Mine'nin anlatımıyla
Kışın bittiğini andıran güneş çıktığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Fakat burnuma yoğun bir şekilde Baran'ın kokusu geldiğinde ise onun varlığını hatırlayarak kafamı çevirdim.
Sessizdi ve düşünceli...
Yüzüne uzun uzun baktım. Çok merhametli bir kalbi vardı aslında. Ne kadar tersi bir şekilde davransada. "Ne düşünüyorsun?" Diye sordum sessizliği bozmak adına.
Omuz silkti. "Hiç bir şey"
"Bana anlatmayacak mısın?" Tam o sırada telefonuma bir bildirim geldi. Cebimden telefonumu çıkarıp ekranı açtım ve gelen mesajı kısaca okudum.
Duru, Ulaş ile birlikte olacağını ve eve geç gidebileceğine dair bir mesaj atmıştı. Olurda Baran sorarsa diye... Bu mesajı Baran'a atmamasının nedeni çok açık bir şekilde ortadaydı.
"Duru mesaj attı" dedim telefonumu geri koyarken. Hemen kafasını kaldırıp yüzüne baktım. O sırada dalgasına tek kaşımı kaldırdım ve, "Oh, Duru deyince yüzüme bak tabi. Burada seninle konuşmaya çalışıyorum yüzüme bakmıyorsun. Aşk olsun" dedim.
Bakışlarını kaçırdı. "Dalgınım, kusura bakma"
O sırada bir parkın yanından geçtiğimizi farkettim. "Oturalım mı?"
Bakışlarını çevirip parkın oraya baktı ve usulca kafasını salladı. Birlikte boş bir banka geçip oturduk. "Ulaş ile birlikteymiş. Eve geç gelirse sorun etme yani"
Arkasına yaslandığı sırada güldü. "Ne sorun edeceğim canım ben? Beni umursamıyorlar ki"
Onun bir çocuk gibi kenara çekilmesi ile sıkıntılı bir nefes aldım. "Ben çok kötü biri miyim?"
"Saçmalama istersen" dedim hafif bir kızgınlıkla. "O zaman neden sürekli benden bir şeyler saklanıyor? Sen bile gelip bana söylemedin. Hayır yani ben bu kadar ne yapıyorum?"
Çantamı yanıma bırakıp saçlarımı geriye doğru attım ve elimle dizime vurdum. "Gel yat bakalım" bu teklifi beklemediği için afalladı ve ciddi olup olmadığımı anlamak istercesine yüzüne baktı.
"Hadii"
Gülümsedi. Çantasını yere bırakıp usulca kafasını dizime yatırdı ve ayaklarını da bankın ucuna koyarak sırtüstü bir şekilde banka uzandı.
Elimi saçlarına atıp okşamaya başladım. Bunu hep yapmak istemişimdir. Erkeklerin hoşuna gittiğini duymuştum. Umarım aynı şekilde Baran da keyif alıyordur.
"Duru'yu çok fazla sahipleniyorsun, bu çok doğal zaten siz kardeşsiniz. Bu yüzden yanlış bir şey yaptıklarını zannedip sana söylemeye çekindiler. Bunu sana daha öncede söyledim Baran. Onlar sadece birbirlerini sevmişler"
Bakışlarını bana çevirdi. "Çok tepki verdim değil mi?"
"Yani, orada değildim ama Ulaş'ı dövdüğüne göre..."
"Benden saklamaması gerekirdi"
"Olmuş ve bitmiş. Sence böyle davranmak bir şeyi değiştirir mi?"
Sessiz kalırken yukarıdan pürüzsüz yüzüne baktım. Kumral saçları, oldukça açık tenli kahve gözleri, bir erkeğe oranla oldukça kalın pembe dudakları... Ona bakarken zaman kavramını yitirebiliyordum.
Elim, usulca saçlarında gezinirken diğer elimi yanağına koydum. "Sen nasıl bu kadar tatlı olabilirsin?" Kaşlarını çattı gülerek. "Dalga mı geçiyorsun?"
Ellerim duraksadı. "Bak bu sefer gerçekten aşk olsun. Odun musun sen? Sana burada iltifat ediyorum"
"Alışkın değilim kızım bana böyle iltifat edilmesine"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...