40. Bölüm

61 9 35
                                    

Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, göğsüme yaptığı basıncı çok net bir şekilde hissedebiliyordum.

Her zaman olduğu gibi yine gözlerim doldu, bir kez daha.

Sarılışını izledim. Kızın gülümsemesine, Ulaş'ın ise asık suratına baktım. Bu görüntü gerçek olamazdı.

Vücut ısım yükseldiğinde kesik bir nefes aldım ve oradan uzaklaştım. Yanlarına gidip Ulaş'a bağırmak ve çağırmak istiyordum. Ama hiç bir şey ifade etmeyecekti.

Allah'ım... Ben bunları hak etmemiştim.

Arkamı döner dönmez göz yaşlarım yanaklarıma hücum ettiğinde hıçkırığıma engel olamadım. Parkın olduğu sokaktan uzaklaştıktan sonra bir kaldırıma çöküp ağladım.

"Ya neden? Beni neden bıraktın? Delireceğim, niye ya niye?!" Kendi kendime söylenirken ellerim, ardından da vücudum titremeye başladı.

Panik atak geçiriyorum, sanırım.

Elimi göğüme koyup derin derin nefesler aldım. Sarılışı, kızın kafasını Ulaş'ın göğsüne koyması... Gözümün önünden gitmiyordu.

Saçlarım yüzüme yapışırken bekledim bir süre. Düşündüm, bugün Ulaş'ın spor salonunda tek başına antrenman yaptığı gündü. Öğleden sonra 1 ile 2 arası gidiyordu ve pazar günü olduğu için salon boş olacaktı.

Onunla yüzleşmedikçe, içindekileri dökmedikçe rahatlamayacaktım. Benim bir şeyleri duymaya ihtiyacım vardı. Bir yandan onu deli gibi görmek isterken diğer yandan istemiyordum.

Bana mesaj atan kişinin kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Bunu düşünmek istemedim. Sakinleştiğimi ferkettiğimde ise çöktüğüm yerden kalkıp eve gittim.

Anahtarla eve girdiğimde babam direk yanıma geldi. "Duru, telefonlarımıza neden bakmıyorsun kızım? Baran, arkadaşın ile konuşmasaydı başına bir şey geldiğini düşünmüştüm. Bir an..."

Hızını alamayıp lafları yüzüme söylerken sona doğru sesi kısıldı. Ona boş bakışlar attım. Kimseye hesap verecek halde değildim. "Biraz kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı"

"Kusura bakmayın küçük hanım ama siz kafanızı dağıtacaksınız diye bizi habersiz bırakamazsın. Anneni kırmamak için seni gönderdiğimi unutma. Başına bir şey gelebilirdi"

"Babam benim başıma ne gelecek Allah aşkına? Ne bu paranoyaklık?"

Kaşlarını çattı. "Nasıl konuşuyorsun sen öyle?"

"Duru"

Baran'ın sesi ile kafamı ona doğru çevirdim. "Gelmişsin"

"Evet"

Babamı ve Baran'ı orada bırakıp odama girdim. Çantamı yere koyarken saate baktım. Saat, 12.42'idi.

Odamın kapısı açıldı bir anda ve Baran içeriye girdi. "Konuşmayacak mısın benimle?"

"Çık"

"Duru" dedi ve yanıma geldi. "Özür dilerim güzelim. Ama sana onları söylemem gerekiyordu"

"Haklıymışsın" dedim kısık çıkan sesimle.

"Ne konuda?"

"Ulaş'ın başka birisini sevme konusunda. Onları... Gördüm. Sarılıyorlardı. Kız mutluydu"

Ama Ulaş değildi.

Baran'ın bakışları şok içinde yüzümde gezindi. "Nasıl gördün?"

"Birisi bana mesaj attı. Konum yani. Gittim oraya baktım gördüm işte"

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin