43. bölüm

61 8 19
                                    

Yazarın anlamıyla

Ulaş, ağlayarak giden Duru'nun arkasından bakakalırken kalbinin acıdığını hissetti. Öfkesine hakim olamayıp ona bağırmış ve üstelik yüzü olmamasına rağmen hesap sormuştu.

Onun gözden kayboluşunu izledi ve yavaş adımlarla peşinden ilerledi. Yalnız kalmak istiyorsa onu yalnız bırakacaktı ama arkasında olması gerekiyordu. Bu sinirle, öfkeyle başına bir şey gelirse kendisini asla affetmezdi.

Duru, köşeyi döndüğünde adımlarını hızlandırdı az da olsa. Ona görünmek istemiyordu ama eve kadar gözden kaybolmasına da gerek yoktu. Görüş açısında olmalıydı.

Dudağında o kızın öpücüğünü hissetmesi ile midesi bulandı ve kolunun tersiyle dudaklarını sildi. Duru'nun görmemesi gerekiyordu böyle bir şeyi.

O kadar haklıydı ki tepkisinde. Ulaş, onu Poyraz denen herifle yan yana görmeye dayanamazken bir başkasının kendisini öptüğünü görmesi onun canını yakmış olmalıydı.

Duru'nun canını yaktığı için Ulaş'ın canı daha çok yandı. Kendinden nefret etti ama böyle olması gerekiyordu. Sadece bir süreliğine...

Duru'nun peşinden ilerlerken duyduğu çığlık sesiyle başımı kaldırdı Ulaş. "İmdat! Yardım edin" diye kısık bağırışını duyunca elini cebinden çıkarıp koşmaya başladı.

"Duru!" Diye bağırdı sesini ona duyurabilmek için.

Duru'nun çığlığı Ulaş'ın kulaklarında çınlarken boğazının ne kadar acıyabileceğini düşündü ve hızını arttırdı. Köşeyi döner dönmez onu, bir kaç adam tarafından kaçırıldığını görmesi ile kan beynine sıçramıştı.

Duru'nun gözlerinin kapandığını görünce ona doğru gelen adama hemen bir yumruk attı. Adam, dengesini kaybedip sendelese de bu onu çıldırtmış ve karşısındaki bu gence sert bir yumruk atmıştı.

Ulaş'ın bakışları arabaya bindirilen Duru'ya kayarken ona atılan yumruğu farkedemeyip geriye doğru sendelenmişti.

Takım elbiseli adam, çocuğun yıkılmadığını görünce arabadaki diğer arkadaşlarına seslendi. "Abi bu çocuk bayılmıyor!"

Ulaş, burnundan akan kanı silip öfkeyle adama bir tekme attı. Tam o an, arabadan 2 kişi daha indi ve bir şekilde Ulaş'ı sıkıştırıp onu da arabaya çekmeye çalıştılar.

Ulaş, Duru ile birlikte gideceği için sevinirken hiç zorluk çıkartmadı. Tek başına bu arabadan Duru'yu çıkartması zor olacağı için paşa paşa onu arabaya bindirmelerine izin verdi.

İkisinin de çantası yol kenarından kalmıştı.

"Duru, bebeğim" Ulaş, baygın bir şekilde yatan Duru'yu kendine çekip elini yanağına koydu. "Buradayım Duru, buradayım"

Fakat Ulaş, sevdiği kızın başına neler geleceğini bilseydi ne yapar eder o arabaya binmeyip Duru'yu kurtarmak isterdi.

××

Gözlerimi açtığımda ağrıyan başım ve boğazımla birlikte sert bir şekilde yutkundum. Yüzümü buruşturmadan edemezken bilincim yarı ayık bir şekildeydi.

"Duru..."

Duyduğum ses ile vücuduma bir elektrik dalgası yayıldı. Aşağı eğmiş olduğum kafamı kaldırıp Ulaş'ın yüzüne baktım.

"Ulaş" dedim zar zor çıkan sesimle. Hiç bir şey algılayamıyordum. Kendimi sarhoş gibi hissettim. Ne olmuştu bana, neredeydim ben?

Gözlerimi bir türlü açamazken önüme gelen saçlarım terden dolayı yüzüme yapışmıştı. Kendimi zorlayıp ayılmayı denedim. Ellerimi ve kollarımı hareket ettiremiyordum.

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin