Kaynattığım çorbadan bir kaşık alıp tadına baktım. Tadı da tuzu da gayet yerindeydi. Gülümseyip bi kaseye yaptığım tarhana çorbasını koydum.
"Anne!" İçeri doğru seslendiğimde tepsiyi alıp yavaş adımlarla mutfaktan çıktım. "Ben Ulaş'a çorba götürüyorum!"
Mutfaktan çıkıp dış kapıya doğru ilerlerken annem önüme çıktı. Bana çatık kaşlarıyla bakıyordu. "Ne?" Dedi sanki dediğimi duymamış gibi.
"Çorba yaptım onu götüreceğim"
"Mutfakta o kadar saat çorba mı yapıyordun sen? İlk defa?"
Annem şok içindeydi. Alt tarafı bir çorba yapmıştım ne vardı ki bunda? "Evet" dedim omuz silkerek. "Neden bu kadar şaşırdın?"
"Bilmem, daha önce hiç böyle bir şey yapmadığın için olabilir mi hanımefendi?"
"Her şeyin bi ilki vardır. Neyse, çorba soğumadan çıkıyorum ben"
"Tamam, selam söyle Özlem teyzene"
"Söylerim"
Evden çıkıp ayağıma rastgele bi terlik geçirdiğimde annem arkamdan kapıyı kapatmıştı. Heyecanlanmama engel olamadım. Basamakları tek tek dikkatli bir şekilde çıkarken saniyeler içerisinde Ulaş'ın dairesinin önündeydim.
"Tamam" dedim kendi kendime. "Sakin ol"
Bir elimle tepsiyi tutmaya çalışarak kapıyı çaldım. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdiğimde Özlem teyze kapıyı açmıştı. "Duru?" Dedi şaşırarak. Beni beklemediği ortadaydı.
"Müsait misiniz? Ulaş'a çorba yapmıştım da onu bırakmak istedim"
Elimdeki tepsiye kısa bir bakış attı. "Müsaitiz tabi. Sen mi yaptın?"
"Evet" dedim utandığımı hissederken. "Bir şeyler yapmaya çalıştım işte" daha sonra tepsiyi ona doğru uzattım. "Bırakayım..."
"Gelsene içeri, Ulaş'a kendi ellerinle içir"
Bu sözlerle afalladım. Kesinlikle böyle bir karşılık beklemiyordum. Hastaneden sonra bana kızgın olabileceklerini düşünüyordum oysaki. Veya ne bileyim Ulaş ile görüşmemi bile istemeyebilirdi Özlem teyze.
"Hadi gel" dedi ben bir cevap vermezken. İçeri geçmem için kenara çekilirken bu teklifi hiç reddetmek istemedim ve hemen içeri girdim.
"Ulaş, odasında yatıyor. Geçebilirsin. Bir şeye ihtiyacın olursa neyin nerede olduğunu biliyorsun"
"Teşekkür ederim"
Özlem teyze bana gülümseyip içeri geçtiğinde bir kaç saniye ayakta dikiliverdim. Ulaş, geldiğimi duymuş olmalıydı zaten. Derin bir nefes aldım ve odasının kapısını tıklamadan içeri girdim.
Bakışlarımı odanın içinde gezdirdiğimde Ulaş'ı yatağında kitap okurken yakaladım. "Girebilir miyim?"
Sesimi duyar duymaz kitabı kapatmıştı. "Duru" dedi doğrulmaya çalışırken. Hemen yanına gittim ve tepsiyi çalışma masanının üzerine bıraktım.
"Bekle"
Yanına gidip hemen omuzlarından tuttum. Çıplak olduğunu daha yeni farkediyordum. Yutkunup doğrulmasına yardımcı olmaya çalıştım.
Arkasındaki yastığı dikleştirdim. Üzerine doğru eğildiğim için uzun saçlarım yüzüne değiyordu. "Böyle iyi mi?" Kafamı eğip yukarıdan yüzüne baktım.
"Evet, sağol"
Sırtını yatak başlığına verebildiğinde geri çekildim. Üzerindeki kalın olmayan örtüyü hafif üzerine doğru çekti. Sandalyesini alıp yatağın yanına koydum, ardından da tepsiyi kucağıma alıp oturduğumda bakışları kucağımdaki tepsideydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Beni
Teen FictionElimi kaldırıp kalbinin olduğu o noktaya koydum. "Ama kalbin acıyordu" annesine o gün öyle söylemişti. Bakışlarındaki o ifade değişirken buruk bir tebessüm etti. Elimin altındaki kalp atışları birden hızlandı. "Evet kalbim acıyor ama üzülmüyorum. Ç...