Acıyan gözlerimi kırpıştırıp bir bardak suyu kafama diktiğimde annem endişeli bir şekilde yanıma geldi. "Duru, kızım ne bu hâl? İyi misin?"
"Başım çok ağrıyor"
Eve geldiğimden beri başım felaket derecede ağrıyordu. Stres yaptığımdan dolayı mı yoksa fazla ağladığım için mi emin olamıyordum.
"Ağrı kesici vereyim mi? Bugün yat dinlen istersen"
Okula gitmek istemiyordum zaten.
Annem, buzdolabından çıkardığı ağrı kesiciyi bana verdiğinde suyla birlikte içtim. O sırada mutfağa giren Baran'ı gördüm. "Duru" telaşlı bir şekilde yanıma gelince kollarımı tuttu.
"Neyin var?"
"Başım çok ağrıyor, bugün ben okula gelmeyeceğim. Sen gidersin"
Baran, bakışlarını yüzümde gezdirdiğinde yanı başımızda kahvaltı hazırlayan anneme kısa bir bakış attı. "Gözlerin kızarmış, bir şey mi oldu?"
Benim duyabileceğim bir şekilde fısıldamıştı. Kafamı iki yana sallayarak gülümsemeye çalıştım. "Dün gece Mine ile neredeyse sabahladık, uyuyamadım. Ondandır"
"Gel, odana götüreyim seni"
Baran, beni kolumdan tutarak odama götürürken kaşlarımı çattım. "Alt tarafı başım ağrıyor" beni tınlamayıp beni yatağa yatırdığında baş ucuma oturdu. "Dün pek fazla soramadım. Mine'nin nesi varmış?"
Ne? Mine'yi mi sormuştu o?
Uyduracak bir yalan aradım. "Ailevi problemler, çok önemli değil"
"Hiç öyle gözükmüyor, şu haline bak"
"Sen neden sordun?" Elini saçlarından geçirip omuz silkti. "Merak ettim işte"
"Peki" dediğimde yatağımın içine girmiştim. Baran, eğilip saçlarıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "O zaman ben gidiyorum, Ulaş da gelir şimdi. Sen de yat dinlen"
"Ulaş'a söylersin artık" diye mırıldandığımda odadan çıkmak üzereydi. Kafasını salladığında odada yalnız kalmıştım.
Bugün okula gidip Efe'nin yüzünü görmek istemiyordum. Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Neden en savunmasız anımda bana dokunmayı seçmişti? Ya daha da ileriye gittiyse ve ben bunu farketmemişsem?
Düşündüm. Günlerdir, Ulaş'ın beni hatta Baran'ı bu konuda uyarmasını hatırladım. Bana zarar verir diye, yanlış bir şey yapar diye çok korkmuştu. Ama ne Baran, ne de ben böyle bir şeyin olacağına ihtimal vermemiştik.
Sadece dokunup geçtiyse bile dün yaptığı benim gözümde tacizden başka bir şey değildi. Hem ben böyle olmasını hayal etmemiştim ki. Aklım almıyordu gerçekten, beni odasına götürüp ben uyuyorken nasıl bana dokunabilme cesaretinde bulunmuştu?
Telefonumdan gelen bildirim sesiyle düşüncelerimden kurtuldum. Yatağımın yanındaki komodinden telefonumu alıp gelen bildirime baktım.
Ulaş mesaj atmıştı.
Ulaş : Başın ağrıyormuş, iyi misin?
Duru : İyiyim, yatıp dinlenmek istedim sadece.
Duru : Baran'a bir şey söylemedin değil mi?
Duru : Mine ile sabaha kadar oturduğum için başımın ağrıdığını söyledim.
Ulaş : Başın neden ağrıyor Duru?
Duraksadım. Eve geldiğimden beri ağladığım için başımın ağrıdığını söyleyemezdim. Dün, hiç bir sorun olmadığını biliyordu. Stres yaptığımı da bahane edemezdim çünkü stres yapılacak bir durumda yok gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...