𝟸𝟹-) 𝙱𝚞𝚜

281 28 27
                                    

•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•

"Bazen ondan oldukça uzakta olduğumu düşünürken, aslında onun hayatımın tam ortasında olduğunu unutuyorum..."

Otobüsün yol üzerinde çıkardığı ses ve titreşimler dikkatimi dağıtıyordu. Aslında onlara borçluydum çünkü tam yanımda oturan kırmızı gözlü Tanrı'ya odaklanmamamı sağlıyorlardı.

Elimi kaldırıp gece gibi simsiyah olan saçlarımı kulağımın arkasına attım.

Kostümüm nedeniyle omuzlarım açıkta kalıyordu. Açık olan camdan gelen soğuk esinti bembeyaz tenimi okşadı. Ürperticiydi...

Bir an, Bakugou'ya bakma ihtiyacı hissettim. Başımı ona çevirdiğimde kulaklığımın teki gelişigüzel bir şekilde çıplak dizlerimin üzerine düştü.

Kendimi müthiş derecede bitkin hissediyordum. İçimde, tadını dilimin ucunda hissettiğim can sıkıcı bir his vardı.

Gerçi... Her zaman öyle değil miydi?

Hayır, bu seferki can sıkıntımın nedeni otobüse binmeden önce Monoma ile yaşadığım rezil olay yüzündendi.

Şu araçtan indiğimizde yemin ederim ki onu boğazlayacağım... Alçak herif.

İçine daldığım düşüncelerden, Bakugou'nun elini uzatıp dizlerime düşen kulaklığın tekini kaldırarak kulağıma takmasıyla uyandım.

Hem kırmızı gözlü Tanrı'nın az önce yaptığı şey, hem de pencerelerin arasından içeriye sızarak tenime çarpan rüzgar beni oturduğum yerde tedirgin etmişti.

Onun güzel gözlerine dahi bakamadan hızla başımı camdan dışarı çevirdim.

Sık sık kızarmak gibi bir alışkanlığım yoktu ancak Bakugou karşı konulamayacak derecede... Tanrım! Kızardığımı görmesin yeter.

Onun bakışlarını hâla üzerimde hissedince ister istemez başımı yavaşça ona çevirdim.

"Teşekkürler..."

Bakugou, beklemediğim bir şekilde yüzünü bana yaklaştırdı. Gözlerini hafif kıstıktan sonra yere baktı ve gülümsedi.

Kalp atışlarımın ritminden haberi var mıydı?

"Teşekkür etmek sana hiç yakışmıyor, Yasu."

Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Bu da ne demek oluyor şimdi...?

Koltukta arkama yaslandım. Soğuk artık buzdan dikenler gibi tenine saplanıyordu. Sadece nefes almaya odaklandım. Bakugou'nun bakışlarını ise bunu oldukça zorlaştırıyordu.

Birden kaşlarımı çattım ve gri gözlerimi onun kırmızı gözlerine diktim.

"Bakma öyle."

Sırıttı. "Nasıl bakayım?"

Otobüsteki herkes kendi aralarında sohbet ediyordu. Kimse bizim aramızda geçen diyalogların farkında değildi. Bunlardan birsürü anlam çıkarabilirdim...

Nefes alamıyorum, kahrolası.

Bıkkın bir nefes verdim. İç sesimde kopan yaygaraları ses tonuma yansıtmamaya çalışarak; "Bakma." dedim.

"Benden böyle bir şey isteme. Çok zor."

Buna tepki vermemek için yanağımın içini ısırmam gerekti. Dilime kan tadı geliyordu ancak bir şey söylemedim.

Beni bu zorlu durumdan, ön tarafımızda oturan Todoroki kurtardı. Hemen çaprazımda oturuyordu. Orada olması güzeldi.

Bakışlarını biraz benim üzerimde tuttuktan sonra Bakugou'ya çevirdi.

"Senin Eijiro ile oturacağını sanıyordum, Bakugou."

İnan ben de öyle sanıyordum... Ama ne vardı ki benim yanıma oturdu.

Bakugou, Todoroki'ye dik dik baktı. Tam ağzını açıyordu ki, Todoroki'nin yanında oturan Midoriya'yı fark etti.

Bir an bana kaçamak bir bakış fırlattıktan sonra ayağını uzattı ve Midoriya'nın oturduğu koltuğun arkasına sert bir tekme indirdi.

Midoriya, ciyaklayarak öne sendelerken, ben gülüşümü gizlemek için başımı çevirdim.

Cidden... Neden hep böyleler?

"SENDEN KURTULAMAYACAK MIYIM LAN BEN?! DANGALAK DEKU!"

Bakugou'nun bağırışından sonra iki taş gibi adamdan, -Todoroki ve Aizawa Sensei'den- bize sert ve uyarıcı bir bakış geldi.

Ben onları umursamadan Midoriya iyi mi diye bakmak için eğilirken, Bakugou göz devirdi.

Bence önümüzde kendi sınıfımızdan birileri oturduğu için şanslı sayılırdık.

B Sınıfı'ndan birileri olsaydı bahse girerim yol boyunca kırmızı gözlü Tanrı ile birlikte ya onların koltuklarını tekmelerdik, ya da sözlü kavgaya girerdik.

İkimizin de karşı sınıfa biraz bile tahammülü yoktu.

Ben şahsen sadece Kendo'yu ve Tetsutetsu'yu seviyorum.

Yolun geri kalanında ikimiz de konuşmadık.

Aslında yol boyunca onunla sohbet etmek gerçekten isterdim... Ancak çoklu kişiliğim nedeniyle korkuyordum ve bana bu kadar yakın olması boğazımı kurutuyordu.

Kim bilir kaç defa onun güzel gözlerine bakmayı es geçmiştim?

Bakugou Katsuki'nin gözleri, beni her defasında yüksek voltajla çarpan bir elektrik akımı gibiydi.

Ve ben bu elektrik akımına bir türlü alışamamıştım.

❀•°•═════ஓ๑♡๑ஓ═════•°•❀

Bölüm sonu!

(*˘︶˘*)♡

𝐁𝐚𝐤𝐮𝐠𝐨𝐮 𝐱 𝐑𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫 | 𝑩𝒏𝒉𝒂 𝒙 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin