. Bununla birlikte odanın kapısını açtı, Xia Xingcheng'e başıyla selam verdi ve bavuluyla birlikte içeri girdi.

Xia Xingcheng şaşkınlık içinde ilerledi ve bir süre sonra arkasından kapanan kapının yumuşak sesini duydu. Durup arkasına baktığında koridorun boş olduğunu ve kendisini yalnız bıraktığını gördü.

Odasına döndüğünde Xia Xingcheng yatağa uzandı.

Bir süre sonra Huang Jixin bavulunu açmasına yardım etmek için geldi. "Çekimler sırasında seninle ilgilenmesi için bir asistan tuttum."

Xia Xingcheng yüzünü kapatmak için elini kaldırdı ve "Bir erkek mi yoksa bir kadın mı?" diye sordu.

"Bu bir erkek. Odana girip çıkması daha kolay olacaktır."

Xia Xingcheng sessizdi. Bir süre sonra şarj etmek için komodinin üzerine koyduğu cep telefonu çaldı ve başını çevirip uzun süre ekrana baktı.

Huang Jixin kendini tuhaf hissetti. Yanına geldi ve arayanın sevgilisi Xiao Yu olduğunu gördü ve şakacı bir şekilde Xia Xingcheng'e "Neden cevap vermiyorsun?" diye sordu.

Xia Xingcheng bir an sessiz kaldı ve "Unut gitsin." dedi. Xiao Yu'nun çağrısına cevap vermeden zil sesi kesilene kadar bekledi.