Baran'dan
2. Yarı başladığında gözlerim Ulaş'ı aradı. Duru ve Mine'nin yanına gittiğini fark ettiğimde kafamı iki yana salladım.
Mine'nin yanında oturan çocuğu farketmem ile kaşlarımı çattım. Bu Furkandı, tanıyordum. Peki, bu ikisi ne alakaydı? Furkan, Mine'yi tanıyor muydu?
Beni ilgilendirmediğini düşünerek bakışlarımı onlardan çektim. Kısa süre içinde Ulaş da sahaya geldiğinde 2. Yarı başlamıştı.
Ayağıma gelen topu arkaşa pas attığımda o da geri bana topu yolladığında karşı takımın kalesine doğru ilerledim. Gözümün önüne Duru'nun hastanedeki hâli gelince birden kaleye şut çektim ve top kaleye girdi.
3-3 olmuştu.
Diğer yarım olan kardeşimin o hâle gelmiş olmasını bir türlü sindiremiyordum. Efe'ye olan öfkem bir türlü dinmek bilmiyordu, ona olan sinirim yüzünden sırf Duru'nun kalbini kırarım diye onunla konuşamıyordum bile.
Çünkü sinirlendiğim an kendime hakim olamıyordum. Bu yüzden Duru'nun kalbini kırmak istemediğim için öfkem geçene kadar Duru'dan uzak duruyordum.
Benden gizli iş yapması da beni çok fazla kırmıştı ama o da böyle olacağını tahmin edemezdi tabikide. Bu konuda çok üstüne gitmek istemiyordum ama öfkeliydim.
Ulaş, 2 sayı daha kazandırmıştı kendi takımına. Durum 5-3 olmuştu. 2. Yarının bitmesine az kaldığı için yenildiğimizi kabul etmiştim fakat oynamaya devam ettim.
Bizim takımdan birisi karşı takıma bir gol attığında 5-4 olmuştu. Ulaş'ın sinirlendiğini farkettim. Gaza gelip topu kaptığında herkesi pas geçerek kaleye doğru ilerledi.
Hızla koşup önüne geçtim. Kısa bir anlığına göz göze geldiğimizde gülerek kafasını iki yana salladı. "Kusura bakma kardeşim, bu golü atmam lazım"
Ve attı.
6-4 olarak maç bittiğinde kendimi yere attım. Çok fazla terlemiştim ve nefes nefese kalmıştım. Karşı takım, galipliğini kendi aralarında kutlarken bakışlarım tiribünlere kaydı.
Mine ve Furkan hâlâ daha konuşuyorlardı.
Ayağa kalkıp Ulaş'ın yanına gittim. "Tebrik ederim, çok iyi oynadın"
"Sende aynı şekilde"
Soluklandığımızda merakıma yenik düşerek sordum. "Furkan ve Mine ne alaka?"
Ulaş omuz silkti. "Bilmiyorum, yeni tanışmışlar"
Bir cevap vermeyip onlarına yanına ilerlediğimde nedense bu durumdan rahatsız olmuştum. Mine, o herifle konuşmaktan belkide beni izleyememişti bile.
Oysaki beni izlesin istiyordum.
Yanlarına vardığımda Duru'ya kısa bir bakış attım. Gözleri Ulaş'ı arıyordu sanırım. Çok takmayıp bakışlarımı tekrar Mine'ye çevirdim.
Bir şey demeli miydim?
Konuşmak istiyordum.
"Gayet iyi oynadın, tebrik ederim"
İzlemiş miydi beni?
Hafif gülümsedim. "Eyvallah yani teşekkür ederim. Su var mı?"
Mine, hemen yanında duran poşetten bir şişe su alıp bana verdiğinde uzattığı suyu almak için çaktırmadan bileğinden tutup oturduğu yerden kaldırdım.
Açık kahverengi gözleri şaşkınlık içinde açıldığında elindeki şişeyi alıp kafama diktim. Karşımda durmuş öylece dikiliyordu.
Şişeyi içtikten sonra kenara atıp Furkan'ın yanına gittim. "Bu kızın yanında seni bir daha görmeyeyim koçum. Yoksa aramız bozulur anlaştık mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...