"Sen kayak yapmayı biliyor musun?"
Mine, heyecanla gülümseyip kafasını salladı. "Evet, babam öğretmişti bir kaç sene önce o zamandan beri yapıyorum"
"Of ya" dedim sitem edercesine. "Benim öğrenmeye hiç fırsatım olmadı"
"Ulaş biliyor gibi..."
Kafamı salladım. "Evet o biliyor. Hatta Baran bile biliyor olabilir"
"Sen de öğrenirsin kuzum merak etme"
Sıcak kahvelerimiz eşliğinde sohbet ederken bakışlarımı pencereden dışarıya çevirdim. Hafif kar yağışı başlamıştı. Bir an önce dışarı çıkıp karın tadını çıkarmak istiyordum.
"Nerde kaldı bunlar ya?" Mine'nin söylenmesi ile kafamı evin koridoruna doğru çevirdim. Üstlerini değiştireceklerini söyleyip ortadan kaybolmuşlardı.
"Ben bi bakayım"
Elimdeki kupayı sehpanın üzerine koyup salondan çıktım ve odalarımızın olduğu koridora girdim. Hangi odada kim vardı hiç bilmiyordum. Bizim Mine ile üstümüz giyinik olduğu için odalara bakma şansımız bile olmamıştı.
Odalardan bir tanesine daldığımda bakışlarımı içerde gezdirdim. "Baran nerede kaldınız?" Ulaş ile karşılaşmam ile kalakaldım. Üstü çıplaktı. Ne yapacağımı bilemeyip bakışlarımı kaçırdım.
"Pardon, gelmiyor musunuz?"
Her ne kadar bakışlarımı kaçırsamda çıplak vücuduna bakmadan edemedim. Ulaş, bana cevap vermeden önce üzerine siyah bir kazak geçirdi. Gerilen kol kaslarına bakmamaya çalıştım.
"Baran duşa gireceğini söylemişti. Ben de giyiniyordum"
Bakışları kısaca üzerimde gezindi. "Kaymak için sabırsızsın bakıyorum da" gülerek konuştuğunda sırıttım. "Bunu ne kadar çok istediğimi sen de biliyorsun..."
"Biliyorum" üzerine kalın ceket tarzında bir şey daha geçirdi. "Buraya gelmemizi Baran'a da ben söyledim bu yüzden"
"Gerçekten mi?" Baran'ın kendi fikriydi sanıyordum.
"Evet, buraya gelmeyi çok istiyordun. Ben de bir şekilde ayarlamaya çalıştım"
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Benim için yaptıklarına artık teşekkür bile edemiyordum çünkü Ulaş bunu kendi isteğiyle benim mutluluğum için yapıyordu.
Onun gibi birisiyle arkadaş olduğum için çok şanslıydım.
Ulaş, en sonunda hazırlandığında yanıma geldi. "Gidelim, Baran da çıkmıştır zaten"
Kafamı sallayıp kapı ağzında durmaktan vazgeçerek odadan birlikte çıktık. Aynı anda Baran da karşı odadan çıktığında bize baktı. "Hazır mısınız?"
"Seni bekliyorduk" dedim sesimi sert çıkarmaya çalışırken.
"O zaman çıkalım da millet nasıl kayılır bi görsün"
"Çok iyi bildiğini sanmıyorum!" Arkasından seslendiğimde omzunun üzerinden bana bakıp güldü. "Görürsünüz"
Yere düşüşlerini görmeyi cidden çok istiyordum.
Salona geçtiğimizde Mine de ayaklanmışı. Herkes kendi eşyalarını alıp kapıya çıkarken ben de aynı şekilde çıkmak için hareketlenmiştim ki Ulaş'ın sesiyle duraksadım.
"Duru"
Omzumun üzerinden Ulaş'a sorarcasına baktım. Bana bir cevap vermeyip kenarda duran çantamı eline aldı ve içinden kar eldivenlerimi çıkardı. "Bunları unutuyordun..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...